09 Haziran 2020 23:00

Hedef sadece meslek örgütleri değil gençliğin talepleri

Meslek örgütlerinin kurulması ve bu aşamaya gelmesi onlarca yıllık mücadele deneylerinin birikiminin sonucudur. Erdoğan iktidarının hedef aldığı şey de esasında budur.

Fotoğraf: TMMOB

Paylaş

Ekin Yoldaş KALI

ODTÜ

Erdoğan iktidarının “yeni normalleşme” politikası halk sağlığını hiçe saymaya devam ediyor. Süreç bir yandan iktidarın muhalefetin her kesimine dönük baskı ve saldırganlığı tırmandırmasıyla ilerliyor. Meclisin ilk açıldığı hafta, 3 milletvekilinin vekillikleri düşürüldü ve hızla gözaltına alındılar. İktidar bu uygulamaların sinyallerini uzun süredir veriyor. Bu hamlelerden bir diğeri de Erdoğan’ın baro ve tabip odalarına dair müdahale edeceklerini açıklaması oldu. Bu yazıda iktidarın meslek örgütlerini neden hedef aldığını incelemeye çalışacağız.

MESLEK ÖRGÜTLERİ NEDEN HEDEFTE?

Meslek örgütlerine daha yakından bakalım. TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) 1954 yılında, diğer meslek örgütleri gibi tüzel bir kişiliğe sahip bir kamu kurumu olarak kurulmuştur. Bugün ise TMMOB’a bağlı 24 meslek odası ve toplamda bu odaların 600 bin civarında üyesi mevcut. TTB (Türk Tabipleri Birliği), 1953 yılında kurulmuştur. Ülkedeki hekimlerin ise %80’i (83.000) TTB üyesidir. TBB (Türkiye Barolar Birliği), 1969 yılında kurulmuştur. Bugün üye sayısı ise 120 bin civarındadır. Meslek örgütlerinin işlevlerinin detaylarına girmeyeceğiz. Bu farklı meslek örgütlerinin geneli açısından şunu ortaya koyabiliriz; meslek ilke ve ahlakını belirleme ve garanti altına alma, meslekteki emekçilerin hak ve özgürlükleri için mücadelesine araç olma, mesleğin gerçekleşmesine içkin olarak toplumsal meseleleri benimseme ve toplumsal mücadelenin bir parçası olma. Meslek örgütlerinin bu gerekleri ne kadar yerine getirdiği/getirebildiği başkaca bir tartışmanın konusudur. Meslek örgütlenmelerinin kendi özel yönetimlerine sahip olduğu kamu kuruluşları olduğu bizi yanıltmasın. Meslek örgütlerinin kurulması ve bu aşamaya gelmesi onlarca yıllık mücadele deneylerinin birikiminin sonucudur. Erdoğan iktidarının hedef aldığı şey de esasında budur. Bu hamle meslek örgütlerinin kendi yönetim özerkliklerini iktidara tabi kılmayı ve bu mesleki alanların üretimdeki pozisyonunun sermayenin ihtiyaçlarına tam entegre edilmesini hedeflemektedir. Tek adam yönetimi elinin uzanmadığı hiçbir şeye tahammül göstermemektedir.

Toplumun ezilen sınıf ve katmanları; işçi, işsiz ve öğrenci gençlik kapitalist-emperyalist sistemin sosyal-kültürel, ekonomik ve politik baskısına maruz kalmaktadır. Baskı ve sömürü pandemi koşullarında her geçen gün derinleşmektedir. Sürecin başından beri emekçilere dayatılan “Ya salgın riskine rağmen benim için çalış ya da öl” seçimi mevcut düzenin nasıl işlediğini çok daha anlaşılır kılmıştır. Bugün bu dayatma toplumun tamamına genişletilmiştir. Erdoğan iktidarı ise bu baskı ve sömürü çarkının dönmesinin en ileri devindirici gücüdür. Tüm hamleleri çürüyen kapitalist sistem karşısında egemen sınıfa bir kalkan oluşturmak içindir. Çürümüşlük arttıkça, tepki ve öfke de birikmektedir. Örnek olsun, ABD’de başlayan ve yayılmaya, genişlemeye devam eden protestolar sisteme karşı biriken çok yönlü hoşnutsuzluğun vücut bulmuş halidir. Türkiye’deki tek adam yönetimi, elindeki tüm imkanları kullanarak en ufak hak alma mücadelesine dahi imkan vermemeyi hedeflemektedir. Bunun için halkın iradesini hiçe saymakta, demokrasi ve emek mücadelesinin araçları olan meslek örgütlerini de işlemez hale getirmek istemektedir. Bu sorun neden Türkiye gençliğini ilgilendirmektedir?

GENÇLİKLE BAĞI NE?

Her kesimden Türkiye gençliği, geleceği var edebilecek güce sahiptir. Tek adam yönetimi, kendi konumunu ve burjuvazinin çıkarlarını garanti altına alabilmek için ise gençliği kendi safına yedeklemek istemektedir. Üniversiteler iktidarın hedef tahtasındaki yerini sürdürmektedir. Üniversiteler, iktidarın ideolojik ihtiyaçları ve sermayenin çıkarları doğrultusunda dönüştürülmek istenmektedir. Meslek örgütlerinin gençlik kolları, üniversitelerin özerk ve demokratik bir yapıya kavuşması ve üniversite gençliğinin talep mücadelesi için oldukça önemli bir noktadadır. Çünkü bir yandan egemen sınıfın ve temsilcilerinin çıkarları ile gençliğin çıkarları, yani istek ve özlemleri arasındaki karşıtlık derinleşmektedir.

Tek adam yönetiminin gençliği kendine yedekleme politikası, gençliği geleceksizleştirmekten başka bir şey değildir. Kapitalist sistemin çelişkileri derinleşmekte, kazan kaynamaktadır. Mevcut iktidar ise işçilerin, gençlerin ve kadınların istek ve özlemleri etrafında bir araya gelebileceği her alanı daraltmaya, yok etmeye çalışmaktadır. İktidarın politikalarının halk nezdinde zayıflaması, yönetememe durumunun açığa çıkması Erdoğan iktidarını yönetimin tüm mekanizmalarını tek bir elde toplamaya götürmektedir.

TEMELİNDE MÜCADELEYE YATIYOR

Meslek örgütleri kendi özgünlüklerine göre meslek bilinci etrafında bir örgütlenmeyi sağlamaktadır. Ancak onlarca yıldır, toplumsal mücadelenin çok önemli araçları haline de gelmiştir. Adalet ve barış mücadelesinden demokrasi mücadelesine halkın toplumsal mücadelesinin ilerlemesinin vazgeçilmez olanaklarını oluşturmuştur. İşçi, işsiz ve öğrenci gençliğin sorunları, istek ve özlemleri halkın geniş kesimlerinin sorunlarıyla içkindir. Elbette farklı toplumsal kesimlerin talep ve ihtiyaçları da özgünlüklere sahiptir. Ancak mücadele, kapitalist sisteme karşı bir mücadele olarak birleşmediği sürece elde edilen kazanımları korumak ve ilerletmek olanaklı değildir. Acil talepler ve ihtiyaçlar için mücadele, kapitalist sistemin değişmesini değil ortadan kalkmasını hedefleyen bir mücadeleyle birleşmek zorundadır. Demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin onlarca yıllık deneyim ve birikimine sahip meslek örgütleri hala mücadelenin güncel araçlarını oluşturmaya devam etmektedir. Ancak bu yapıları yalnızca korumak değil, mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmek de gereklidir. Meslek örgütlerinin, gençlik kollarının üniversite gençliği tarafından yukarıdaki bağlam da sahiplenilmesi elzemdir. Yalnızca gelecek mücadelesi için değil bugünün mücadelesinin de temel ihtiyaçlarındandır.           

ÖNCEKİ HABER

Kapitalizmin görüngüleri ile değil özü ile savaşmak

SONRAKİ HABER

Sovyetlerde ulusların kendi kaderini tayin hakkı (UKKTH)

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa