28 Mayıs 2020 00:30

Maskeyle çalışan işçiler: Kendi nefesimizde boğulacak gibi oluyoruz

İşçiler günde 8 ila 12 saat arasında maskeyle çalışmanın zorluklarını Evrensel'e anlattı.

Arşiv | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Kocaeli ve Bursa’dan işçiler tüm gün fabrikada maskeli çalışmanın zorluklarını Evrensel’e yazdı. “Kendi nefesimizde boğulacak gibi oluyoruz”, “Kulaklarımız yara içinde kalıyor”, “Konuşamıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz”, “2 kat fazla yoruluyoruz”, “Maske nemleniyor, bunaltıyor” diyor işçiler. Maskeyle çalışmanın zorluğunun yanında yeterli maske de verilmediğini anlatan işçiler, patronların gözünün üretimden başka bir şey görmediğini söylüyor.

BAYILACAKMIŞ GİBİ OLUYORUZ

Ford Otosan işçisi (Kocaeli): Maskeli çalışmak, nefes alamamak, konuşamamak, hatta birbirini duyamamaktır. Havanın sıcaklığı, içerideki makinelerin sıcaklığı yetmezmiş gibi kendi nefesinde boğulacak gibi olmaktır. 8 saat maskeyle çalışmak bazen ağzımızda maske olduğunu unutup, suyumuzu, sigaramızı maskeyi çıkarmadan içmeye çalışmak, ya da eve geldiğimizde yüzümüzde kızarıklık halindeki maske izleri, burnumuzda yaralar olmasıdır. Uzun saatler boyunca tempolu çalıştığımızda bayılacakmış gibi oluyoruz. 8 saat maskeyle çalışmak kulaklarımızın sızlaması ve başımızın ağrıması demek, çünkü maskeler standart boy ve birine büyük gelen diğerine küçük geliyor, ayrıca dandik olduğu için hemen kopuyor. Zaten çoğumuz doğru dürüst nefes alamazken bunun yanında bir de baş ağrısı yapması çok kötü. Kulaklardaki dayanılmaz acı ve sürekli terden ıslanan maskenin dayanılmaz rahatsızlığı. Sık sık burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı yaşıyoruz. Çünkü çalıştığımız ortam yeterince hava alan ya da temiz bir ortam değil, sıcak, tozlar, insan terleri ve makine sıcaklığı ile dolu.

2 KAT DAHA FAZLA YORULUYORUM

Sumiriko Hose işçisi (Kocaeli): Eğer sürekli hareket halindeysen, ağzın çok kuruyor boğazın kuruyor. Kulak arkasını tahriş ettiği için bazı arkadaşlarımız lastik ile ya da çengelli iğne ile lastiğini genişleterek takıyorlar. Siperlik tabii başka bir şey. Maskenin üstüne takılıyor ve soluk maske ile siperlik arasında buhar oluşturuyor. Soluğunun ne kadar sıcak olduğunu anlıyorsun.

Sumiriko Hose işçisi (Kocaeli): Maskenin koruyuculuğu önemli, siperlik kullanıyoruz aynı zamanda, onların da başlık kısmı ciltte alerji yapıyor.

Howon işçisi (Kocaeli): 8 saat boyunca maske takmak rahatsız ediyor ama tabii arada çeneye filan indirip öyle de çalışıyoruz. Sürekli ağızda tutmak nefessiz bırakıyor.

Arcelik LG işçisi (Kocaeli): Ben 2 kat daha fazla yorulduğumu hissediyorum. Normalde o tempoda nefes nefese kalıyorum, bir de maske ile daha kötü oluyor.

Fon Ambalaj (Kocaeli): Bu şekilde çalışmak aynı zamanda korku yaratıyor. Maskenin kalitesi ile ne kadar sağlam tuttuğunu da belirliyor. 8 saat eğer tek bir maske var ise aynı maske ile çalışmak sağlıksız oluyor.

NEFES ZORLUĞU ÇEKENLER İÇİN ÇOK ZOR

Gıda işçisi (Bursa): Maske sıcak ortamda çok sıkıyor, boğuyor insanı. İşverenin aldığı maske genelde düşük kaliteli ve lastiği kısa olduğundan kulak kısmında ağrı yapıyor. Nefes almayı zorlaştırdığı için hızlı ve seri olunması gereken işlerde insan nefes nefese kalabiliyor, tansiyon ve nefes zorluğu çekenler için çok zor. Ne kadar koruduğu da tartışılır çünkü 8 saat için iki maske veriliyor.

Renault işçisi (Bursa): Renault için tek sıkıntı çalışırken nefessiz kalmamız ve molaların yetersiz olması. Maske sıkıntımız yok, fakat maskeyle çalışmak çok zor bu sıcaklarda. Çalışırken N95 maskeyi kullanıyoruz. İlk taktığında hafif bir koku geliyor sonra geçiyor. Kulakların yara olmaması için bir aparat verdiler onu takıyoruz arkasına. Ama hızlı tempoda çalıştığımız için nefes alıp verirken zorluk yaşıyoruz. Fabrikada alınan önlemler verilen N95 maske için işçi arkadaşlarım “Bizim sağlığımızı değil üretimin sağlığını düşünüyorlar, o yüzden bu önlemler” diyor.

Bosch işçisi (Bursa): Maskeyle uzun süre çalışmak bizi çok fazla yoruyor. Kulağımızı ip kesiyor. Kulak arkalarımız hep yara. Kendi nefesimiz ile bez kokusu birbirine karışıyor. Maskeler terletiyor, bunaltıyor, havalar da ısınınca durumumuzu iyice zorlaştırıyor. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)


"NEFESİMDEN NEFRET EDER OLDUM"

Gökhan ÇELİK
Ankara

Koronavirüs salgını boyunca sokağa çıkma yasağında bile özel izinlerle çalışan işçiler, maske sorunu ile en fazla yüz yüze gelen kesim oldu. Peki yüzlerce kişinin bir arada çalıştığı fabrikalarda maske nasıl kullanılıyor? İşçiler günün en az üçte birini maske ile geçirirken neler yaşıyor? Sincan’da bulunan fabrikalarda çalışan işçiler kendi nefeslerinden nefret eder hale geldiklerini söylüyor. İşçiler alınan önlemlere de güvenmiyor.

Eaton fabrikasından genç bir montaj işçisi maske ile çalışmanın aldatmaca olduğunu düşünüyor: “Tuvalette, yemekhanede, çalışırken yüzlerce kişi bir arada. Maskeye günde yüz kere dokunuyorum. Ama işte maske var mı var. Maske tak dediler mi kimsenin bir sorumluluğu kalmamış oluyor sanki. Maske tak dedik, taksaydın. Takalım da bir maske bizi koruyacak mı?​”

"ALLAH CANIMI ALSA DİYORUM"

Karel fabrikasından bir işçi ise maske ile çalışırken yaşadıklarını şöyle anlattı: “Özellikle havalar ısındı mı boğulacak gibi oluyorum. Allah canımı alsa diyorum yani. Korona olsam bundan iyi, genç adamım atlatırım diyorum valla.” Kimsenin maskeyi doğru düzgün takmadığını belirten işçi, şöyle devam etti: “Ben de tam doğru takmıyorum abi, yalan yok. Burnum açıkta. Bana zaten biraz hikaye geliyor. Korunmak için eyvallah da hepimiz çalıştık salgın boyunca. Kimse işçiyi koruyalım demedi. Maske takınca her şey düzeliyor mu?​”

Erkunt Traktör fabrikasından başka bir işçi de aynı dertten muzdarip. Özellikle ramazanda çok sıkıntı yaşadıklarını söyleyen işçi, “Zaten akşama doğru sabır sınırına yaklaşıyorum. Maske havasız, sıcak... Kendi nefesimden nefret eder oldum” dedi.

MASKE ÖĞLEN SİMSİYAH OLUYOR

Çeka isimli fabrikada çalışan bir işçi günde bir kere maske dağıtıldığını anlattı. Bu maskenin de öğlen olmadan simsiyah olduğunu söyleyen işçi, “Valla takmasan daha sağlıklı. İster istemez dokunuyorsun, su içerken, lavaboda, ağzın yüzün kaşınınca durmadan maskeyi elliyorsun. Bir ara günde iki maske veriyorlardı ama teke düşürdüler. Aslında iki bile yetmiyordu” diye konuştu.

Çepaş’ta çalışan bir başka işçi ise maske fiyatlarına tepkili. “Zaten bulamıyorsun her yerde. Bulursan da paralı. Devlet zorunlu tutuyor ama parayla satıyor. Ben anlamadım. Bir şey zorunlu ise devlet bedava verir onu. Reis en fazla 1 TL olacak diyor. 1 TL az ama günde 2 maske kullandın mı 2 TL. Ayda etti mi sana 50-60 TL. Bir o kadar da hanımınki. Hadi çocuklar evden çıkmıyor şimdi. 100 TL maske parasını nerden bulacağız?​” diye sordu. “Gerçekten nerden buluyorsun?​” diye sorunca gülerek, “Nereden bulacağım, bulamıyorum. Aynı maskeyi takıp duruyoruz” diye yanıt verdi. Bu maskelerin tek kullanımlık olduğunu hatırlatınca da “Valla bir tiyatrodur gidiyor. Devlet bizi koruyormuş gibi yapıyor biz de devletin dediklerini yapıyormuşuz gibi yapıyoruz, al gülüm ver gülüm, geçinip gidiyoruz. Yoksa bu iş kimseyi korumaz. Allah’tan korona vicdanlı da hepimizi öldürmüyor. Yoksa önleme, tedbire kalsak hepimizin üstüne kireç dökerlerdi” diye konuştu.

MASKE TARTIŞMASINDAN YORULDUK

Eskiden organize sanayide çalıştığını söyleyen bir kadın işçi ise yeni işine belediye otobüsü ile gittiğini dile getirerek şöyle devam etti: “Başlarda otobüslerde maske oluyordu, şimdi bazen otobüste de maske olmuyor. Zaten otobüsler de tıklım tıklım. Sosyal mesafe falan hak getire yani. Okullar kapalı, çoğu kişi evden çalışıyor falan, otobüsler boş olur diye düşünüyorduk, otobüs sayısını azalttılar, aynı hesaba geldi. Bazen eskisinden bile kalabalık oluyor. Burun buruna gidiyoruz.”

A101 marketlerde çalışan bir işçi ise müşterilerle maske tartışması yapmaktan yorulduklarını dile getirdi: “Müşteri geliyor maskesiz. Uyarıyoruz, maske olmadan girmek yasak diye. ‘Maskem yok, ona verecek param da yok, napayım’ diye giriyor içeri. Göz yumsan diğer müşteriler sıkıntı çıkarıyor, göz yummasan adamla kavga edecek düzeye geliyorsun. Arada kalan biz oluyoruz. Bir gün ters bir şey olacak diye korkuyorum valla.”


NEMLİ MASKEYLE ÇALIŞMAK RİSK YARATIYOR

Burcu YILDIRIM
Ankara

Türk Klinik Mikrobiyoliji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ve TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı Dr. İsmail Bulca pandemi sürecinde uzun saatler boyunca aynı maskeyle çalıştırılan işçileri ve bu alana dair alınması gereken önlemleri Evrensel’e anlattı. Ertuğrul, artık eski çalışma koşullarının tamamen terk edilmesi ve bu koşulların yeni döneme göre örgütlenmesi gerektiğini ifade ederek, “Günde sekiz saat çalışan bir işçi en az iki maske değiştirmeli. Uzun süre nemlenen maskelerle çalışmak, eğer kişinin bu yönde semptomları varsa solunum yolu ve kalp rahatsızlıklarını tetikler” dedi. Bulca ise işçilerin günde tek maskeyle çalıştığına dikkat çekerek işyerlerinde komiteler aracılığıyla eylem planının hayata geçirilmesi ve sadece zorunlu üretimin devam etmesi gerektiğini söyledi. ESKİ KOŞULLAR TERK EDİLMELİ

Türk Klinik Mikrobiyoliji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, pandemi dönemi boyunca maske, fiziksel mesafe ve el hijyeni kurallarına her alanda, özellikle de işyeri, fabrika, okul, hastane gibi kurumlarda titizlikle dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Eski çalışma koşullarının artık tamamen terk edilmesine vurgu yapan Ertuğrul, “İş yaşamı yeni döneme göre örgütlenmeli ve çalışma koşulları bu kurallara uyuluyorsa işletilmeli” dedi.

İşyerleri ve fabrikalarda cerrahi maskenin kullanılmasının yeterli olacağını, diğer N95 denilen FFP3 ve FFP2 maskelerinin nefes almayı engelleyeceğinden solunum sıkıntılarına yol açacağını belirten Ertuğrul, “Virüsler ağzımızdan çevremize 5 mikron çapında yayılıyor. Bu noktada cerrahi maske hem gelen hem de yayılacak virüsleri engellemeye yetecektir. Ancak bir maske ile saatlerce çalışılamaz. Tıbbi maske 3-4 saat aralıklarla değiştirilmeli. Günde sekiz saat çalışan bir işçi ise günde en az iki maske değiştirmeli. İşyerleri de bu maskeleri işçilere sağlamalı” dedi. Uzun süre kullanılan maskelerin önünde nem oluşacağına, bununla birlikte diğer hastalıkların da baş göstereceğine dikkat çeken Ertuğrul, “Uzun süre nemlenen maskelerle çalışmak, solunumun güçleşmesi ve karbondioksitin artmasıyla birlikte eğer kişinin bu semptomları varsa solunum yolu ve kalp rahatsızlıklarını tetikler” dedi.

"DENGELİ ÜRETİM HAYATA GEÇİRİLMELİ"

Pandemi sürecinde, insan hareketliliğinin azaldıkça doğanın kendisine geldiğini ifade eden Ertuğrul, “Artık tüketim çılgınlığının değil dengeli üretimin harekete geçirilmesi lazım. Dünyanın tek sahibi insanlar değil. Bu dünyada mikroorganizmalar ve diğer canlılarla beraber yaşıyoruz, eğer bu dengeyi koruyamazsak bir sonraki salgın insanlığı çok daha kötü vuracaktır. Onun için tüketici toplum alışkanlıklarının bir kenara bırakılıp insani olan emeğe, düşünsel ve yaşamsal ortama, dayanışmaya, demokrasiye ihtiyacımız var ve bu ağın örülmesi gerekiyor” diye konuştu.

"KOMİTELER ARACILIĞIYLA PLAN OLUŞTURULMALI"

TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı Dr. İsmail Bulca ise pandemi koşullarında işyeri ve fabrikalarda alınması gereken önlemlere dikkat çekti. Bulca, komiteler aracılığıyla pandemi eylem planı hazırlanması ve açıklanan önlemlerin de uygulanması gerektiğini söyledi. Buna karşın işçilere yeteri kadar maske verilmediğini söyleyen Bulca, “Çoğu işçi günde tek maske ile çalışıyor. Ayrıca bu maskelerin de nasıl kullanılacağını bilmiyorlar ve bu konuda yeterince eğitim verilmiyor. Genellikle maskeler çeneye indiriliyor sık dokunma ile kirlenen maskenin yanında ağız ve burun da açık kalıyor” diye konuştu. Bulca, “Asıl yapılması gereken sadece zorunlu üretimin devam etmesi, bu işyeri ve fabrikalarda ise komiteler aracılığıyla pandemi eylem planının oluşturulması” dedi.

Bütün çalışanların pandemi ile ilgili eğitilmesi gerektiğini ifade eden Bulca, şunları söyledi: “İşçiler maske ya da koruyucu diğer ekipmanları verdiğinizde nasıl ya da hangi koşullarda kullanacağını bilmeli. İşyerleri birçok kişinin bir arada çalıştığı tehlikeli alanlar. Burada virüs sadece hava yoluyla bulaşmaz. Kullanılan bir kalemden bilgisayar faresine, makinalardan kapı kollarına tırabzanlara kadar hepsi elle temas edilen yerler. Buraların ayrıca çok iyi dezenfekte edilmesi gerekir.”

"İŞÇİLER YAN YANA ÇALIŞTIRILIYOR"

Sadece İzmir’de iki işyeri hekiminin Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini hatırlatarak durumun aciliyetine dikkat çeken Bulca, “Bakanlık son açıklamasında rehberler yayımlayacağını söyledi. TTB de işyerlerine ilişkin alınması gereken önlemleri sıralamıştı ama önemli olan bunların uygulanması. İşyerlerine dair ne kadar yayın hazırlarsanız hazırlayın işçileri yan yana çalıştırıyorsunuz. Zorunlu olmayan üretimi durdurmazsanız ne kadar önlem alırsanız alın bulaşmayı önleyemezsiniz” dedi. Bulca, hâlâ kronik hastalığı olan işçilerin çalıştırıldığını belirterek “Yürütülen sistem işçi sağlığı ve güvenliği üzerinden değil sermayenin çıkarları üzerinden ilerliyor” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Türk-İş: Açlık sınırı 2 bin 438 TL, yoksulluk sınırı 7 bin 942 TL oldu

SONRAKİ HABER

"Çav Bella" tutuklamasını değerlendiren Zeynep Altıok adalet için mücadeleye çağırdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa