01 Haziran 2020 06:03

Oya Ersoy: Doğanın yağmalanması ile pandemi arasındaki ilişki araştırılsın

İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Dünya Çevre günü yaklaşırken, salgın koşullarında doğayı tahrip eden projelerin devam etmesinin etkilerinin araştırılması için önerge verdi.

Fotoğraf: Basın Bülteni

Paylaş

İstanbul Milletvekili Oya Ersoy Meclis Başkanlığı’na, Çevre Haftası’nda doğanın yağmalanması ile çevre kirliliğinin pandemi ile ilişkisini araştırmak için bir komisyon kurulması amacıyla araştırma önergesi sundu. Ersoy, Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden itibaren enerji ve maden alanlarında 20 projeye ÇED olumlu raporu verildiğini, Türkiye’nin 7 bölgesinde doğayı talan eden projelerin çalışmalarının devam ettiğine dikkat çekti. Ersoy, "Salgın döneminde çalışmasına devam edilen, ihalesi yapılan veya çalışmalarına başlanan ve doğayı tahrip eden projelerin, salgın koşullarında bile devam ettirilmesinin canlı yaşamına etkilerini araştırmak ve önlem planı hazırlanması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu oluşturulmalıdır” dedi.

“ÇEVRE KİRLİLİĞİ ENFEKSİYON RİSKLERİNİ ARTTIRIYOR”

İstanbul Milletvekili Oya Ersoy TBMM'ye araştırma önergesi sundu. Ersoy, Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart 2020 tarihinde uluslararası pandemi ilan etmesiyle birlikte bilim insanları tarafından doğanın yağmalanması ve çevre kirliliği ile pandeminin ortaya çıkması arasındaki ilişki tartışılmaya başlandığını; Kovid-19 virüsünün ortaya çıkması ve virüsün yayılmasının çevre kirliliği ile bağlantılı olup olmadığına dair bir kanıt olmamakla birlikte çevre kirliliğinin tüm canlıların sağlığı üzerinde etkisi olduğu bilinmekte olduğunu belirtti. Ayrıca Ersoy; çevre kirliliği türler arasındaki ilişkileri değiştirmekte ve bunun da enfeksiyon risklerini arttırdığı bilim insanları tarafından yıllardır dile getirildiğini ifade etti.

“HAVA KİRLİLİĞİ KORONAVİRÜS SALGININDA ÖLÜMLERİN ARTMASINA SEBEP OLUYOR”

Kapitalizmin son iki yüz yılda yarattığı dönüşüm ile büyük bir ekolojik yıkımı da beraberinde getirdiğini, kapitalist üretim tarzı bir yandan insan emeğini sömürürken diğer bir yandan da doğanın talanına ortam hazırladığı için gezegeni çöp yığınına çevirerek yaşanmaz bir hale getirdiğini belirten Ersoy, “Hava ve su kirliliği canlı yaşamını tehdit ediyor. Koronavirüs salgınında özellikle sanayi kentleri olan Kocaeli ve Zonguldak’ta ölümlerin ve yüksek vaka sayılarının sebebi bu kentlerde yaşayan insanların yıllardır hava kirliliğine maruz kalmasıdır” dedi.

SALGINA RAĞMEN ÇED ONAYLARI VERİLDİ, İHALELER YAPILDI

Salgın döneminde çevre projelerinin ve ÇED olumlu raporlarının verildiğini ve ihalelerin yapılmaya devam edildiğini ifade eden Ersoy, şunları söyledi: “Son 18 yılda doğal sit alanları, ormanlar, dereler, sahiller rant elde edebilmek için çevre projeleri adı altında tahrip edilmiştir. Bazı projelerin yarattığı tahribatlar ise geri döndürülemez boyutlardadır. Koronavirüs salgınında ise doğada ciddi tahribat yaracak projelerin ÇED raporları verilmeye, ihaleleri yapılmaya devam etmiş, projeler durdurulmamıştır. Tüm dünyada pandemi yaşanırken doğanın talanına devam edilmektedir. Özellikle salgın dönemlerinde tüm canlılar için yaşanılabilir bir dünya yaratmanın önemi daha da net şekilde anlaşılmışken, projelerin devam etmesi tüm canlı yaşamlarını tehdit etmektedir.” 

“VAKA AÇIKLANDIKTAN SONRA 20 PROJEYE ÇED OLUMLU RAPORU VERİLDİ”

Ersoy sözlerine şunları ekledi: “Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden itibaren enerji ve maden alanlarında 20 projeye ÇED olumlu raporu verilmiştir. ÇED olumlu raporu verilen projelerin içinde kentlerde ciddi hava kirliliği yaratan termik santraller de bulunmaktadır. Salgın koşullarında hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkisi anlaşılmışken kömürlü termik santrallerin olduğu bölgelerde mevzuatın belirlediği, partikül madde 10 (PM10), kükürtdioksit (SO2), azotoksitler (NOX) ve karbonmonoksit (CO) parametreleri için sınırların aşıldığı değerler görülmektedir. “

“SALGINA RAĞMEN SALDA GÖLÜ’NDE TAHRİBAT BAŞLADI, KANAL İSTANBUL İHALESİ YAPILDI”

Salgın koşullarında Türkiye’nin 7 bölgesinde doğayı talan eden projelerin çalışmaları devam ettiğini, Kanal İstanbul ihalesinin yapıldığı ve Salda Gölü’nde iş makineleri ile çalışmalar başlatıldığını belirten Ersoy; salgın koşullarında doğanın tahribatını önlemek ve canlıların yaşamlarını, çevreyi korumak adına önlem alınmadığını ifade etti.

“DOĞANIN TAHRİBATI ÖNLENMELİ, CANLI YAŞAMI GÜVENCE ALTINA ALINMALI”

Oya Ersoy; salgın sürecinde doğanın tahribatını önlemek için projelerin durdurulması, hava kirliliğine yol açan termik santraller kapatılması, su kaynaklarının korunması için yasal düzenlemeler yapılması, tarım alanları korunması ve çiftçilere destek verilmesi gerektiğini dile getirdi.

“DOĞANIN YAĞMALANMASI VE PANDEMİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ARAŞTIRILMALI”

Ersoy, doğaya müdahale eden projelerin devamının, salgın ile birleşince canlı yaşamını tehdit ettiğini; canlıların yaşamını ve doğanın korunmasını güvence altına almak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev ve sorumluluğunda olduğunu belirterek “Salgın döneminde çalışmasına devam edilen, ihalesi yapılan veya çalışmalarına başlanan ve doğayı tahrip eden projelerin, salgın koşullarında bile devam ettirilmesinin canlı yaşamına etkilerini araştırmak ve önlem planı hazırlanması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu oluşturulmalıdır” dedi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Fransa'da mülteciler "oturum izni" için protesto eylemleri düzenledi

SONRAKİ HABER

Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve ailesi Kovid-19'a yakalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa