İşçilerden kıdem tazminatı tepkisi: İşçiden çalacaklarına yatlarından vazgeçsinler!
Yağmalanan işsizlik fonunu hatırlatan işçiler kıdem tazminatının gasbedilmek istenmesine tepki gösteriyor.
Fotoğraf: Evrensel
Neslihan KARYEMEZ
İstanbul
İkitelli’de bulunan fabrikalarda çalışan işçiler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı istihdam kalkanı paketi kapsamında kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesine tepkili. Yağmalanan işsizlik fonunu hatırlatan işçiler “İşçiden çalacaklarına saraylarından, yüzlerce korumalarından, saraylarından, yatlarından, katlarından vazgeçsinler” dedi.
Kıdem tazminatının işçiler için bir umut küçük de olsa gelecek anlamına geldiğini söyleyen Ersin, hükümetin ve patronların bu nedenle şimdiye kadar istedikleri adımları atamadığını söyledi. Salgının fırsat bilinerek fon için yeniden adım atıldığını dile getiren Ersin, tazminatı savunmak için işyerlerinde şimdiden mücadelenin örülmesi gerektiğini söyledi. Sendikalara ve toplumun bütün kesimlerine sorumluluk düştüğünü ifade eden Ersin, şöyle devam etti: “Kıdem tazminatı biz emekçilerin son kalesidir. Hangi işçiye ‘Kıdem tazminatının fona devredilmesini istiyor musun?’ diye sorulsa cevabı kesinlikle hayır olacaktır. Biz hakkımız olan kıdem tazminatının fona devredilmesini kabul etmeyiz.”
Fonun yeniden gündeme getirilmesine tepki gösteren Gül ise “Devlet işçiden çalacağına saraylarından, yüzlerce korumalarından, saraylarından, yatlarından, katlarından vazgeçsinler. 18 yıldır iktidarlar, biz işçilere ne verdiler? Hiçbir şey.”
"BİZ BİZE YETERİZ DEDİLER, NEYİMİZE YETTİLER"
Kıdem tazminatının fona devrinin her dönem ısıtılıp gündeme getirildiğini ifade eden Bekir, “Biz işçi ve emekçilerin maaşlarından kesilen vergilerin haddi hesabı yok. Bu zamana kadar kesilen deprem vergisi ve işsizlik fonu altında kesintiye uğrayan paraların hesabını tutamayan bir sistemde yeni fonlar biz işçi ve emekçilerin daha da yoksullaşmasına, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurmasına neden olur. Bu kesinlikle kabul edilemez” diye konuştu. Hükümetin yol ve köprü yapmakla övündüğünü hatırlatan Bekir, şunları söyledi: “Peki bunların vatandaşa zararından başka ne faydası var? Bu salgın döneminde bile vatandaşına bakması gereken devlet vatandaşından 10 lira bağış istedi. Biz bize yeteriz dediler. Neyimize yettiler bunca yıl? Önce, daha önce kurulan fonların hesabını versinler.”
İŞÇİLERE DARBE, PATRONLARA MÜJDE
İkitelli Organize Sanayi Bölgesinden bir işçi
İstanbul
Ekonomiden Sorumlu Damat Albayrak, geçen yıl “Yeni Ekonomik Program Yapısal Dönüşüm Adımları 2019” başlıklı sunumunda, tüm paydaşların katılımı ile “kıdem tazminatı reformunu” gerçekleştireceklerini açıklamıştı. Bugün pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Ama biz emekçiler yarım asır önce kazandığımız bu hakkı gasbettirmeyeceğiz.
Nedir bu kıdem tazminatı ve gaspedilirse ne olur? Damadın dediği gibi fona devredilirse ne olur?
Mevcut sistemde kıdem tazminatı, son işyerinde en az bir yıl çalışmak koşuluyla emeklilikte, vefat halinde veya işveren tarafından işten atılma durumunda hemen alınabiliyor. Bunun dışında işçinin haklı bir nedenle iş akdini feshetmesi veya erkeklerin askerlik, kadınların da evlendikten sonra bir yıl içinde istifa etmesi durumunda ödeniyor.
Kıdem tazminatı fona aktarılırsa işten atıldığımızda kıdem tazminatımız ödenmeyecek. Fonda biriken paranın yarısı, en az 15 yıl sonra veya ilk defa konut alındığında ödenecek. Paranın tamamı ise emeklilikte veya 56 yaşında alınabilecek. Bunun yanında patronlar prim oranının olabildiğince düşük belirlenmesini istedikleri için her yıl için 30 günlük maaş olarak ödenen tutar da düşecek. Kıdem tazminatı hesabı işçiye son ücret üzerinden yapılıyor, bu hesaplamada düzenli ödenen prim, ikramiye, sosyal yardım niteliğindeki giyecek, yakacak ve erzak yardımı da dikkate alınıyor. Fon sisteminde ise kıdem tazminatı hesabı, son ücret üzerinden yapılmayacak. Ek ödemeler de dikkate alınmayacak.
Biz işçilere darbe, patronlara ise bayram müjdesi gibi. Yani her şey sermaye sınıfının çıkarları için. Kardeşler, işçi arkadaşlar, peki ne yapacağız? Biz işçi ve emekçiler için bir onur bir kırmızı çizgi olan kıdem tazminatı gasbına karşı, sermaye sınıfının saldırısına karşı hep beraber mücadele etmeliyiz. İşte burası çok önemli!
Hükümet ve patronlar bu pandemi sürecinde bile bizi düşünmediler. Bir taraftan evde kalın diye takdir toplayan Sağlık Bakanı ve Cumhurbaşkanı, salgından bile patronlara kıyak geçtiler. Salgından ya ücretsiz izinlere çıkartıldık ya da sokağa çıkma yasaklarında bile işyerlerinde çalıştırılarak ölüme terk edildik. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir dediler. Gözümüze soka soka gözümüzü çıkardılar.
İşçi sendikaları bile ölümümüzü seyretti. Bu pandemide hastalanan ölen arkadaşlarımıza hangi sendika sahip çıktı. Artık yeter demenin vaktidir. İş yavaşlatma ise iş yavaşlatma. Grev ise grev.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.