Başarıya ulaşmamız demokrasi güçlerinin desteğine bağlı
Hükümetin meslek örgütlerinin yapısına müdahale etme hazırlığı hakkında Evrensel'e yazan MMO Başkanı Ayhan Yüksel, "Başarıya ulaşmamız demokrasi güçlerinin desteğine bağlı" dedi.
Fotoğraf: DHA
Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Öncelikle bir meslek odası olarak odamız Maden Mühendisleri Odası ve üst birliğimiz TMMOB hakkında çok kısa bir bilgi vermek istiyorum. TMMOB, Anayasa’nın 135. maddesine göre 1954 yılında kurulmuştur. Ülkedeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki faaliyetleri yürütebilmeleri için zorunlu üye olması gereken bir meslek örgütüdür.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası TMMOB’nin kuruluşundaki 11 odadan biridir. Odamız halen 5 şube, 2 bölge, 51 İl, ilçe ve işyeri temsilciliği aracılığıyla yaklaşık 19 bin üyeye hizmet vermektedir.
TMMOB, 1960 sonrasında yaşanan sosyal-siyasal gelişmelerden etkilenmiş, 1973 yılında yapılan 18. Genel Kurulla birlikte demokratik bir öze kavuşmuştur. Bugün hâlâ bu ilke ve perspektifleri sahiplenerek, dönemin iktidarları yerine halkın yanında saf tutarak, toplumsal çıkarları gözeten bir meslek örgütüdür.
18 yıllık AKP iktidarı iki döneme ayrılabilir. 2012 MİT krizine kadar ki süreci birinci dönem, sonrasını ikinci dönem olarak tanımlayabiliriz. Birinci dönem; “Roman Açılımı”, “Alevi Açılımı”, “işkenceye 0 tolerans”, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması, AB’ye uyum süreci kapsamında “bireysel özgürlüklerin genişletilmesi” ve elbette “Kürt Sorunu”nun barışçıl çözümü için yapılan girişimlerle takiye dönemidir.
İkinci dönemde ise bireysel hak ve özgürlükleri sınırlandırma, evrensel hukuk normlarından uzaklaşma, toplumu baskı altına alma ve sindirmeye yönelik politikaları benimsedi. Bu dönemde basın-yayın kuruluşları AKP güdümüne sokularak “yandaş medya” oluşturuldu. Yargı AKP lehine daha da politikleştirildi, yargı kararları neredeyse AKP talimatına bağlandı. Anayasal haklarını kullanan devrimci-demokrat-yurtsever anlayıştaki siyasal partilerin ve demokratik örgütlenmelerin üye ve yöneticileri gözaltılar ve verilen cezalarla yıldırılmaya çalışıldı.
Ancak AKP elindeki, tüm olanakları kullanarak, baskı, sindirme ve yandaşlaştırma operasyonlarını sürdürmesine rağmen tam olarak başarı kazanamadı. Toplumun aydınlık yüzü olan devrimci-demokrat-yurtsever siyasal parti ve demokratik örgütlenmeler AKP’ye teslim olmadılar. Odamız, TMMOB ve bağlı odalarla birlikte ve demokratik kitle örgütleriyle ortaklaşarak, AKP tarafından yürütülen tüm hukuksuzlukları; sokak eylemleri, salon etkinlikleri, basın açıklamaları, hazırladıkları rapor ve görüşler, sosyal medya kampanyaları vb. araçlarla teşhir ettiler. Bu hukuksuzlukların arka planını, çıkar ilişkilerini açığa çıkarttılar. Yine bu hukuksuzluklara neden olan ekonomik arka planda yaşanan rant paylaşımları ve çıkar savaşlarını ortaya döktüler. Gündelik yaşamda sıradanlaşan, şehir rantları, enerji rantları, turizm rantları, ormanlar, göller, akarsular, doğal kaynaklar vb. üzerindeki talanı açıkladılar ve bu talanı durdurmaya çalıştılar. AKP iktidarının uyguladığı bu talan politikaları karşısında halkın yanında saf tutan demokratik meslek örgütlerinin sesini kesememiş, onu “yandaş”laştıramamıştır. Bu nedenlerle yasayı değiştirerek yandaş meslek mensuplarını oda yönetimlerine taşımayı son çare olarak görmektedir.
TMMOB ve odaların yürüttüğü her türlü faaliyet AKP tarafından rahatsız edici bulunuyor. Kendi meslek alanımız içinde bulunduğumuz ekonomik, sosyal ve siyasal koşullardan bağımsız değildir. Tam tersine, mesleki faaliyetlerimiz bu koşullar tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle meslek alanlarımızda yaşanan sorunlara dikkat çektiğimiz kadar, bu sorunlara neden olan ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelere de dikkat çekmeyi bir görev olarak kabul ediyoruz.
Maden Mühendisleri Odası olarak iktidarların yanlış politikalarına her zaman karşı çıktık. Bu dönemde de yanlışlara karşı çıkma tavrımız devam etmektedir.
Mesleki faaliyet alanlarımızdan, enerji ve madencilikte çalışmalarında ortaya çıkan çıkar ilişkilerine yönelik üyelerimizin ve meslektaşlarımızın çıkarını korumak, kamuoyunu aydınlatıcı faaliyetler yürütmek iktidar tarafından istenmeyen faaliyetlerimiz arasındadır. Kısaca sıralarsak;
- Maden mühendisliği istihdamındaki yetersizliği kamu ile paylaşarak meslektaşlarımızın işsizliğine yönelik çalışmalarımız,
- Kadın meslektaşların çalışma yaşamındaki yaşadıkları sorunlarla ilgili çalışmalarımız,
- “Oda Asgari Ücret Tarifesi Uygulansın” kampanyası,
- Özelleştirmenin madencilik alanında bir yansıması olan rödovans sözleşmelerine karşı faaliyetlerimiz,
- İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda iktidarın yanlışlarına yönelik faaliyetlerimiz,
- MAPEG tarafından yasa dışı olarak özel sektöre verdirilen mesleki eğitim işlerine yönelik açtığımız davalar,
- Maden Kanunu’nun düzenlemelerinde yapılan değişikliklerde kamucu madenciliği ve üyelerimizin haklarını savunmamız,
- Madenlerimizin “havza madenciliği” olarak örgütlenip kamu eliyle işletilmesine yönelik girişimlerimiz,
- Madenlerimizin ham madde olarak ihraç edilmesi yerine; ülke sanayisinde kullanılarak uç ürün haline getirilmesi konularındaki itirazlarımız, bu kapsamda değerlendirilebilir.
Meslek odalarının yapılarına yönelik tartışma onların işlevlerinin ne olması gerektiğinden bağımsız olamaz. Her şeyden önce demokratik olmalıdır. Kolektif bir yönetim anlayışına sahip olmalı. Genç kuşakların örgüt birimlerinde yer alarak bilgi birikimi ve deneyimlerin aktarılmasına olanak sağlayacak bir yapıda olmalıdır. Meslek odaları asli olarak meslektaşlarının sorunlarına eğilirken, sorunların gerçek kaynağını görmezden gelemez. Bizler, mesleğin ve meslektaşın sorunlarının ülke sorunlarından ayrı düşünülmeyeceğini biliyoruz ve söylüyoruz. Bu nedenle, mesleki sorunlar ile demokratik sorunları bir bütünlük içerisinde ele alıp, bu sorunlara yönelik her türlü mücadele aracını günün koşullarına göre etkili bir biçimde kullanmak bir meslek odasının temel görevleri arasındadır.
Bu yasa değişikliği meslek odalarının yapısını demokratikleştirmek ve çalışma alanlarını kolaylaştırmak için hazırlanmamaktadır. Bu yasa aksine meslek odalarını yandaşlaştırmak ve vesayet altına alınmak için hazırlanmaktadır.
Biz bunun bilincindeyiz. Bu vesayete altına alma yasasına karşı üyelerimiz, temsilciklerimiz ve şubelerimizle birlikte bir tahkimat kuruyoruz. Gelecek ütopyamız ile mevcut koşulların bir arada değerlendirip mücadelemizin başarıya ulaşması için demokrasi güçlerinin desteğine ihtiyacımız bulunmaktadır. Aracılığınız ile bu çağrıyı da yapmak isterim.
-SON-
BİTİRİRKEN….
Meslek örgütlerinde müdahale tartışmaları sürerken Evrensel’de meslek örgütü temsilcileri saldırılara karşı neler yapılabileceğini forumda tartıştı. Forumda 11 meslek örgütü temsilcisi kendine yer buldu. Meslek örgütü temsilcilerinin söylediklerinden öne çıkan noktalar şöyle:
ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez: Son yasa değişikliği; demokratik yollarla yargı gözetiminde seçilmiş mevcut yönetimlerin işlevsizleştirilmesini amaçlıyor.
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın: Saldırılara karşı feryat figan edenlerin sesi olmaya devam edeceğiz.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Baran Selanik: Bağımsız yargının teminatı olduğumuz için hedefteyiz.
EMO Başkanı Gazi İpek: Enerji piyasaya, odalar devlete tabi kılınmak isteniyor. Buna direneceğiz.
Adana Barosu Başkanı Veli Küçük: Birilerinin siyasi hırsı uğruna, ‘son kale’ olarak adlandırılan bu kurumların gücünü kaybetmesine asla geçit vermeyeceğiz.
MMO Başkanı Yunus Yener: Bugüne kadar yapılan ‘değişiklikler ve yönetmeliklerle’ sahte mimar ve mühendisler türedi.
JMO Başkanı Hüseyin Alan: Depremler ve can kayıplarına rağmen fay yasası hâlâ bekletilirken, bunu dile getiren odalar ise hedefe koyuldu.
İMO Başkanı Cemal Gökçe: Değiştirmemiz gereken can ve mal kayıplarını ortaya çıkaran bu rant düzenidir.
Dersim Barosu Başkanı Kenan Çetin: Bu saldırılara karşı çıkış sadece kurumların yönetimleriyle sınırlı kalmamalı.
ŞPO Başkanı Orhan Sarıaltun: Rant projelerine karşı çıktığımız için, toplum yararına faaliyet yürüttüğümüz için hedefteyiz.
Forumdaki yazıların tamamına buradan ulaşabilirsiniz.