31 Mayıs 2020 19:55

Ilısu Barajı ekonomik sıçrama mı yoksa tarihi Hasankeyf’in yok edilmesi mi?

EMO Diyarbakır Şube Başkanı Alican Çetinkaya Evrensel'e yazdı: Elektrik üretmek adına binlerce yıllık tarihi Hasankeyf’i ve baraj sularına gömmek, elektrik ihtiyacı ve kalkınma ile açıklanamaz.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Alican ÇETİNKAYA*

Maalesef tüm itirazlara, bilirkişi raporlarına ve teknik verilere rağmen Ilısu Barajının inşaatı bitirilmiş ve ilk ünitesi devreye alınmıştır. Ilısu Barajını anlatmadan önce; barajın kendisinden daha çok gündeme gelen “Hasankeyf”ten bahsedersek, bu baraja neden kamuoyundan itirazların yükseldiğini biraz daha iyi anlayabiliriz.

Yapılan çalışmalar; Hasankeyf’te ilk insan izlerinin 300 bin yıl öncesine, ilk yerleşimin ise 12 bin yıl öncesine dayandığı ve birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ortaya koymuştur. Çok az yapılan arkeolojik kazılar bile Hasankeyf’in muhteşemliğini, tarihi ve kültürel değerleri ile insanlığın bir mirası olduğunu göstermeye yetmiştir. Ayrıca, UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine dahil edilmek için belirlenen 10 kriterin 9’unu sağlayan tek yer olan Hasankeyf, yapılacak olan Ilısu Barajına engel olmaması için devlet tarafından UNESCO’ya başvurulmadığından, korunması gereken kültürel değerler listesine girememiştir.

Hasankeyf ile birlikte, ilk aletli tarımın yapıldığı, 100’e yakın höyüğü barındıran ve henüz bilimsel kazı çalışmaları bile yapılmayan önemli bir arkeolojik alanı içinde bulunduran Dicle Vadisi de sular altında kalacak olup, tarihe ışık tutacak kalıntılar ile bir çok medeniyetin ayak izleri de yok edilmiş olacaktır.

Bununla birlikte barajların yapıldığı bölge ve çevresine etkilerine kısaca değinirsek; suyun toplandığı bölgede bulunan bitki ve hayvan çeşitliliği, tarım alanları vb. yok olmakta, iklim özellikleri etkilenmekte, nem oranı artarak bitki ve hayvan çeşitliliği değişmekte, sıtma gibi hastalıklar artarak insan sağlığını da olumsuz etkilemektedir.

10.4 ile 10.6 milyar metreküp göl hacmi ile geniş bir alanın su altında kalmasına neden olacak olan Ilısu Barajının, tam kapasite ile çalışması halinde 1200 MW kurulu gücü ve yıllık 4 bin 120 GWh elektrik üretmesi öngörülmektedir. Ilısu Barajının tamamı devreye alınsa bile Türkiye’nin enerji kurulu gücüne katkısı yaklaşık yüzde 1.3 olacaktır. 

Barajlara biçilen ömür 50-60 yıl olmasına rağmen, Dicle Nehri’nin taşıdığı tortu oranının yüksek olması, barajın daha çabuk dolmasına ve enerji üretiminin yüzde 35-45 oranına düşmesine neden olacaktır. Bölgedeki diğer barajların yıllara göre elektrik üretim oranlarına baktığımızda, yüzde 50-60 oranlarında elektrik üretiminin gerçekleştiği görülmektedir.

Türkiye’nin 2020 nisan sonu itibarıyla kurulu gücü, 91 bin 565 MW oranına çıkmıştır. Ülkede sayısı 685’e çıkan barajlarda (hidro elektrik santraller) üretilen elektrik gücü, 28 bin 503 MW ile ülkenin toplam kurulu gücü yüzde 31’e çıkmıştır. 2019 yılı en yüksek puant talebi, 26 Ağustos 2019 itibarıyla 45 bin 324 MW olarak gerçekleşmiştir. Yani ihtiyaç duyulan elektriğin yüzde 20-25 kadar daha fazla olması gereken kurulu güç; 2020 nisan sonu itibarıyla elektrikte ihtiyacımızın iki katından fazla bir değere çıkmıştır.

