30 Mayıs 2020 00:12

Hekimler endişeli: Kontrolsüz serbestleşme önümüze vaka artışı olarak gelebilir

1 Haziran’da salgınla mücadelede birçok yasağın kalkacak olmasından endişe duyan bilim insanları uyarıyor: Salgın sürüyor, virüs dolaşıyor. Kontrolsüz adımlar virüsü yayar.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan "Normalleşme" takvimine  göre 1 Haziran’da salgınla mücadelede birçok tedbir rafa kalkıyor.  Hekimler ve bilim insanları ise seyahat yasaklarının kalkmasından, kreşlerin, lokantaların, kafelerin ve spor salonlarının açılmasına kadar bir dizi serbestleşmeyi içeren pakete temkinli yaklaşıyor.

Evrensel'e konuşan Halk Sağlığı Uzmanları Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ile Akademisyen Doç. Dr. Çağhan Kızıl uyarıyor: “Salgın bitmedi, sürüyor. Aktif vaka sayısı 2 haftadır 30 binin altına inmedi. Yeniden açılmanın iyi planlanması gerekir. Kontrolsüz serbestleşme önümüze vaka artışı olarak gelebilir.”

"SALGIN BİTMEDİ, AÇILMA İYİ PLANLANMALI"

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı  Prof. Dr. Kayıhan Pala,  ‘Normalleşme’ yerine yeniden açılma kavramını kullanmanın doğru olacağını ifade ederek “Çünkü kısa süre içerisinde pandemi öncesi döneme dönüş ihtimalimiz yok. Eldeki veriler, henüz ortada bir aşı da olmadığı için, bu hastalığın önümüzdeki 1-1.5 yıl kadar dünyanın gündemini işgal edeceğini gösteriyor” diye konuştu.

Salgının bitmediğini, günlük doğrulanmış olgu sayısının 1000 civarında seyrettiğine dikkat çeken Pala  “Eğer bu toplam olgu sayısından, ölenleri ve iyileşenleri çıkartacak olursak Türkiye’de yaklaşık 32 bin civarında aktif doğrulanmış olgu var. 2 haftadır bu rakam 30 binin altına düşmüyor. Yani eğer siz 1 olgu saptıyorsanız bu kabaca dışarıda 9-10 olgunun daha ya asemptomatik ya da presemptomatik olarak dolaştığı anlamına geliyor. Bu durumda Türkiye’de hâlâ 300 bin kadar olgunun söz konusu olduğunu varsayabiliriz. Bu rakamlar bize, bulaşma hızı 0.72’lerde olsa bile, önümüzdeki birkaç ay boyunca hastalığın etkisini sürdüreceğini söylüyor. Yani salgın bitmedi, sürüyor. Yeniden açılmanın iyi planlanması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.

YAVUZ: ENDİŞELİ BİR ÜÇ AY BEKLİYOR BİZİ

TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi, Halk ve Çevre Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise, Türkiye’de hızlı bir süreç yaşandığına dikkat çekiyor. “Bulaş gerçekten de kontrol altına alındı mı, alınmadı mı bilemiyoruz” diyen Yavuz, “Vaka sayılarına ve test sayılarına baktığınızda dalgalı bir seyir izliyor. Günlük vaka sayıları 1000’in altına düşüp sabitlenmedi. Ama bu arada dikkat çekici bir şekilde son günlerde test sayılarımız azaldı. Virüs toplumda dolaşmaya devam ediyor, buharlaşıp gitmiş değil. Aşı da yok elimizde. Yapacağımız şey mümkün olduğunca kontrollü giderek bu süreci yavaş yavaş, dalgalanmalar yaşamadan atlatmak. Yani dalgalı seyir devam ederken böyle bir hızlı açılma bu dalgaların boyutunu artırır mı diye endişe ediyoruz” diyerek kaygılarını dile getiriyor. 

"KALABALIK ARTARSA RİSK ARTAR"

Bütün dünyada kısıtlanan toplumsal hareketliliğinin serbestleşmesi ya da ‘yeniden açılma’sı sürecinin yaşandığına dikkat çeken Yavuz, Dünya Sağlık Örgütünün bunun olabilmesi için 6 ölçüt ortaya koyduğunu hatırlatıyor.

Yavuz, “Bunlardan en önemlisi şu: Kovid-19’un bulaşmasının kontrol altına alındığına dair elinizde kanıt olmalı. ‘Peki Türkiye’de durum nedir? Bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı günlük vaka, test, iyileşenler ve ölüm sayıları dışında hiçbir veri açıklamadı. Vakaların yaş, cins dağılımı, hangi illerde, hangi bölgelerde yoğunlaştığı bilgileri nedir bilmiyoruz. Haftalık ölüm sayımız 150-200 arasında. Kalabalıkların artması virüsün bulaşıcılığını artırması açısından risk taşır. Bakanlıkta ‘Eğer dikkat etmezsek tekrar kısıtlamalar gelebilir’ uyarısı yapıyor. Yani onlar endişe duyuyor. Üstelik Türkiye’de haziran, temmuz, ağustos aylarında nüfus hareketi yaşanacak. Bu sosyal hareket Türkiye’de virüsün kentten kente geçmesini de kolaylaştıracak bir potansiyel taşıyor. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde yani endişeli bir üç ay bekliyor bizi. Hızlı serbestleşme Türkiye’nin bazı illerinde vaka sayılarında artış olarak önümüze gelebilir” ifadelerini kullandı.

KIZIL: TÜRKİYE "NORMALLEŞME" SEVİYESİNDE DEĞİL

Dresden Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı olarak sinir, bilim ve genetik üzerine çalışan Doç. Dr. Çağhan Kızıl ise ‘Normalleşme’ kararının bilimsel verilerle, bilimsel altyapılarla, değil politik-ekonomik kaygılarla alındığını düşünüyor. Gerekçelerini de şöyle sıralıyor Kızıl: “Türkiye’de salgın eski yaşama geri dönebilecek bir seviyede değil. Şimdiye kadar ölüm oranlarının düşük olmasına güveniliyor ama bu doğru mu, bana sorarsanız her gün 1000’den fazla vaka çıkarken böyle bir ‘Normalleşme’ kararı akılcı değil” dedi. Türkiye’de verilerin bilinemediğini,  eğer gerçekten verilere güvenerek yani epidemiyolojik olarak bu kararlar veriliyorsa, bu verilerin açıklanması gerektiğine dikkat çeken Kızıl “Ama biz başından itibaren verileri bilmiyoruz. 20-65 yaş arasındakilerin üretime devam etmesi gerektiği zaten söyleniyordu. Ölüm oranlarının düşüklüğü üzerinden bir başarı öyküsü yazılarak ve büyük ihtimalle buna güvenilerek böyle bir tercih yapıldı” diye konuştu. Peki ne yapılmalı? Kızıl, bugün hem bilim insanlarının fiziksel mesafeyi korumanın çok önemli olduğu uyarısını yaptığına dikkat çekerek şunları söyledi:  “İnsanların kendilerine dikkat etmesi gerekiyor. Maske takılması çok önemli, Japonya’da, Tayvan’da salgının düşük devam etmesinin sebebinin bu olduğu söyleniyor. Bu iyi anlatılmalı. Toplu taşımayla  ilgili belediyelerin uygulamaları olabilir.”

"KREŞLER SALGIN BİTENE KADAR KAPALI OLMALI"

Eğitim Sen MYK Üyesi İsmail Sağdıç, kreşlerin normal dönemlerde bile çocukların hastalıkları birbirlerine bulaştırdıkları ortamlar olduğuna dikkat çekerek “Çünkü temas, dokunma engellenemiyor. Onların birbirine temas etmesini birbirlerine dokunmasını engellemek fiziki mesafeyi koymak mümkün değil” dedi. Pandemi ortamında bu temasın nasıl engelleneceğini soran Sağdıç, ayrıca kreşte çalışan öğretmen ve bakıcılar için de risk oluşacağını belirterek  “18 yaş altına sokağa çıkma kısıtlaması getirilirken 0-5 yaş grubu çocukların kreşe götürülmesi çok anlamsız. Toplu taşıma ya da servis kullanmak da çocukları ve ailelerini virüse karşı açık hale getirir.  Bu da aslında salgını taşıyan varsa onu tüm kreşe, kreş üzerinden ailelere, topluma yayma riskini güçlendiriyor” dedi. Kreşlerin açılmasını doğru bulmadıklarını, ebeveynleri çalıştırma yöntemi olarak kreşlerin açıldığına dikkat çeken Sağdıç “Bu uygulamadan vazgeçilmeli. Çocuklar bu süreçte salgın tamamen geçene kadar evde kalmalı, ebeveynlere ücretli izin verilmelidir” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Emniyet Genel Müdürlüğünden yüklü mühimmat ihaleleri

SONRAKİ HABER

George Floyd'u öldüren polis Derek Chauvin tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa