31 Mayıs 2020 09:20

Zeynep Şenpınar’ın arkadaşları: Alışmayacağız, yılmayacağız, unutmayacağız!

Muğla’da ayrıldığı milli boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından katledilen Zeynep Şenpınar’ın arkadaşları, yazdıkları mektuplarda "Zeynep için adalet" çağrısını büyüteceklerini söyledi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Muğla’da ayrıldığı milli boksör Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından katledilen Zeynep Şenpınar’ın arkadaşları Zeynep’i anlattıkları mektupta, "Zeynep için adalet" çağrısını büyüteceklerini söyledi.

Mektuplar şöyle:

ZEYNEP’İN TEZ KONUSU KADINA ŞİDDETTİ 

Zeynep’in yurttan arkadaşı

“Zeynep…

Şen kahkahalarıyla yüreklerimizden o ağır taşları kaldırırdı. “Aman ne olacak sanki bir daha mı geleceğiz dünyaya!” Bu dünyadan erkenden gideceğini bilmeden söylemişti bu sözleri. Ve gidişine sebep olacak kişinin bir zamanlar çok sevdiği bir erkek olduğunu da... Manidar öyle değil mi?

Çok güzel bir yüreği vardı Zeynep’in ve güçlüydü yaşama karşı, üniversite yıllarının başında babasını kaybettiğinde yaşadığı acıya nasıl direndiyse o lanet olasıca erkeğin her türlü şiddetine maruz kaldığında da aynı şekilde direnmişti! Şimdi kanallar, gazeteler üzülüyorlar Zeynep için ve bir yandan da ‘şöyleydi, böyleydi’ diye konuşuyorlar, hoş Zeynep burada olsaydı bunlara da güler geçerdi ama(!) Çünkü her sabah uyanmak için bir amacı olduğunu bilirdi Zeynep ve bu amaç umudunu hiçbir zaman yitirmemesi için ona güç verirdi. Atanacaktı ve çok sevdiği öğrencilerine kavuşacaktı. Kendi gibi yaşamayı seven çocuklar yetiştirecekti. Emekleri, hayalleri yarım kaldı Zeynep’in, biz de onun, insanın ruhunu delip geçen sesinden mahrum kaldık. Yüreği, sesi, gözleri, saçları çok güzeldi. Zeynep, saçlarını çok severdi, çok gür saçları vardı ve asla toplamazdı, son zamanlarda sıkıntıdan saçları saç kıran olmuştu çok döküldükleri için topluyordu sadece. Zeynep’in bunları yaşamasına sebep olanı affetmek bizlere yakışır mı hiç?

Zeynep kadınların kimseye muhtaç olmadığını ve istedikleri zaman bütün güçlükleri aşabileceklerini her şeyi başarabileceklerini söylerdi, bitirme tezi kadınlara yönelik şiddet ve kadın haklarıyla ilgiliydi. “Kadın cinayetleri politiktir” derdi, evet Zeynep o kadar haklısın ki aslında KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR! Bir kadın daha ölmemeli ve bir yerde bir kadın ağlasa bütün kadınların yüreği acır öyle değil mi güzel arkadaşım. Gidişine sebep olan erkeği kınadılar haberi duydukları akşam ertesi gün doğmadan hayatlarına devam ettiler, alıştılar çünkü, ama bizler alışmadık Zeynep, alışmayacağız, sana söz yılmayacağız, susmayacağız sana söz Zeynep!

Güle güle benim güzel yürekli arkadaşım orada bizi izle, şarkılar söyle çünkü sana en çok o yakışır, sana senin o içten sözünle veda ediyorum ve o güzel yüreğinden öpüyorum; “kalbim ki ben kendisine kefilim, seni çok sevdi.”


"AYNI SIRAYI PAYLAŞTIĞIMIZ ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK“

Zeynep’in lise arkadaşı

Kaybettiğimiz, koruyamadığız kadınlarımızın arasına bu bayram sabahı yine bir kadın eklendi. Bu sefer tanımadığımız, adını duymadığımız bir isim olmadı bu kayıp. Yakınımızdan, bir zamanlar aynı sırayı paylaştığımız arkadaşımızı kaybettik. Gözümüzün önünde, çığlığını duyamadan aldılar seni elimizden hem de öyle vahşi bir şekilde ki yüreğimiz parçalandı. Beraber güldüğün, oynadığın aynı duyguları paylaştığın birini kaybetmek nasıl büyük bir acıymış, kelimeler boğazıma düğümleniyor. Affet bizi duymadık sesini senin ama seni elimizden alan o caninin gereken cezayı alması için elimizden gelen her şeyi yapacağız böyle bilinsin bu! Seni ve seninle olan anılarımızı hiç unutmayacağız ve biz her zaman o güzel kadife sesinle hatırlayacağız seni, umarım gittiğin yerde huzur bulursun. Huzur içinde uyu Zeynep...” 