Tüketimin en fazla olduğu temmuz ve ağustos aylarını 2018 ve 2019 yılı için kıyaslarsak; 2018 yılı temmuz ayı tüketimi 28 milyon 265 bin 839 MWh, 2019 yılı temmuz ayı tüketimi ise 27 milyon 380 bin 775 MWh ile yüzde 3.1 oranında düşme, 2018 yılı ağustos ayı 26 milyon 637 bin 203 MWh, 2019 yılı ağustos ayı 26 milyon 421 bin 503 MWh olarak gerçekleşmiş olup yüzde 1 oranında tüketimde azalma olmuştur.

Ülkemizde elektrik tüketiminin artması nedeniyle talebinin de arttığı söylemini doğru olarak kabul etsek bile, Ilısu Barajının 18 Milyar TL olan maliyeti ile baraj dışında doğaya daha az zararı olduğu tespit edilen güneş enerji santralleri ile (Tarım arazilerine kurulmadan) belirtilen 1200 MW gücün üzerinde bir güç üretilebilirdi. Güneş alma süreleri Türkiye’nin çok altında olan ülkeler bile enerji ihtiyaçlarının büyük bölümünü güneşten elde etmektedirler. Örnek olarak; Türkiye’ye göre daha az güneş almasına rağmen Almanya, elektrik üretiminin yüzde 40 gibi bir oranını güneş enerjisi ile elde etmektedir.

Ayrıca, elektriğin iletim ve dağıtım altyapısı için yeterli yatırım yapılmaması nedeniyle üretilen elektriğin ciddi bir kısmı şebekede kaybolmaktadır. Ilısu Barajına harcanan tutar bu iletim ve dağıtım altyapısının modernleştirilmesi için harcansaydı ve elektriğin daha verimli kullanımı üzerinde durulsaydı, mevcut kayıpların kazanca dönüştürülmesi ile Ilısu Barajından elde edilecek miktardan çok daha fazla elektrik gücü kazancı sağlanabilirdi.

Yıllardır yapılan yatırımlar sonucu, bugün enerjide arz fazlası oluşmuştur. Kamu kaynakları, alım garantileri verilerek ihtiyaç duyulmayacak ya da yarı kapasite ile çalışacak termik ya da hidro elektrik santrallar için seferber edilmiştir. Özellikle mevcut iktidar döneminde özelleştirmeler ile elektrik üretiminde kamunun oranı yüzde 20’nin altına, elektrik dağıtımı ise tamamen özelleştirilerek sermayeye devredilmiştir.

Biri ilçe merkezi olmak üzere, 199 yerleşim yerini, 289 arkeolojik alanı sular altına gömecek ve binlerce insanı yerinden edecek olan Ilısu Barajının yapılmasındaki asıl amacın; gerek yetkililerin açıklamaları ve literatüre kazandırdıkları güvenlik barajları söylemleri, gerekse de bazı basın kuruluşlarının yıllar içindeki manşetlerine ve MGK karalarına baktığımızda Kürt sorununda güvenlikçi bir yaklaşımın yansıması ve suyun tahakküm altına alınması olduğu açığa çıkmaktadır.

Ayrıca, Ilısu Barajının bölge ekonomisine katkı sağlayacağı söylemi, GAP kapsamında yapılan diğer barajlara bakıldığında işsizliğin düşmemesi, artan ekonomik faaliyetlerin olmaması nedeniyle doğruyu yansıtmamaktadır. GAP kapsamında yapılan barajlar ile öngörülen elektrik üretiminin yüzde 70’inden fazlası gerçekleşmişken, sulamanın ise sadece yüzde 30’unun gerçekleşmiş olması, amacın bölgeyi kalkındırmak olmadığını göstermektedir.

Sonuç olarak; ülkedeki toplam elektrik kurulu güç, tüketim ihtiyacını fazlasıyla karşılarken, daha fazla elektrik üretmek adına binlerce yıllık tarihi Hasankeyf’i ve Dicle Vadisi’ni Ilısu Barajının sularına gömmek, elektrik ihtiyacı ve kalkınma ile açıklanamaz.

*Elektrik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kovid-19'a yakalanan Hemşire Dilek Akçabelen yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Barış Çakan'ın yüksek sesle müzik dinleyenleri uyardığı için öldürüldüğü iddia edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa