08 Haziran 2020 00:02

İspanya: Koronavirüsten faşizm virüsüne

Salgın döneminde işsizlik ve yoksulluk artarken İspanya’nın zenginleri yüzde 16 daha da zenginleşti. Sağ ve faşist örgütlenmeler ise emekçilerin umutsuzluğunu fırsata çevirmeye çalışıyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Jesus de la ROZA*
Gijon

İspanya, yeni tip koronavirüsün neden olduğu Kovid-19 hastalığının en fazla  vurduğu ülkelerden biri oldu. Resmi rakamlara göre 287 bin 740 bulașı, 150 bin iyileșme, 27 bin 940 ölüm söz konusu. Ölümlerin üçte ikisini, çoğunlumla özel olan bakımevlerinde kalan yașlılar olușturuyor.

Pandemi tüm dünyayı șașkına çevirerek hızla yayıldı. Bakımevlerinde dramatik olaylar yașandı. Kușkusuz bunda yoğunluğu 2008 krizinden sonra oldukça artan kamusal sağlıkta yapılan özelleștirilmelerin, sektörde yapılan ciddi kesintilerin payı oldukça fazla. 

Pandeminin bașlangıcında Madrid ve Barselona gibi en çok etkilenen kentlerde sağlık personelinin (50 binden fazla sağlık çalıșanı hastalandı, 63’ü yașamını kaybetti) gerekli koruyucu ekipman olmadan çalışmak zorunda kaldığı, ciddi vakalar için gereken yeterli solunum cihazı ve maskenin olmadığı hastaneler çöküșün eșiğine geldi. Bazı bakımevlerinde durum o kadar korkunçtu ki, savcılık, yaşlılarımızın maruz kaldığı ihmaller için yaklaşık iki yüz soruşturma başlattı.

Bu kaynak eksikliği aynı zamanda İspanya’nın son 30 yıldır sıkıntısını çektiği yeterli üretim endüstrisine sahip olmamasından da kaynaklandı. Ülke, diğer ülkelerden ithal edilen malzemelere başvurmak zorunda kaldı. Bu durumun sorumlusu Avrupa Birliği’dir. AB, İspanya’yı, gayrisafi milli hasılasının yüzde 12’sini olușturan turizm gibi katma değeri düșük sektörlere giderek daha bağımlı bir ülke olmaya itmiștir.

Hükümet salgına karșı 14 Mart’ta, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Parlamentonun desteğiyle on beş günlük sürelerle beș kez uzatıldı. Yavaş yavaş ve çok az gevșetilen, çok acil durumlar dışında iller arası gidiș gelișe izin verilmeyen dünyanın en sıkı karantinalarından biri ilan edildi.

Karantina önlemlerinin sağlık açısından sonuçlarının olumlu olduğu yadsınamaz. Örneğin, resmi rakamlara göre geçen hafta koronavirüsten “yalnızca” 63 kişi öldü. Yine de ölenlerin toplam sayısının resmi olarak açıklanandan (27 bin 940) daha fazla olması ihtimal dahilinde; çünkü en son yayımlanan istatistiklerde, İspanya’da bu yıl toplam ölü sayısının geçen yılkinden 40 bin daha fazla  olduğu görülüyor.

EKONOMİK KRİZ

Bu krizin sonuçlarına dair ayrıntılı bir açıklamada bulunmak zor; ancak șunu söyleyebiliriz ki işçi sınıfı için ciddi sonuçları olacağı kesin. Binlerce şirket geçici olarak kapandı, üç milyondan fazla insan ișsiz kaldı. Buna geçici istihdam düzenleme kayıtlarından (ERTE) etkilenen üç milyondan fazla insanı da eklemeliyiz; yani bu insanların maaşlarının yüzde 70’ini devlet ödeyecek. Özellikle GSMH’nin tahminen yüzde 9 azalacağı gözönüne alındığında, kriz bittikten sonra kaçının işine geri dönebileceği ve kaçının kalıcı olarak işsiz kalacağını göreceğiz.

Hükümet, krizin yıkıcı etkilerini hafifletmek için önlemler aldı. İstihdam düzenleme kayıtları için fonların genişletilmesine hizmet edecek 100 milyar avroluk bir kalem açıkladı. Bundan amaç şirketlere ve serbest meslek sahiplerine yardım sağlamak. Kriz boyunca faturalarını ödeyemeyen insanların su ve elektrikleri kesilmeyecek, pandemi sürerken insanlar evlerinden atılmayacak; ancak bu önlemler kayıt dışı ekonomide çalışan insanları kapsamıyor. Kayıt dıșı çalısan insan sayısı net olarak bilinmemekle birlikte kayıt dıșı ekonominin GSMH’nin yüzde 20’sini oluşturduğu tahmin edilmektedir. AB, üye devletlere yardımcı olacağı açıklaması yaptı; ancak devletleri daha fazla borç altına sokacak olan bu yardımların ișçi sınıfının yașamını iyileștireceği anlamına gelmiyor elbette.

ZENGİNLER DAHA ZENGİN

Pandemi krizi ile birlikte yoksulluk daha bir arttı ve gittikçe daha fazla insan yemek için yardım kuruluşlarına başvurmak zorunda kaldı. Mahallelerde, mahalle sakinleri herhangi bir geliri olmayan insanlara yardım için örgütlendiler.

İspanya AB’de gelir eşitsizliğinin oldukça yüksek olduğu ülkelerden biri. Geçen yıl,  4 milyonu ciddi düzeyde olmak üzere 8.5 milyon kişinin (nüfusun yüzde 18.4’ü) sosyal dıșlanma riski altında olduğu dikkate alındığında ülkede durumun oldukça dramatik olduğu söylenebilir.

Hükümetin aldığı son önlem, geliri olmayan insanlara bir asgari geçim yardımı (çocuk sayısına bağlı olarak 462 avro ile 1015 avro arası) verme kararı oldu. Bu yardımın 850 bin haneye (2 milyon 300 bin yardıma muhtaç kişi) ulaşması öngörülüyor. Kuşkusuz bu, şiddetli yoksulluk içindeki birçok insanın sıkıntılarını hafifletecektir; ancak yetmeyecektir. Öte yandan bu yardım, kağıtsız  ya da bir yıldan daha az bir zamandır İspanya’da bulunan göçmenleri kapsamıyor.

Zenginler cephesinde her zamanki gibi durum farklı. Forbes dergisine göre, bu kriz sırasında, İspanya’daki en zengin 23 kişi borsa yatırımları aracılığıyla servetini yüzde 16 arttırdı. 2008 krizinde olduğu gibi, zenginler daha da zenginleşti ve yoksullar daha da yoksullaştı.

POLİTİK VE SOSYAL GERİLİM

İspanya’da ana muhalefet partileri olan muhafazakar Halk Partisi PP (Ggiderek daha da muhafazakarlașıyor) ve Frankocu așırı sağ Vox (İspanya parlamentosunun üçüncü partisi) pandeminin başından beri krizi hükümete saldırının bir aracı olarak kullandılar.

Bu partiler, parlamento oturumlarındaki tartışmalarda sürekli ve sistematik olarak hakaret ve yalanlara bașvurdu. Sandıktaki yenilgisini kabullenmez görünen muhafazakar Halk Partisi PP, hükümetin “ayrılıkçılar ve teröristler” tarafından desteklenen bir güvensizlik oylamasından sonra iktidara geldiğini ve meșru olmadığını söylüyor. İki yıl önce gerçekleșen bu güvensizlik oylamasının, kendi partisinin hükümet ettiği dönemlerdeki yolsuzluk olaylarından bıkmış olan neredeyse tüm taraflarca desteklendiğine ise değinmiyor. Ayrıca, söz konusu oylamanın ardından yapılan iki genel seçimin ikisinde de Sosyalist Partinin (PSOE) kazandığına da... Aynı şekilde, Unidos Podemos partisinin mevcut koalisyon hükümetinin bir parçası olmasını da içlerine sindiremiyorlar. Bu partiyi “Chavezci ve sosyal komünist” olmakla suçluyorlar. Onların zamanında varolan yasalar hâlâ yürürlükte olmasına rağmen...

Kısacası Halk Partisi, oylarını kaptırdığı Vox ile rekabete tutușarak daha bir așırı sağ söylemlere bașvuruyor.

Vox ise fașist söylemlerinde giderek daha bir pervasızlașıyor, darbe imalarında bulunuyor.

Bu alarm döneminde hükümete karșı el altından gösteriler örgütlüyor. Bu gösteriler Madrid’in en zengin mahallesinde başladı ve giderek diğer kentlerine yayıldı. Bunlar çok sayıda insanın katıldığı gösteriler değildi; ancak medyada büyük ilgi gördüler.

Hükümete gelince yanlıșlar, çelișkili açıklamalar yapıyor; tutarlı söylemlerde ve yeterli bilgi aktarımında bulunmuyor. Parlamentoda çoğunluğa sahip olmadığı için alarm durumunun beș kez uzatılması süresince onay almak için değișik partilerle müzakere etmek zorunda kaldı. Buna karșın yaşanmakta olan bu istisnai durumda, muhalefet her zaman salgına karşı mücadeleye yardım etmekten ziyade hükümeti tüketmek yönünde çaba sarf etti, sarf ediyor.

Peki sonrası?..

Yașananlardan sonra insanlar bundan sonra artık hiçbir șeyin eskisi gibi olmayacağını gördü. Hatta daha da kötü olacağını...İspanya halkı bunu 2008 krizi sonrasında yașadı çünkü. O zamanlar yetkili ağızlar kapitalizmin kendini insandan yana yeniden yapılandıracağından dem vuruyorlardı. Sanki onun insanlık, doğa düșmanı yüzü defalarca kanıtlanmamıș gibi.

Gerçek șu ki bu krizin olumsuz ekonomik sonuçları yıllarca sürecek. Hükümetin ve AB’nin yardımları devletin daha da borçlanması anlamına geldiği için her kriz sonrası olduğu gibi bunun yükünü yine emekçiler çekecek. Bu, kamuya ayrılan bütçede (eğitim, sağlık, emeklilik maașları vb.) daha büyük kesintilerin yapılacağı, ișçi sınıfının daha da yoksullașacağı anlamına geliyor. Hükümet yaptığı açıklamada bu krizin bedelini emekçi halkın ödemeyeceğini belirtti. Oysa söz vermelerine rağmen kölelik maddeleri içeren iș yasasında bir değișiklik yapmadılar; yine daha zenginden daha çok vergi alacakları söylemleri bir vaatten öteye geçmedi. Öte yandan ekonomik düzenlemeleri yapan, üye devletler değil her zaman sermayenin yanında duran AB.

Șimdi bütün bu gerçeklikler karșısında her zaman olduğu gibi krizin yükünü emekçi halkın çekmesini, toplumsal eșitsizliklerin ve yoksulluğun büyümesini önlemek için duraksız, tüm emekçi halkların içinde yer aldığı topyekün bir mücadeleye; sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelip harekete geçmesine ihtiyaç var. Hem de acilen... Ayrıca İspanya’da ve tüm dünyada yükseliș gösteren fașizme karșı mücadeleye de hazırlıklı olmak gerektiği görülüyor. Unutmamalıyız fașizm büyük ekonomik krizler sonrası halkın umutsuzluğu karșısında gelișmiștir.

*Emekli Öğretmen, Sendikacı

(Çeviren: Hilal Ünlü)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Suruç Ovası’nda sulama sistemi çiftçilerin kabusu oldu

SONRAKİ HABER

Motosiklet ve motorlu araç malzemelerinde gümrük kıymet bedeli artırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa