27 Mayıs 2020 03:00

Covid-19 ve akademik bilgi üretimi

Ülkelerin aşıyı önce bulma ve piyasaya sürme rekabeti bilginin kapitalist ve emperyalist stratejilere bağlı olarak nasıl metalaştığını ortaya koyuyor.

By SALTOnline - https://www.flickr.com/photos/saltonline/14826813346/, No restrictions,

Paylaş

Berke TAŞ

Onur KARADUMAN

ODTÜ

İçinde bulunduğumuz “olağanüstü” koşulları anlayabilmek için, bu koşulları hazırlayan “olağan” toplumsal üretim ilişkilerine bakmak gerektiği düşünülürse Covid-19 salgını bağlamında akademik bilgi üretimine dair bir inceleme de kapitalizmin işleyişinden bağımsız ele alınamayacağı görülür. Bu doğrultuda bilginin ortaya çıktığı koşullara baktığımızda, salgın öncesinde olduğu gibi mevcut durumda da üretilen bilginin tıpkı dolaşıma giren diğer metalar gibi market ilişkilerinin yapısal gerekliliklerine, yani kapitalist sınıf için değer veya kar üretme stratejilerine tabi olduğunu görürüz.

AŞI SÜRECİN NERESİNDE?

Örneğin, her ne kadar salgının ortadan kaldırılmasında önemli çözüm araçlarından biri olarak gözükse de bilim alanındaki emek-sermayenin büyük bölümünün aşı üretimine dair araştırmalarda yoğunlaşması; halihazırda tespit edilebilecek hastalığa yatkın nüfusun, çalışmak zorunda olan işçilerin, okuldaki sosyallikten kopmuş çocukların veya değişen ev içi dinamiklerden olumsuz etkilenebilecek öğrencilerin ve kadınların ihtiyaçlarına yönelik planlı bir kamu sağlığı geliştirmeye dair bilgi üretmenin ise değersiz görülmesi, kapitalizmin bilgiyi bir inovasyon ve teknoloji geliştirme aracı, yeni sömürü alanlarının/pazarların keşfinde sınıfsal bir silah ve sermayenin sürekli genişleyen dolaşımında etken bir güç olarak ürettiğini gösteriyor. Yani Marx’ın meta fetişizmi betimlemesinde üreticilerin emekleriyle kurdukları ilişkiyi diğer üreticilerle ve sermaye ile olan bağları üzerinden değil de metalar arasındaki nesnel ve kendinden menkul ilişkiler olarak algılamalarına paralel olarak* (Marx, 2017) toplumsal aktörlerin bir inovasyon fetişizmi ekseninde Covid-19 aşısına ve araştırmalarına üretim ilişkilerinden soyutlanmış ideolojik bir güç atfettiğini görüyoruz. Oysa aşının bulunması senaryosunda bile, bunun kimin için refah, sağlık ve zenginlik getireceği veya kimin hangi aşamada bu hizmetten faydalanacağı da oldukça sınıfsal bir mesele.

Ayrıca araştırmaların gittikçe artan oranda şirket fonlarına bağımlılığı, devletin kapitalist sınıfsal ilişkilerin koruyucusu olma rolü doğrultusunda market kriterleri ve taleplerine uygun araştırmalara yatırım yapması, üniversitelerin bir ideolojik aygıt olarak** (Althusser, 2008) sistemin ihtiyaçlarına yönelik veri, analiz ve uzmanlık üretmesi ekseninde bir değer üretme alanı olarak şirketleşmesi ve araştırma şirketlerinin bilimsel alandaki hakimiyeti, salgın bağlamında akademik bilgi üretimini anlama noktasında gözden kaçırılmaması gereken boyutlar. Bu açıdan Çin, ABD ve AB arasında geçen aşıyı önce bulma ve piyasaya sürme rekabeti veya Fransa menşeili Sanofi ilaç şirketinin “yatırım yapmayı göze aldıkları için” ABD’nin siparişte öncelik hakkına sahip olacağını açıklaması*** bilginin kapitalist ve emperyalist stratejilere bağlı olarak nasıl metalaştığını ortaya koyuyor. Bu da aşının bulunması durumunda bir bölgedeki ihtiyaca ya da durumun kritik olup olmamasına dönük endişelerin ikinci planda olacağını gösteriyor.

BİLGİ PAYLAŞIM KÜLTÜRÜNDEKİ DEĞİŞİMLER

Öte yandan, Covid-19 salgını bağlamında akademik araştırma pratiklerinde ve bilgi paylaşım kültüründe de bazı değişimler olduğu gözlemleniyor. Birçok online akademik derginin Covid-19 hakkındaki içeriklerini ücretsiz kullanıma açmasının yanında, virüsle ilgili bulguların bir an önce paylaşılması adına birçok araştırma daha ön baskı aşamasındayken çeşitli platformlardan dolaşıma giriyor.**** Bu durum her ne kadar bilgiye ulaşmayı ve mevcut bulgular ışığında yenilerine ulaşmayı hızlandırıyor gibi gözükse de değişmeye sürekli açık bir bilgi enflasyonu, bilgi kirliliğinden doğan bir belirsizlik hali ve kaotik karar alma süreçlerini de beraberinde getiriyor. Örneğin, salgın sürecinde bir noktada Avrupalı bazı araştırmacılar, Fransa sağlık bakanı ve WHO yeterli bilimsel dayanakları olmadığı halde ibuprofen içerikli ağrı kesici kullanımının Covid-19’un tedavisini olumsuz etkileyebileceğini açıklamıştı, fakat daha sonraki bulgular açıklamalarını geri almalarını gerektirdi.***** Benzer şekilde, bazı araştırmacılar diyabet ve hipertansiyon ilaçlarının hastalığın seyrini olumsuz etkileyebileceğini açıklamışlardı. Fakat kısa süre sonra bunun da hatalı bir görüş olduğu ortaya çıktı. Ek olarak, belki de durumun kontrol altına alındığı izlenimini de yaratmak amacıyla, bazı ülkeler “ilacı bulduk” şeklinde açıklamalar bile yaptı; oysa durum çoğunlukla sıtma ilacı ve türevlerinin denenmesi ve tedavide bir kısım başarı sağlanmasından ibaretti. Bu gibi olaylar bilgi üretimi, paylaşımı ve kullanımı süreçlerinin de kapitalizmin yapısal olarak dayattığı seri üretim koşulları, rekabete dayalı sermaye oluşumu ve hızlanan karar alma/risk yönetimi/politika üretimi gibi eğilimlerden bağımsız düşünülemeyeceğini gösteriyor.

Yine de araştırmacılar arasında artan etkileşim, hızlı ve ücretsiz bilgi paylaşımı refleksi ve online akademik dergilerin sömürü stratejilerine karşı bir cephe oluşturabilecek alternatif paylaşım platformlarının veya dayanışma-ortak üretim ağlarının kurulması, bilgi üretim alanının toplumsal ilişkilerin metalaşmasına karşı önemli bir mücadele hattı da teşkil edebileceğine işaret ediyor. Bu anlamda, Covid-19 ile mücadele kapsamında emek-sermaye üretiminde önemli bir rol üstlenen bilimsel ve akademik alanın, bundan sonraki süreçlerde de çelişkilerin yoğun olarak hissedildiği ve alternatif oluşumlara duyarlılık geliştirebilecek bir konumda olması kaçınılmaz gözüküyor.

KAYNAKÇA

*Marx, K. (2010). Kapital. İstanbul: Yordam Kitap.

**Althusser, L. (2008). On Ideology. London-New York: Verso.

***https://www.bloomberg.com/news/articles/2020-05-13/u-s-to-get-sanofi-covid-vaccine-first-if-it-succeeds-ceo-says

****https://www.natureindex.com/news-blog/how-previous-outbreaks-prepared-researchers-for-coronavirus

*****https://theconversation.com/coronavirus-research-done-too-fast-is-testing-publishing-safeguards-bad-science-is-getting-through-134653

 

ÖNCEKİ HABER

SSCB’de spor ve işçi sporu

SONRAKİ HABER

“Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını, ben hasretlerin”*

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa