30 Mayıs 2020 20:00

Enerji piyasaya, odalar devlete tabi kılınmak isteniyor

Hükümetin meslek örgütlerinin yapısına müdahale etme hazırlığı hakkında Evrensel'e yazan EMO Başkanı Gazi İpek, "Enerji piyasaya, odalar devlete tabi kılınmak isteniyor" dedi.

Fotoğraf: Elektrik Mühendisleri Odası

Paylaş

Gazi İPEK
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

TMMOB ve bağlı meslek odalarımızın kuruluş yasalarını değiştirmek üzere harekete geçen siyasal iktidar, konuyu haziran ayı içinde TBMM gündemine taşımayı planlamaktadır. Krizi fırsata çevirme yaklaşımındaki siyasal iktidar, önceki dönemlerde yaşama geçiremediği birçok proje ve icraatı, salgın hastalık gündeminde ‘oldubitti’ye getirerek gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

EMO kurulduğu günden bu yana başta enerji alanı olmak üzere ilgili meslek alanlarında uygulanacak politikaların, iktidar ve sermaye gruplarının çıkarları doğrultusunda değil, toplum ve ülke yararına olacak şekilde belirlenmesi için yoğun mücadele vermektedir. Odamızın yürüttüğü çalışmalar bu yazı kapsamına sığdırılamayacak olsa da birkaç örnek verebiliriz. EMO’nun ilk günden beri yanlış olduğunu savunduğu, hatta buna karşı hukuki platformlar da dahil olmak üzere yürüttüğü mücadele nedeniyle iktidar, rant çevreleri ve yandaş medyanın saldırılarına maruz kaldığı, elektrik üretim ve dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesinin sonuçları ortadadır. Elektrik üretim ve dağıtım sektörünün kredi borcu 47 milyar dolara ulaşmış, zor durumdaki şirketler için yine kamunun devreye girmesi istenmiştir.

Özelleştirmeler ve serbest piyasa; ucuz, kaliteli ve sürekli elektrik değil, tam tersine pahalı, kalitesiz hizmet ve büyük kesintilere yol açan karanlığı Türkiye’ye getirmiştir. Elektrik fiyatları sürekli artmakta, halkımız ağır faturalar altında ezilmektedir. Özelleştirmenin acı sonuçları herkes tarafından görülmüş; EMO’nun yıllardır savunduğu üzere enerji alanının şirketlerin kâr hırsı ile değil, kamu yararını hedef alan politikalarla yönetilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Ülkemizin daha büyük açmazlarla karşılaşmaması için özelleştirme uygulamalarına son verilerek, acilen yeniden kamulaştırmalar yapılmalıdır.

EMO’nun enerji alanında stratejik planlamaya yönelik uyarıları gözardı edilmiş, belirli çevrelere çıkar sağlama amaçlı yapılan yatırımlar nedeniyle bugün elektrikte arz fazlası oluşmuştur. Kamu kaynakları, ihtiyaç duyulmayacak ya da yarı kapasite ile çalışacak termik ya da hidroelektrik santrallar için seferber edilmiş, üstelik alım garantileri verilerek, sermaye çevrelerine yeni kazanç kapıları açılmıştır. Türkiye 2019 yıl sonu itibarıyla 91 bin 267 MW kurulu güce ulaşmıştır. Geçen yıl elektrik tüketimi 303.7 TWh olurken, en yüksek puant talebi 26 Ağustos 2019 itibarıyla 45 bin 324 MW olarak gerçekleşmiştir. Yani 2019 yıl sonu itibarıyla elektrikte ihtiyacımızın iki katı kadar kurulu güce ulaşılmıştır.

UCUZ, TEMİZ VE GÜVENLİ ENERJİ

Ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilecek kurulu gücü varken ve tüm kamuoyu tepkisine karşın Akkuyu Nükleer Santral inşaatına devam edilmektedir. EMO’nun birçok kez altını çizdiği gibi Türkiye’nin pahalı, tehlikeli, kirli ve dışarıya bağımlı nükleer santrallara ihtiyacı yoktur. Nükleer santral projeleri derhal durdurulmalıdır. Sürdürülebilir, ucuz, temiz ve güvenli enerji temini bir kamu görevidir. Bu bilinçle, nükleer santrallar yerine güneş ve rüzgar başta olmak üzere ülkemizin büyük bir potansiyele sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynakları değerlendirilmelidir.

İLETİŞİM ALTYAPISI PİYASAYA TESLİM EDİLDİ

Diğer bir örnek de 2005 yılında gerçekleştirilen Türk Telekom özelleştirmesidir. EMO’nun mücadelesine ve açtığı davaya rağmen özelleştirilen Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi, ödenmeyen kredi borcu nedeniyle bugün bankalara devredilmiş durumdadır. Yıllarca Türk Telekom’un kârını alanlar tüm borcunu Türk Telekom’un ve Türk bankalarının üzerine yıkarak ortadan çekilmişlerdir.

Türk Telekom’un özelleştirilmesiyle ülkenin hayati önem taşıyan iletişim altyapısı piyasaya teslim edilmiş; kamu eliyle yürütülmesi gereken iletişim hizmetlerinin, yatırımdan çok kâr odaklı çalışan özel sektöre devredilmesi, bu alanda istenilen gelişme düzeyine ulaşılmamasına neden olmuştur. Bu durumun nasıl tehlikelere yol açabileceği İstanbul’da eylül 2019’da yaşanan 5.8 şiddetindeki depremde ortaya çıkmış, can kaybının olmadığı, çok büyük bir hasara yol açmayan depremin ardından internet üzerinden veri iletimi dışında haberleşme tamamen durmuştur.

Aynı şekilde, sokağa çıkma yasağının uygulandığı Ramazan Bayramı’nın ilk günü, vatandaşlar yoğun bir şekilde telefonla sevdiklerini aramaya çalışınca da benzer şekilde haberleşme kesintiye uğramıştır. Bugün yaşanan yönetim ve altyapı zafiyetinin en büyük nedeni yıllardır sürdürülen özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarıdır.

Meslek odalarının, ülke, üyeleri ve toplum yararına gerçekleştirdiği kamusal denetim çalışmalarından rahatsız olan çevreler, bu kuruluşların bağımsız ve özerk yapılarını ortadan kaldırmak için çaba harcamaktadır. Bu nedenle odaların yetkileri ellerinden alınmak istenmekte, mesleki denetime sekte vurulmakta ve seçim sisteminin değiştirilmesine yönelik yasal düzenlemeler gündeme getirilmektedir.

Oysa mühendislik, mimarlık veya şehir plancılığı mesleklerinin birer bilim dalı olduğu ve belirli ilkelere göre uygulanması gerektiği gerçeği göz önüne alındığında, denetim ve mesleki yeterliliğin de kamu sağlığı ve güvenliğinin vazgeçilemez şartı olduğu açıkça görülebilir. Meslekler ve meslek örgütlerine bu anlayışla yaklaşılması gerekirken, temelsiz iddialarla bir karalama kampanyası yapılmakta ve varlığını Anayasa’dan alan meslek kuruluşlarımızın meslektaşlarına ve topluma verdiği hizmet değersizleştirilmeye çalışılmaktadır.

Sonuç olarak, siyasal iktidar türlü hukuksuzluklarla, ülkeyi kendi çıkarları doğrultusunda dönüştürme planını uygulamaya devam etmektedir. TMMOB ve bağlı odaları da işte buna karşı mücadele verdikleri için kuşatma altındadır. İktidar, TMMOB ve bağlı meslek odalarının, iktidar ve çıkar odaklarından bağımsız olarak kamu yararı gereği gösterdiği muhalif kimliği yok ederek, devlet hiyerarşisine tabi, söyleyecek sözü olmayan, etkisiz bir örgüt haline getirmeyi istemektedir.

ÖNCEKİ HABER

CHP’li Gülizar Biçer Karaca: Santral projesini durdurmak yetmez, iptal edilmeli

SONRAKİ HABER

Sivas Katliamında 3 firari sanığın arananlar listesine eklenmesi için başvuru

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa