Dersim Barosu Başkanı: Karşı çıkış kurumların yönetimleriyle sınırlı kalmamalı
Meslek örgütlerinin seçim sistemine ve yapısına müdahale etme hazırlıklarına ilişkin Evrensel'e yazan Dersim Barosu Başkanı Kenan Çetin, "Karşı çıkış kurumların yönetimleriyle sınırlı kalmamalı" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Kenan ÇETİN
Dersim Barosu Başkanı
Dersim Barosu olarak okumamız; ‘Bu sefer AKP’nin kararlı gibi göründüğü’ yönündedir. Baroları parçalamayı, yandaş barolar oluşturmayı göze alacakları kanaatindeyiz. Saldırının görünen kısmı barolara gibi olsa da görünmeyen kısmı bir bütün olarak avukatlık mesleği, hukuk, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlallerine karşı çıkmaya ve de diğer meslek kuruluşlarınadır.
Savcı, avukat ve yargıç; iddia, savunma ve karar mercileri. Yani, tez, antitez ve sentez. Bu üçlüden biri olmazsa, yargı da olmaz. Avukatlık sadece bir meslek değil, yargının olmazsa olmaz bir parçasıdır. Avukatların örgütü barolar; avukatlığın, savunmanın, bağımsız ve özgür olmasının güvencesidir.
Barolar bölünürse, savunmanın özgürlüğü ve bağımsızlığı ortadan kalkma riskiyle karşı karşıya kalır. En büyük amaç bu kurumları dağıtmak, duyarlılıkları dibe çekmek ve yandaş cemaat ve derneklerine alan açmak, kamu kurumu hüviyeti taşıyan ve toplumda görünür olan bu kurumları görünmez kılmak, sarı ve diğer renklere büründüren sendika ve benzeri örgütler haline dönüştürmektir.
Örneğin çoklu baro sisteminde bugün de siyaseten dile getirdikleri ‘falan örgütün baroları, devletin baroları, şu cemaatin barosu, şu derneğin barosu’ diyerek avukatlık mesleğini ayrıştırıp hukuk ve adaleti, savunmanın onur ve şerefi zedelenmek istenmektedir. Mesleğini önünü iliklemeden, kimseden emir almadan ifa eden avukatları da adliye girişinde, duruşmada, hakim ve savcı karşısında şimdiden alt yapısını hazırladıkları taksimat ve takdim şekilleri ile emir alan ve boyun eğen bir subjeye dönüştürmek arzulanmaktadır. Bu diğer mesleklerde, birliklerde ve odalarda da sırayla yapılmak istenecektir. AKP, bağımsız ve özgür bir savunma ile barolar istemiyor. Hakim ve savcıları iktidarına bağlı kıldığı gibi, baroları da iktidarının yandaşı ve bağlısı yapmak istiyor.
Neden şimdi sorgulanıyor peki? Aslında bunu geçmişte cunta ve birçok otoriter iktidar da yapmaya çalışmıştı. Hatta referandum çalışmalarında HAYIR’ı örgütlemeye çalışan TBB başkanına, bunun bedelini ödeyeceksin parmağı sallanmış sonra TBB’nin T’sinin kaldırılacağı söylenmişti. 2017-2018 tarihinde eylemlerle avukatların Ankara’ya toplanmasıyla bir geri basma yaşayan tek adam tek parti iktidarı, hukuku kendi iktidar aracına dönüştürmeyi her zaman düşünmüştür. Kapitalist iktidarlar da bundan mayası gereği hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir.
Şimdilerde gerek iç siyaset gerekse onu çevreleyen dış ekonomik ve politik durum yönetememe durumunu yaratırken kendisi için maraz doğuranları da en aza indirgemek için; yargının üç ayağından iki ayağını kendisine bağlamışken, kalan tek ayağı olan avukatlığı da kendine yandaş yapmak üzere Avukatlık Kanunu 76 ve 95. maddelerini değiştirerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndan (HMK) başlayıp avukatları ve baroları insan hak ihlallerine karşı konuşamaz hale getirmek isteyecekler. Kamu kurumu olma ve adaletin en etkili sac ayağı olmaktan düşürmek isteyecekler.
Peki, neler yapılmalı? Avukatlık mesleği itiraz, karşı çıkma ve halkın haklarını savunma mesleğidir. Türkiye Barolar Birliği, Avukatlık Kanunu’nun 110. maddesince de avukatların ortak görüşlerine, baroların ortak düşüncelerine savunuculuk yapmak zorundadır. Dolayısıyla eylemlere gelince her türlü itiraz ve karşı çıkış, Meclise yürüyüş, basın açıklamaları, yerellerde yapılan eylemler, TBB ve baroların gazete ilanları, yönetim kurulu açıklamaları yapılabilir. Ve tabii ki bunlara karşı çıkış kurumların yönetimleriyle sınırlı kalmamalı, tüm halk kesimleri ve kurumların da devrede olduğu bir aydınlatma ve direniş örülmesi sağlanmalı. CMK’nin belli bir süre hizmete kapatılması yani avukatların hizmet sunumundan gelen gücünün kullanılması dahil birçok eylem yapılabilir. Ankara’da yürüyüş yapılabilir. Bu noktada Dersim Barosunun da olduğu 14 bölge barosu 13-14 Haziran’da Mardin ilimizde toplanıp bu konuları tartışıp kamuoyuna basına duyuracağımızı da buradan belirtmek istiyoruz.
Nihayetinde bu meslek kuruluşları halkın haklarının ve geleceğinin güvencesi olarak varlar. Siyasi partileri ve demokrasinin safında olanları birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.