Hem salgın hem yoksulluk: Biz vatandaş değil miyiz?
"Salgında vatandaşlarımızı mağdur etmedik" diyen hükümete üç aydır işsiz olanlar, kirasını ödeyemeyenler, 70 yaşında iş arayanlar, devlet desteği alamayanlar soruyor: Biz neyiz?
Eylem NAZLIER
İstanbul
Salgın öncesi derinleşen ekonomik kriz Kovid-19 salgınıyla birlikte derinleşti. Salgında önlemlerini patronlar için alan iktidar, yurttaşları ise salgın ve yoksulluk sarmalına mahkum etti. İstanbul Avcılar’da konuştuğumuz yurttaşlar, koronavirüs sebebiyle yaşanan işsizlikten yakınıyor. Bu süreçte işsiz kalan bir yurttaş, “Perişan durumdayız. Askerdeki oğluma harçlık gönderemedim. Kızımın burs parasıyla geçiniyorum. Ne eşimin, ne kızımın, ne askerdeki oğlumun yüzüne bakabiliyorum” diyor ve gözleri doluyor. Röportaj esnasında konuştuğumuz yurttaşlara bir dokunan bin ah işitiyor.
“PERİŞAN DURUMDAYIZ, İŞİMİZİ KAYBETTİK”
“Perişan durumdayız, işimizi kaybettik” diyerek söze başlayan yurttaş, “Eşim gündelik işlere gidiyordu, ben de bir kafede çalışıyordum. Salgın sonrası işlerimize son verildi” dedi.
Elindeki telefonu göstererek sözlerine devam ediyor: “İş ilanlarına bakıyorum. Canım gidiyor iş için, çalışmak için ama iş yok. İş bulamıyorum şaştım kaldım valla.”
“REİS BİZİ ÖKSÜZ BIRAKTI, AÇ BIRAKTI”
“Salgın sonrası ufak bir birikim vardı, hepsi gitti” diyen yurttaş, “İsyanlardayız. Oyumu son seçim de dahil olmak üzere hep AKP’ye verdim. İnanılmaz pişmanım. Reis bizi öksüz bıraktı, reis bizi aç bıraktı, reis bize yanlış yaptı. Yıllardır reisin peşinden koştuk Ak Parti dedik. Bizi çok perişan etti. Elhamdülillah inançlı insanlarız belki Allah korkusu olanlar başa gelirse haksızlık yapmazlar dedik. Deyim yerindeyse bunlar kargadan başka kuş tanımıyorlar. Ak Parti benim gözümde bitti artık. 55 yaşındayım, ayaklar altına düştük. Hiçbir şekilde geçinemiyorum, geçinemiyorum, geçinemiyorum” ifadelerini kullandı.
“ASKERDEKİ OĞLUMA HARÇLIK GÖNDEREMEDİM”
Oğlunun askerde oğlunu söyleyen yurttaş sözlerine şöyle devam etti: “Çocuğum askerde. Çocuğuma harçlık gönderemiyorum. Devletimiz 140 TL yol parası verdi. Oğlum 100 TL’sini yol parası yaptı, 40 TL’sini harçlık olarak cebine koydu. Üç Aylık asker bir kuruş harçlık gönderemedim. Oğlum arayınca konuşmaktan çekiniyorum. Evde şu an çalışanım yok. Ev kira, 1000 TL veriyorum. Üç kiram birikti. Destek kredisine başvurdum, her vatandaşa dediler. Bize çıkmadı. Biz vatandaş değiliz. Yardımlar ihtiyacı olana gitmedi, yandaşa gitti. Bu yaştan sonra neredeyse yuvamız yıkılacak, o durumlara geldi. Bir yuvamız kaldı onu da yıkarsan sana yazıklar olsun reis. Ellerimiz kırılsın. Bunlara bir daha dönüş olmaz. Benim kızım Çanakkale’de okuyor mesela (Gözleri doluyor). Çocuğumun burs parasıyla geçiniyoruz. Ne acı bir şey ya. Ne eşimin ne kızımın ne askerdeki oğlumun yüzüne bakabiliyorum. Eve gitsem bir türlü burada kalsam bir türlü. Şaştık kaldık. Yeter ki çocuklarımı geçindireyim, başka bir şey istemiyorum. Kimseden yardım dilenmiyorum, iş istiyorum.”
“PANDEMİ ENİNDE SONUNDA GEÇER AMA İŞSİZLİK GEÇMEZ”
“Neyin normalleşmesi” diye tepki gösteren yurttaş, “Git esnafa sor, vatandaşa sor sen normalleşmeyi. Herkes çok zor durumda. 10 kişi çalıştıran yer şimdi 4 kişi çalıştırıyor. ‘Arkanızdayız, destekçiniz diyorlar’ ya yalan söylüyorlar. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım yalan söylüyorlar diyorum. Kapımız açık diyorlar ya gittiğimizde yüzümüze bile bakmıyorlar. Bir maskeyi bile bize veremediler. Benim cebimde iki lira bile yok. Maskeyi hangi parayla alacağım. Bu pandemi eninde sonunda geçer ama bu işsizlik geçmez” dedi.
“ELİMDEKİ SON PARAYLA OĞLUMA BÖREK ALACAĞIM”
Salgından sonra işsiz kaldığını söyleyen başka bir yurttaş ise, “Kuyumcuda çalışıyordum. Kuyumcu Kent, Beyazıt Piyasası, Vizyon Park kapandı. Kuyumculukla alakalı bütün yerler kapanınca işsiz kaldım. Bir tek ben çıkarılmadım. Orada çalışan herkes işsiz kaldı. Aşağı yukarı 3 aylık işsizlik dönemim var. Eşim yeni işe girdi. Evim kira. Kiramı ödeyemedim. Ev sahibi kirayı istiyor. İşe başlayınca vereceğimi söyledim. Birilerinden borç mu alacağız kredi mi çekeceğiz bilmiyorum. Bakmakla hükümlü olduğum iki çocuğum var. Evden çıkarken 11 yaşındaki oğlum ‘Börek alır mısın’ dedi. Mecbur alacağım, elimdeki son parayla, nasıl kırayım zaten çocuğu. Doğru düzgün bir şey yapamıyoruz” diye konuştu. Yurttaş sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlar aç. Salgın kimi tedirgin eder, cebi dolu olanı tedirgin eder. Benim cebim dolu değil. Ben tedirgin olamam öleceksem öleceğim sonuçta. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Çalışmak zorundayız. Korona daha çok bizim gibi insanları etkiledi. Daha az geliri olanları etkiledi, parası olan çalışmak zorunda değil ki. İstediği şekilde korunabilir zaten.”
“SÜREÇ BÖYLE DEVAM EDERSE ÇOK ZORLANACAĞIZ”
Salgın sonrası alınan önlemlerin çok hızlı gevşetildiğini aktaran bir yurttaş, “Bence çok sakıncalı. Birdenbire özgür bıraktılar. Bu kadar erken olacağını biz de düşünmüyorduk. Çok erken davrandılar. Biraz daha sıkı tutulmalıydı. Görüyorsunuz, maskesiz dip dibeyiz” dedi. Eşinin emekli olduğunu söyleyen yurttaş, “Eşim emekli, kendi evimiz ama çocuklarımın desteği olmasa yetmiyor. Süreç böyle devam ederse çok zorlanacağız. Enflasyon hep yükseliyor, hiç düştüğünü görmedik. Ve bu yükseliş bizim gibi insanları etkiliyor. Markete gittiğimde istediklerimi alamıyorum artık. Salgından sonra daha da kötüleşti. Geçiniyoruz ama eskiden olduğu kadar rahat geçinemiyoruz” ifadelerini kullandı.
“EMEKLİ VE KRONİK HASTA OLDUĞUM HALDE 14 SAAT ÇALIŞIYORUM”
Emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan başka bir yurttaşla konuşmaya devam ediyoruz. Salgın sürecinde çalıştığı yerden ücretsiz izne ayrıldığını belirterek, “Çok zorlanıyorum geçinmekte. Emekli maaşı düşük. Emekli maaşı yeterli olmadığı için mecbur çalışmak zorundayım. Eşim de çalışıyor. Evim kira. Üniversitede okuyan bir oğlum var. Kredi kartlarına yüklendik. Şimdi onları nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyoruz. Çok fazla limit aşımı oldu. Bir tek ben değilim genel anlamda çok insandan aynı şeyi duyuyorum. Herkes darda. Bugün dışarı çıktığım ilk günüm. 14 saat emekli olduğum halde çalışıyorum aynı zamanda kronik bir hastayım. Yoksa açız. Pazara gitmiyoruz fatura ödüyoruz” dedi.
70 yaşında olduğunu söyleyen başka bir yurttaş ise, “70 yaşındayım hâlâ iş arıyorum. Emekli maaşıyla geçinemiyoruz. Millet çok perişan. Başımızdaki çobanlar neden duyarsız? Oy zamanı gelince kapımızdan ayrılmıyorlar” diyor.