11 Haziran 2020 12:44

Çukurova Üniversitesi'nden öğrenciler: Salgın süreci mutsuz, karamsar, stresli geçti

Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencileri de Evrensel'e yazdıkları mektuplar ile hem sağlık sistemini hem de bu süreçte yaşadıklarını dile getirirken taleplerini sıraladı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Melike YILDIRIM
Adana

Koronavirüsün Türkiye’de ilk vakasının görülmesinin ve salgına dönüşmesinin ardından 3 aya yakın bir zaman geçti. Bu süreçte alınan ve alınmayan önlemler, ekonomik kaygıların ardından hükümet normalleşme adımlarını açıkladı ve ülke ‘yeni normal’e doğru gidiyor. Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencileri de Evrensel'e yazdıkları mektuplar ile hem sağlık sistemini hem de bu süreçte yaşadıklarını dile getirirken taleplerini sıraladı.

Fatih

Salgın başladığında ve pik noktaya ulaşmadan önce alınan kararlarda önemli ölçüde hata olduğunu düşünüyorum. Bunlara örnek olarak karantina alanları olarak yurtların kullanılması ve eczaneler harici maske temininin yasağı. Kontrol altına alınma amaçlı olsa da insanlar arasında soruna yol açtı. Normalleşme sürecinde bir süre daha maske kullanımının devam etmesi gerekiyor özellikle kapalı alanlarda. Ve bunların denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Normalleşme döneminde de yardımlar olmalı. Ancak maddi yardımın her aileden bir ferde değil de her birey için yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu dönem eğitim öğretimin en azından kendi açımdan hiçbir faydasının olduğunu düşünmüyorum. Gerekirse dönemin iptal edilmesini istiyorum. Yapılacak olan bir hızlandırılmış eğitim sürecinin şuan olandan daha iyi olacağı fikrindeyim. Son olarak da devletin vatandaştan değil de vatandaşın devletten bir şeyler talep ettiği ve bu taleplerin gerçekleşmesini istiyorum. Alınan önlemlerin bu kapsamda olmasını istiyorum.

Harun

Hükümetin yapması gereken en başta herkes için ulaşabilir, ücretsiz sağlık sistemi. İkinci olarak ise ekonomik destek lazım. Bu sadece hadi şuna bin lira vereyim, buna on bin lira kredi vereyimle olmaz. Ekonomimizde para dönüşü yok, piyasa tutuk. Üretim desteklenmeli yoksa bu virüsün yükü aşırı ağır olacak. Önceliğin gösteriş, şatafat, anlamsız büyük projeler değil de insan sağlığı ve halk ekonomisi olduğunu anlamaları lazım. Sağlık sistemi için şunu diyebilirim. Bu dönemi iyi atlatabildik çoğu yere göre. Ama bunu başaran şuan ki sistem değil Cumhuriyet döneminden gelen Türk sağlık sistemi ve eğitilen sağlıkçılardır. Ancak yine de sağlık sistemi herkes için eşit ve ulaşılabilir olmadı maalesef. Yüksek ihtimalle halen Türkiye'nin her yerinde korona testi yok. Eğitime ilişkin ilk elden söylemeliyiz ki: Şu an net şekilde internet ve ekipman olanağı olmayan zorluk yaşayan binlerce öğrenci var, yardım lazım eşit şartlar lazım. Biz öğrenciler için salgın süreci mutsuz, karamsar, kötü ve stresli geçti. Bir maske bile herkese dağıtılamadı. Dışarı çıkıyoruz polis hemen maske soruyor ama maskem yok bulamıyoruz. Ekonomik sıkıntılar oldu, iş arıyoruz ama bulamıyoruz. Çünkü iş yok. En büyük isteğim bu çünkü normalleşme süreci çok ağır geçecek maske bile çok zor geliyor insana. Yakın zamanda mezun olacak olan bir öğrenci olarak iş bulmak, huzurlu olmak ve geleceğe biraz daha ümitle bakmak istiyoruz.

Can

Virüsün dünyada bir salgına dönüşmesinin sebebi kapitalizmin dünyayı global hale getirmesidir. Kapitalizm sağlık sektöründen çok daha fazla silah sektörünün gelişmesi için para ve çaba harcadı. Virüsten çok daha fazla küçük olan atomdan bomba yapabildi ve halen üzerinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Gel gelelim ki, sağlık sektörü kapitalizm için bütün hastalıklara çare bulmak için değil insanları tam olarak iyileştirmeyip altın yumurtlayan tavuğa döndürmek için kullanılıyor. Virüs cansız ortamda aktif değildir cani bir vücuda ihtiyacı vardır tıpkı sermayenin emekte vücut bulması gibi sermaye tek başına bir işe yaramaz bu anlamda sermaye virüs ile benzerlik göstermektedir. Kapitalizm tekrardan emeği sömürmek için hızlı bir şekilde hastalığın ilacını bulmaya çalışıyor. Daha önce silah sektörüne harcadığı para ve çabayı virüs için harcasaydı çoktan ilacı bulurduk. Ama bu çabayı salgın başladıktan sonra gösterdi. Kendi yarattığı sorunu çözmesi için geç kaldı. Bu süreçte elbette ki biz öğrencilerin de ekonomik talepleri ortaya çıktı. Ama gel gör ki devletin kasası işçi, emekçi ve öğrenciler için boş. Salgın sürecinin başlarında uzaktan eğitim sisteminde dersleri dinliyor ödevleri yapıyor kitap okuyorduk. Ancak sonraki süreçlerde psikolojik cezaevi gibiydi. Normalleşme adımlarının ise sermaye için normalleşme olduğunu düşünüyorum. Öğrenciler bu ülkede öğrenci değil, yerli turist olarak görülmesinden kaynaklı öğrenciler ve aileleri bu normalleşmenin ekonomik gelir boyutunda.

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'da Kovid-19'lu vaka sayısı bin 500'e yükseldi

SONRAKİ HABER

HDP, baro ve meslek birliklerinin işleyişine müdahalenin araştırılmasını istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa