Sağlıklı yaşam tehdit altında
“Üç aya yakın süredir derslerle ilişkimiz yalnızca notlarımızı yüksek tutabilmek üzerine.”
Fotoğraf: Pngtree
Ferhat AKKURT
Hacettepe Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliği
Hacettepe Üniversitesi öğrencileri olarak vizelerin birçoğunu geride bırakarak finallere doğru ilerliyoruz. Pandemi koşullarıyla birlikte evlerimizden ödevler yaptık, sunular hazırladık, sınavlara girdik. Kimimiz derslere girebilmek için internet bulma arayışına girdi kimimizin ise internete girebilecek bir bilgisayarı yoktu. Dergimizde gördüğümüz birçok yazı içerisinde de süreç itibariyle rastlayabileceğimiz materyal ve kaynak eksikliğinin halen öğrenciler açısından çözülmemiş bir gündem olduğunu görebiliyoruz. İçerisinden geçtiğimiz süreci daha da geniş değerlendirebilmek açısından Eğitim Fakültesi öğrencileri ile süreci konuştuk.
ALTERNATİF DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ İSTİYORUZ
Özel Eğitim Öğretmenliği öğrencisi Veysi Barut, “Kütüphane ve çalışma ortamlarından uzak olmam ve pandemi öncesinde arkadaşlarımdan sağladığım bilgisayarın bulunmaması sebebiyle ödev ve dersleri ilerletebilmekte zorlanıyorum” diyor. Normale dönme adımlarının tartışıldığı bir süreçte pandemi koşullarında ve öncesinde sınav sistemini değerlendiren arkadaşımız: “Derste başarılı olarak görülmenin tek yolunun sınav olduğu bir sistemde öğrencilerin, öğrenme süreçleri olumsuz etkilenmektedir. Eğitim bilimleri alanında yapılan çalışmalar, öğretmenin otoriter bir yapıda olduğu ve öğrencileri eğitim sürecine dâhil etmede görece başarısız olan öğretim yöntem ve tekniklerinin kullanılmamasını işaret etmektedir. Proje tabanlı, probleme dayalı vb. öğretim yöntemlerinin kullanılmasının öğrencilerin kendi eğitim ve öğretim süreçlerinde daha aktif rol almalarını sağladığı, üretken konuma gelmelerini sağladığı ve öğrenme düzeylerinin en üst seviyelerde olmasını sağladığını göstermektedir. Şahsım olarak, öğrencilerin değerlendirilmesi sürecinde sınavların yanında alternatif değerlendirme yöntemlerinin de kullanılmasının öğrencileri üretken bir hale getireceğine inanıyorum” şeklinde görüşlerini ifade ediyor.
BÖYLESİ ZOR KOŞULLARDA DERS ÇALIŞMAK
Süreç itibariyle öğrencilerin birçoğunun internet eksikliğinden kaynaklı derslerini uzaktan devam ettiremediklerini söyleyebiliriz. Örneğin Özel Eğitim bölümü öğrencisi Emre Demir “Derslere girebilecek bir internet bulamadığımdan kaynaklı hiçbir dersi tamamlayamadım. Haliyle bir sonraki eğitim dönemi bende oldukça kaygı yaratıyor” diyor. Özel Eğitim bölümünden Mustafa İlhan ise “Eğitim sisteminin bu dönem öncesinde bir düzen içerisinde ilerlediğini dönem itibariyle sekteye uğradığını” söylüyor. Eğitim süreci içerisindeki sıkıntıların yalnızca bir sürece ait olmadığını ama bu süreç beraberinde daha da ortaya çıktığını düşünen İngilizce Öğretmenliği öğrencisi Simay Altıkulaç ise: “Koronavirüs süreci zaten var olan sorunların daha da görünür olmasını sağladı. En başta üniversite sınav tarihinin sürekli değiştirilmesi öğrencilerin geleceğini düşünmek dışında her şeyin düşünüldüğünü gösteren bir zihniyettir. Bunu da sadece bu döneme sıkıştırmak mümkün olmuyor” diyerek tamamlıyor. Pandemi koşullarıyla birlikte öğrencilerin eğitim sürecini ilerletmediğini aldığımız görüşlerden çıkarabiliyoruz. Sağlıklı kalabilmenin bu kadar tehdit halinde olduğu böylesi bir dönemde eğitim mi düşünülecek derseniz eğer yaşanılan sorunların sadece bunlarla sınırlı kalmadığını da söyleyebiliriz. Bu konuya dair Fen Bilgisi Öğretmenliği’nden Fatma Yılman düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor: “Bu süreçte işlerini kaybeden ailelerin olması öğrencileri ve onların eğitimini önemli derecede etkilemektedir. Koronavirüs sürecinde birçok ailenin ekonomisi çöktü ve yardıma muhtaç hale geldi. Böyle bir durumda öğrencinin aklına ders çalışmak gibi bir durum gelmez. Ders çalışmak için kendisini zorlasa da adapte olamaz ve başarı göstermez. Bu sebeple öncelikle bu sorunun ortadan kaldırılması gereklidir” diyerek açıklıyor. Fen Bilgisi Öğretmenliği öğrencisi Hatice Koç ise “Sunuş yoluyla öğretim sürecinde etkili bir eğitim alamadığımı düşünüyorum. Buna karşılık kitaplarla bu eksikliğimi kapatmak istesem de bu süreç içerisinde hem maddiyatı hem de eline ulaşması öğrencileri haliyle zorluyor” diyor. Fakülte öğrencilerinin görüşmelerimiz itibariyle yaşadığı birçok ortak sorunun ortak olduğunu görüyoruz. Ama diğer bir yanıyla her bir bölümün de kendine ait sorunları özelleşiyor ve katlanarak devam ediyor. Özel Eğitim bölümünden Sinan, Özel Eğitim Kurumlarının 15 Haziran itibariyle açılacağını ifade ediyor ve ekliyor: “Bir yanıyla süreç içerisinde yetersizliği bulunan öğrencilerin eğitimleri hiç düşünülmedi. Uzaktan eğitim sürecine eğitimleri gereği katılamadılar. Eğitim fazlasıyla temas gerektiren bir alan. O nedenle daha fazla öğretmen görevlendirilip daha da az öğrenciyle çalışılmalı şeklinde ifade ediyor. Bölümün öğrencilerinden Feyza ise “Ağır zihinsel engelliler ve otizmli öğrencilerin 40 dakikalık ders boyunca maskeli durabileceğini düşünmüyorum” diyor.
Aldığımız görüşler üzerinden bir tarif yapacak olursak bu dönemde yaşanan tüm aksaklıkların önümüzdeki dönemde üniversiteli öğrencilerin yakasını bırakmayacağını söyleyebiliriz. Sayılan bunca sorun karşısında önümüzdeki dönemden beklentilerini sorduğumuzdaysa Özel Eğitim öğrencisi Emirhan Akkoç yazımızı şu şekilde bitiriyor: “Üç aya yakın süredir derslerle ilişkimiz yalnızca notlarımızı yüksek tutabilmek üzerine. Materyal, internet, derslerin işlevliğine kadar birçok sorundan bahsediyoruz. Bilimsel eğitim alabilme talebinin çok daha fazla öğrencinin talebi haline geleceğini söyleyebilirim. Ayrıca öğrencilerin bir dönem boyunca barınma, ulaşım ve materyallere ulaşma noktasında yaşadığı ekonomik kaygılar pandemi sürecinin getirilerini eklediğimizde artarak ilerleyecek. Üniversitelerde buluşacağımız yeni dönem artan kaygılarımız karşısında daha fazla yan yana geleceğimizi işaret ediyor.”