09 Haziran 2020 00:56

Sınırdaki işçilerin direnişi: Pandemi döneminde Meksika’nın “maquiladoraları”

Meksika’nın maquiladora endüstrisi 3 milyon işçiyi istihdam ediyor. ABD sınırı, yıllar boyu artık bir işçi sınıfının var olmadığı türünden kanıları yalanlayan proleter şehirler tarafından çiziliyor.

Fotoğraf: SNITIS (facebook.com/SNITISM2032)

Paylaş

Pablo OPRINARI*

Kapitalistler için bir cennet, güvencesiz çalışanlar için ise bir cehennem olan Meksika’daki “maquiladora” (Otomotiv yan sanayiye üretim yapan fabrikalar için kullanılan bir terim) ihracat endüstrisinde yeni bir emekçi mücadelesi dalgası, Kovid-19 pandemisine rağmen ortaya çıkıyor.

ABD-Meksika sınırı 3 bin kilometre boyunca uzanıyor. Sınır, Pasifik Okyanusu’ndan Meksika Körfezi’ne inene kadar dalgalanıyor. Sınır ötesi ticaret hem Grande Nehri hem de her iki taraftaki geniş şirketler ağı tarafından yürütülüyor. Bu durum, her iki ülkenin de üretim tesislerini birbirinden ayrılmaz kılıyor.

ABD-MEKSİKA SINIRINI PROLETER ŞEHİRLER ÇİZİYOR

Meksika’nın maquiladora ihracat endüstrisi ulusal çapta olmak üzere 6 bin 400 fabrikada 3 milyon işçiyi istihdam ediyor. Baja California, Sonora, Chihuahua, Coahuila, Nuevo Leon ve Tamaulipas gibi yalnızca altı sınır eyaletindeki 3 bin 700 fabrikada birçoğu ulusötesi olmak üzere 1.8 milyon çalışan bulunuyor. Maquiladoralar elektronik aletler, tekstil ürünleri ve otomotiv parçalarından, ABD savaş endüstrisi için gerekli olan bileşenlere varıncaya kadar her şeyin üretimini yapıyor. Sınır, yıllar boyu artık bir işçi sınıfının var olmadığı türünden kanıları yalanlayan proleter şehirler tarafından çiziliyor. İşçi sınıfı, organik burjuva entelektüelleri ve medyada onların kalemleri tarafından gizleniyor olabilir; ancak, kent coğrafyasında ve sömürenlerin kârlarında açık bir şekilde görülüyor.

Maquiladoraların kökenleri 1960’ların ortalarına, Meksika Sınır Sanayileşme Programı ve gümrük tarifelerinin hafifletilmesine kadar gidiyor. 1985’te sistem yükselmeye başladı. 1994 yılının 1 Ocak’ında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) resmi olarak başladığında, kuzey sınırına kurulmuş olan ilk fabrikalar ağı zaten vardı. O zamandan 2000 yılına kadar büyük bir genişleme görüldü. Yeni binyılın başlangıcında üretim ihracatı, toplamın yüzde 49’una tekabül eden maquiladoralar ile 15 yıl önceki seviyelerinden 6 kat artış göstermişti.

NAFTA bağlamında ülke, Meksika’nın ticaret dengesinin yüzde 80’ine tekabül eden ve esasen ABD’ye yönelik ihracat için bir platform haline geldi. Tüm bunlar, daha ucuz iş gücü, sınıra yakınlık ve on yıllardır kapitalist suistimallere imkan veren sendikalarla birlikte hükümetler tarafından sunulan vergi muafiyetlerinden istifade eden uluslararası ve yabancı şirketlere fayda sağladı. Bununla beraber, Meksika’nın dünyanın en önemli değer zincirlerinden biri olan otomotiv endüstrisine de katılımı arttı.

Maquiladora endüstrisi on yıllardır Meksika’da neoliberalizmin “markası” olan ekonomik planın merkezinde yer alıyor. Büyük oranda emperyalizmin ve ABD sermayesinin çıkarlarına bağlı olan bu plana Andrés Manuel Lopez Obrador’un “ilerici” hükümeti tarafından itiraz gösterilmedi.

Bir makalede de belirtildiği gibi, maquiladoralar birkaç on yıl boyunca giderek artan bir şekilde teknolojik ve örgütsel değişiklikleri bünyesine kattı; Meksika’nın 32 eyaletinin 24’ünde varlık göstermek için altı sınır eyaletinin ötesine uzanarak bir dönüşüm sürecinden geçti.

Değişmeyen şey ise maquiladora “büyüsü”nün, iş gücünün aşırı sömürüsünde ve alın terinde yatmasıdır. Zaman içindeki çeşitli ekonomik krizlere rağmen devamlılığı -yalnızca ABD’den değil Çin’dekinden bile daha düşük olan- ücretlerle açıklanabilir. Uzun lafın kısası, bu durum, firmaların ve ulusaşırı şirketlerin kasalarını besleyen, Meksika işçi sınıfından elde edilen artı değerin muazzam sömürüsüdür.

İŞÇİ DİRENİŞİNİN KALBİNİN ATTIĞI YER

Hiçbir kuşku yok ki maquiladora ihracat endüstrisi, Meksika kapitalizminin sinir merkezi.

Son beş yılda, Meksika’nın bu saklı ve gölgede bırakılmış proletaryasının neden olduğu üç protesto dalgası gördük. 2015 yılının ortasından itibaren ve 2016 yılının başlangıcına damgasını vuran sert kış sırasında, “yeter artık” diyen Chihuahua, Ciudad Juarez işçileriydi. Birbirinden farklı şirketlerde -Eaton’s Bussmann Division, Scientific Atlanta, CommScope ve Lexmark- ortaya çıkan bir hareket bir noktada birleşti ve kovulan işçilerin haklarının iadesi, sendika özgürlüğü ve ücret artışı taleplerinde bulundu.

Tüm bu süreçte bir aktivist olan bir maquiladora işçisi Antonia Hinojos’ın (“Toñita”) bağımsız adaylığı hareketin içinden ortaya çıktı. Bu, hem eyalet hem de ulusal siyasette eşi benzeri görülmemiş bir olaydı.

İkinci dönüm noktası Tamaulipas, Matamoros’daki 20/32 Hareketi idi. Bu hareket, yüzde 20’lik bir ücret artışı ve yıllık 32 bin peso ikramiye talebi nedeniyle gerçekleşti. Patronlarla anlaşma yapmak için işçilere sırtını bir kez daha dönmüş olan sendika liderliğinin reddedilmesini cesaretlendirdi.

Ortaya çıkan şey, 90 bin grevci işçiyi ve 90 endüstriyel tesisi kapsayan tarihi bir hareketti.

Birçok işçinin geçici işten çıkarılmasından kaynaklanan şiddetli bir saldırı bağlamında yeni bir sendikaya (20/32 Ulusal Bağımsız Endüstri ve Hizmetler Sendikası) olan destek büyüdü ve birkaç yerel bağımsız işçinin adaylığı ortaya çıktı.

Üçüncü dalga, işverenlerin ceza politikasına karşı bir yanıttı. Hükümet ile Çalışma ve Sosyal Refah Bakanı, tedbir söylemi ve “önerilerinin” ötesinde fabrikaların kapatılmasını sağlayacak hiçbir önlem almazken, ana sınır şehirlerinde fabrikaların yüzde 50’si/60’ı ve hatta yüzde 80’i bile koronavirüs salgınının en başından beri hâlâ çalışıyordu.

Sosyal medyada binlere varan yüzlerce şikayet, işçilerin korkunç çalışma şartlarını, olmayan güvenlikleri ve hijyen önlemlerini gözler önüne seriyordu. Antibakteriyel jeller, sabunlar ve içme suyu yetersizdi. Hamile kadınlar ve yaşlı işçiler çalışmaya zorlanıyordu. Tüm işçi haklarını ihlal edecek şekilde, izin talep edenler işten çıkarılıyor ve ücretleri kesiliyordu.

Tüm bunlar nedeniyle maquiladoralar, enfeksiyonun merkezi haline geldi.

Sonuç bir ölüm hikayesiydi: 20 Mayıs itibarıyla Baja California’da 434 işçi hayatını kaybetmiş, Ciudad Juarez’de de ölenlerin sayısı 104 idi. Açıkça görülüyor ki, sınırdaki tesislerin geriye kalanını hesaba katarsak, kuzeydeki işçi sınıfı arasından ölenlerin sayısı acı bir şekilde üç haneli sayıları aşacaktır.

Bu meşakkatli ortama rağmen Nisan ayı, sınır boyunca uzanan maquiladora fabrikalarının düzinelercesinde gerçek isyanlar türünden eylem, grev ve iş bırakma dalgası gördü.

Protestoların gerçekleştiği yerler arasında: Creation Technologies, Clover Wireless, Honeywell, Plantronics and Skyworks (Mexicali); Tridonex, Autoliv, VDO, NovaLink (Matamoros); Legrand ve Hyundai (Tijuana) vb. vardı.

“Yaşamak istiyoruz!” sloganı, kapitalist sömürünün onları sürdüğü perişan manzarasıyla yüzleşen işçi sınıfının en temel hakkını, yaşama hakkını talep ettiğini gösteriyordu.

Son yıllarda ortaya çıkan bu direniş, dalgın olan sanayi proletaryasının ön saflarını diriltti. Bu süreçler şüphesiz ki dolambaçlıydı ve pek çok durumda da işçiler taleplerini nihayete erdiremedi. Onları izole etmeye ve yeni işçi aktivizmini bastırmaya çalışan patronlardan, hükümetlerden, sendika liderlerinden gelen saldırılarla yüzleştiler.

Bu, daha yüksek sınıf mücadelesi hareketlerinin gün ışığına çıkmasının yolunu gösterdi.

İŞSİZLİK VE GÜVENCESİZLİĞİN ORTASINDA 

18 Mayıs Pazartesi günü, Meksika Devlet Başkanı Lopez Obrador’un emriyle, şu an “gerekli” olarak kabul edilen maquiladora ve otomotiv endüstrilerinin yeniden açılması başladı.

Washington, ulusaşırı şirketler ve iş dünyasının liderleri istediklerini elde etti: ABD endüstrisini ve sınırı aşan değer zincirlerini besleyecek endüstriyel bir yeniden açılma. Bunun aciliyeti besbelli ki yeni ABD-Meksika Kanada Ticaret Anlaşması’nın yaklaşan tatbikinden kaynaklanmaktadır.

Bu, “ilerici” Meksika hükümetinin, işçi sınıfının sağlığına ve yaşamı karşısında Trump’a olan aşırı bağlılığını gösteriyor.

Başkanlık deklarasyonu, otomotiv üreticilerinin yanı sıra zaten faaliyette olan ve geri kalanını da yeniden açan maquiladora fabrikalarını meşrulaştırdı. Bu önlem, tam da koronavirüsten dolayı ölenlerin ve pozitif vaka sayısının arttığı bir zamanda geldi; bu yazı yazıldığında, hayatını kaybedenlerin sayısı resmi olarak 10 bine yaklaşmıştı. Bu karar Clover’de, Lear’da ve daha başka yerlerden rapor edilen gerçek endüstriyel cinayetleri; işçi ölümlerinin kasvetli görünümünü kötüleştiren bir ihmalkârlık kararıdır.

Sınıf mücadelesinin henüz elde edebileceği dinamikler, Meksika’nın sorunlu ekonomisi ve sosyal bağlamı hesaba katılmaksızın düşünülemez. Bu yıl ve gelecek yıl için gayri safi yurt içi hasıladaki (yüzde 7’den az olmayan) düşüş tahminleri, işsizlikteki alışılmadık bir artışla birleşiyor. 1995 veya 2009’daki krizler bile böylesi bir ekonomik çöküş görmedi. Hükümet resmi rakamlarla oynarken, pandeminin yalnızca ilk birkaç ayı içinde resmi sektörde 700 bin iş kaybedildi. Sadece Ciudad Juarez’de, yaklaşık 150 bin maquiladora işçisinin yakın zamanda işsiz kaldığı tahmin ediliyor. Ulusal ölçekte, Karl Marx’ın “yedek sanayi ordusu” olarak adlandırdığına katılacak olan 2 ila 4 milyon kişiden bahsediliyor. Bu, ücret kesintileri ve diğer kazanımların kaybıyla birlikte ülke çapında bir güvencesiz çalışma denizi yükseliyor.

Her zaman olduğu gibi bütün bunlar, halkın ve işçi sınıfının sırtına yüklenmesi amaçlanan iş dünyasının krize karşı tepkisinin bir sonucu.

Öte yandan, ileriye doğru adım atanlar yalnızca maquiladora işçileri değildi. Sağlık çalışanları da çeşitli protestolarda seslerini duyurdular. Hoşnutsuzluk, çağrı merkezlerinde çalışan güvencesiz gençler arasında artarken; şu anda da aplikasyonlar için çalışanlar arasında gün yüzüne çıkıyor.

Notimex ve Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’ndekiler gibi mücadeleler de ayrıca büyük bir kararlılıkla sürdürülüyor. Maquiladora proletaryası tarafından açılan yolun tekrar işgal edilmesi ve işsizlik korkusuna rağmen hoşnutsuzluk, bir sınıf mücadelesinin yeniden canlanması olasılığını artırıyor.

*Kaynak: Leftvoice.org

Çeviren: Mert Demir

ÖNCEKİ HABER

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: İttifaklar şeffaf olacak, tüm muhalefete açığız

SONRAKİ HABER

Mayıs ayında 203 yaşam hakkı ihlali

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa