Genç işsizliğin alternatifi savunma sanayide mi?
Bayraktar Holding’in kazancı sadece satın alınmış İHA’ların karı değil, aynı zamanda iktidar ile arasındaki ilişki sayesinde tekelleşme olanağı kazanmasıdır.
Piqsels
Ozan MERDİN
ODTÜ
Geçtiğimiz günlerde Bayraktar Holding tarafından üretilen ve “yerli İnsansız Hava Aracı (İHA)” olarak reklamı yapılan Akıncı İHA’nın belgeseli görücüye çıkmış ve bunula beraber birçok tartışmayı beraberinde getirmişti. Özellikle de sosyal medyada kendine yer edinen “Akıncı” belgeseli, başlıca milli ve yerli İHA ve ülkenin gücü teması üzerinden tartışılırken, ülkedeki genç işsizliğin çözümlerinden birinin de savunma sanayisinin geliştirilmesi, gençlere istihdam kaynağı olduğu tezi dillendirildi. Peki genç işsizliğin %25’leri geçtiği günümüz Türkiye’sinde savunma sanayi gerçekten işsizliğin alternatifi olmayı başarabilecek mi?
SAVUNMA SANAYİ İSTİHDAMI KARŞILAR MI?
Savunma Sanayi Başkanlığı 2018 verilerine göre Türkiye’de savunma sanayisi istihdam rakamı 67 bin civarı olarak önümüzde duruyor. İlaveten TÜİK 2019 verilerine göre 15-24 yaş arası yaklaşık 13 milyon kişilik nüfusa sahip olan genç kesim açısından işsizlik oranı %25.4’e denk geliyor. Diğer bir deyişle yaklaşık 3 milyon 300 bin genç işsiz durumda, kaldı ki ne eğitimde ne işte bulunmayan olarak gösterilen gençlerin oranı da bir o kadar fazla. Karşımızdaki tablonun vahim halini göz önüne aldığımızda işsizliği bitirmek için savunma sanayisinin istihdam açısından 100 kat büyütülmesi gerekiyor ki ne yakın ne de uzak gelecek için böyle bir gelişme imkânsız. Çünkü, işsizlik emekçiler için kırbaç işlevi görerek maaşların düşmesini sağlayarak sermayenin karlılığını arttırır. İmkân ve anlam meselesi bir yana, salgın dönemindeki en büyük ihtiyaç olan tıbbi malzeme ve sağlık hizmetlerin genişletilmesi olduğu bariz bir gerçek. Hal bu iken savunma sanayinin ihracat rakamları, yatırımları ve istihdam oranları ile övünmek tabiri caizse işgüzarlık. Lakin bu işgüzarlık, kapitalistlerin bilinçsizce ya da farkında olmadan yaptığı bir hamle değil, aksine kendi düzenini korumak adına bulunduğu sınıfın çıkarlarını korumak için ortaya çıkardığı tercihleridir. Öte yandan istihdam sağlanıp da ödenmeyen ücretlere ve ücretsiz izinlere ne demeli? Sermayedarların hala kar etmeye devam ettiği veriler arasında, tek azalan şey ise sermayedarların karlılık oranları oldu. Peki, emekçiler ve genel olarak halk ne kaybetti; sağlığından, işinden, gelirinden ve tüm bunların bir sonucu olarak yaşamından kaybetti. Peki kaybetmemesi için ne gerekiyor?
ÇÖZÜM İÇİN GEREKLİ OLAN
Şimdi gençlik açısından en büyük sorunlar arasında geçimsizlik ve geleceksizlik var. Bunun çözülmesi için işsiz olan veya ne eğitimde ne işte bulunmayan gençlere istihdam ve olanak sağlanması gerekiyor. Bunun için kısa vadede gerekli kamu fonları, sermayedarlardan alınacak vergiler düzenlenmeli ki bu düzenlemelerin olması için sadece lafını etmek değil, biz gençlerin mücadele etmesi ve bunları talep etmesi gerekiyor. Öne çıkarılan Akıncı İHA üretiminde olduğu gibi savunma sanayisinin gençlerin ihtiyacını karşılaması mümkün olmamakla beraber, halkın acil ihtiyaçları arasında bulunan sağlık, ulaşım ve yiyecek hizmetlerinde yaratılacak istihdam daha etkili olacaktır. İşsizliğin bitirilmesi için ise işsizliğe neden olan koşullar zincirini kırmak gerekir ki, onun için de sistemsel bir dönüşüm ve ona uygun bir mücadele gerekir.
SAVUNMA SANAYİNİN DİĞER FALSOSU
Ülke geneli açısından savunma sanayinin yüceltilmesi başka bir sorun daha taşıyor: Savaş ve onun halka getireceği yıkım. Savunma sanayi demek silah üretimi, silah üretimi demek de belirli bir savaş halinin olduğu anlamına gelir. Dünya genelinde süren savaş veya çatışmalar bütününe baktığımızda bu savaşlar, savaşan taraflardaki ülkelerin mülk sahiplerinin çıkar çatışmalarından doğar. Nasıl ki Suriye’deki iç savaş sadece bir iç savaş olarak kalmayıp dünya arenasındaki devlerin (özellikle ABD ve Rusya) çıkarlarının karşılaşması haline gelmişse, günümüz dünyasında daha doğrusu kapitalizmin emperyalist çağında her savaşın özünde bu gerçek yatar. Bu durumdan kaynaklı savunma sanayisinin büyümesi, gelişmesi ne kadar iyi ve yüce bir gelişmeymiş gibi gösterilse de varacağı nokta açısından getirileri bir o kadar kötü ve aşağılıktır. Bunu en iyi görebileceğimiz alan günümüz iktidar ile Bayraktar Holding arasındaki ticari ve politik ilişkidir. Bayraktar Holding, fren balata sistemlerine yönelik sanayi alanlarında, gayrimenkul alanında ve savunma sanayi alanında şirketleşmiş bir kurum. İşin savunma sanayi kısmını oluşturan Baykar Savunma ise Akıncı İHA’yı tasarlayan ve üreten şirket olarak işlev görüyor. Günümüz savaş alanlarından olan Libya ve Suriye’de Türkiye’nin bu İHA’ları kullandığı ve kendi çıkarı uyarınca çatışmada bulunduğu bir sır değil, hatta iktidarın övgü kaynaklarından bir tanesi. İşte tam burada Bayraktar Holding’in kazancı sadece satın alınmış İHA’ların karı değil, aynı zamanda iktidar ile arasındaki ilişki sayesinde tekelleşme olanağı kazanmasıdır. İktidarın buradaki amacı ise AKP ve tek adam iktidarı altında tekelci sermayenin çıkarlarının savunulması olduğunu düşündüğümüzde tüm tablo da daha anlaşılır hale geliyor.