KIZ KARDEŞLERİMİZİN HESABINI TEKER TEKER SORACAĞIZ

Nûjîn KAVAKÇİOĞLU
Muğla Üniversitesinden

"Silav Zeynep,

Ben Gülistan Doku. 5 Ocak’tan beri bulunamayan Gülistan. Bugün kaçıncı gün sayamıyorum artık! Gözü yaşlı nerede olduğumu soran anneme sarılamadan geçirdiğim kaçıncı gün? Huzurlu gökyüzünden koparıldığım kaçıncı gün bugün, bilmiyorum artık! Tek bildiğim gün nasıl her sabah doğup her gece bitiyorsa şafağın ufkunda, bize bunları yaşatanlar bunun bedelini ödeyecekler!

Güneşi özgür bir yaşam için filizlenen kızıl gelinciklerin üzerine doğduğu dağlardan sesleniyorum sana, asla yalnız değilsin!

Hola Zeynep,

Ben 19 yaşında öldürülen Maria’nın annesiyim. Öldürülen kadınlara susan devlete karşı adalet için çığlığımızı ve isyanımızı duysunlar diye Meksika Anayasa Mahkemesi’ni yakan kadınlardan biriyim. ‘Ben kızı öldürülen bir anneyim. Her şeyi yakıp yıkmaya hakkım var benim. Kimseden de izin istemiyorum. Bizle beraber mücadele etmeyenler yolumuzdan çekilsin. Benim kızımı öldürmeden önce, daha birçok kadını öldürdüler. Peki, biz ne yapıyorduk? Ağlayıp dikiş dikiyorduk. Artık bu sona erdi! Sessizliği çoktan bozduk! Ailem, kendim ve kızım için adalet talep ediyorum! Ve ismi söylenmeyen kadınlar için de adalet talep ediyorum! Çünkü her gün bir kadın daha öldürülüyor.’ Meksika’daki kız kardeşlerinden selam ve isyan getiriyorum sana Zeynep, asla yalnız değilsin!

 مرحبا Zeynep,

Ben 14 yaşında babası tarafından uykusunda katledilen, Romina Ashrafi. Polislere söylemiştim, babamın namus derdinden beni öldürebileceğini söylemiştim. Tıpkı senin gibi kimse şikayetlerimi önemsemedi ve bir gece güzel ve özgür bir gelecek uğruna düştüğüm uykuda… Sen ve ben hayattan hiç tahmin edemeyeceğimiz kadar erken ayırıldık.

Tüm dillerin ve zamanların sevgisiyle selam olsun sana Zeynep,

İzi geçmeyecek kız kardeşim…

Ben Nûjîn. Belki de bu sabah seninle kampüste karşılıklı çay içebilecek olan Nûjîn ya da akşama doğru Kötekli’de bir yürüyüş esnasında seni hiç bilmeden, tanımadan yanından öylece geçip gidecek olan Nûjîn. Belki de… Artık tüm belkiler, kurulan cümlelerin asla gerçekleşmeyeceğini acıyla hatırlatıyor bize, ailene, yakın arkadaşlarına. Senin güzel sesini canlı canlı dinleyen dostlarına…

Kaç kez bağırdın belki de senin yanında sana destek olabilmemiz için; ‘iki kişi arasına girilmez’ dedik, ‘ilişkilerde olur böyle şeyler’ dedik, kim bilir belki hiç önemsemedik… Belki hiç haberimiz dahi olmadı, belki sana destek olmak istesek de gücümüz yetmedi… Öyle ya, devletin yasaları ve bilenmiş, parlak coplarıyla korunuyor bu ülkede bize ve özgürlüğümüze karşı olan her şey.

Bugün bir mum da biz pencerelerimizin önünde yakıyoruz Zeynep. Senin için ve kaybettiğimiz her kadın arkadaşımız için. O mum sönmeden sana varmak yok bize, o mum sönmeden susmak, korkmak yasak bize. Sakın ola endişeye kapılma. Sana ve yitirdiğimiz her kız kardeşimize yapılanların hesabını teker teker soracağız. Kazanacağız, mutlaka… Artık susmaya, baş eğmeye, bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok çünkü!

Seni hep özleyeceğiz, ailen, arkadaşların ve kim olduklarını hiç bilmediğin, tanımadığın bizler… Seni çok özleyeceğiz. Şarkılarını artık boşluğun hangi hiçliğinde var olduğunu bağırıyorsan, korkuya kapılmayı bırak ve şarkılarını söylemeye devam et. Çünkü hiç göz göze gelmemiş bile olsak bizler boyumuzdan büyük, cesaretimizden küçük kirli sarayların duvarlarının önünde; birbirimize bakarken senin gözlerine bakıyor, rüzgârın uğultusunda senin sesini duyabiliyoruz.

Tüm dillerin ve zamanların sevgisiyle selam olsun sana Zeynep,

Biz ezilen, mücadele eden, yitirilen ve diğerine omuz olan kadınlar, biz… Seni unutmayacağız. Bir kişi daha eksilmemek ve senin adına adaletin zulümden üstün olduğu hakikatini göstermek için…" (EKMEK VE GÜL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Bin 538 mesire yeri, pazartesi yeniden açılacak

SONRAKİ HABER

Cezaevinden izinli çıktı, boşanma aşamasındaki eşini yaraladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa