Seyit Aslan: Sermayeye yeni kaynak lazım olduğu için kıdem tazminatına göz dikiyorlar
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesini Gündem Özel'de değerlendirdi.
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
Seyit Aslan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
Kıdem tazminatı yeniden gündeme geldi. Aslında gelmiş geçmiş bütün iktidarların her zaman gündeminde tuttuğu ama bir türlü çıkaramadıkları bir yasaydı. Kıdem tazminatı, bir işçinin bir yıllık çalışmasının karşılığında hak ettiği ücret. İşçi toplam bir yıl çalıştığında kıdem tazminatı hakkını kazanır. Kıdem tazminatı hakkı da işçinin en son almış olduğu brüt ücret ve giydirilmiş hakların toplamıdır. Yemek, yol parası, ikramiye vb. dahil olmak üzere toplam almış olduğu brüt ücret karşılığını kıdem tazminatı olarak da alır. Geçmişte tavan sınırlaması yoktu. 12 Eylül ile birlikte tavan sınırlaması geldi. Şu an kıdem tazminatı tavanı yaklaşık 6 bin 300 lira. Kıdem tazminatı Türkiye’de gerçek anlamda bir iş güvencesi olmadığı için işçiler açısından tam bir iş güvencesi niteliği taşımasa da önemli ölçüde patronlar karşısında caydırıcı bir unsur.
SERMAYEYE YENİ KAYNAK ARIYORLAR
Patronlar geçmişten beri kıdem tazminatının kaldırılmasına dönük hükümetlerin üzerinde lobi çalışması yaptılar. Kıdem tazminatının işçiler için fazla olduğunu ifade ettiler. Bu hükümet açısında da 2002’den beri hep bir biçiminde gündemde. En son yapılan tartışmalarda rafa kalkmıştı. Türkiye’nin bir kriz sürecinde olduğunu, bu krizin giderek derinleştiğini biliyoruz. Türkiye’nin kendi iç kaynakları bütünüyle tükenmiş durumda. Sermayeye yeni kaynaklar aktarılması için kaynağa ihtiyaç var. İşsizlik sigortası fonu yamalanıyor. Bireysel emeklilik sigortası diye zorunlu hale getirdikleri kaynak var, orada paralar toplanıyor. Şimdi sıra geldi kıdem tazminatı fonuna.
SUNULAN FORMÜLLER İŞÇİLERİN KABUL EDECEĞİ FORMÜLLER DEĞİL
Sunulan iki formül de işçilerin kabul edebileceği formüller değil. Hükümetler hep “Türkiye’de işçiler kıdem tazminatının önemli bir bölümünü alamıyor” diyor. Oysaki Türkiye’de kıdem tazminatının alınmasını devlet isterse güvence altına alabilir. Patronlar vermek istemiyorlar, mahkemelerde işçilere zorluk çıkartıyorlar. Ama en sonunda haklı olarak atılmışsa işçi işten, kıdem tazminatını alıyor.
Basına sızdırılan formüllere baktığımızda, alavere dalavere yine işçiler nöbete hali çıkıyor ortaya. Yapılan iki hesaplamada da işçilerin almış olduğu 30 günlük ücretlere denk gelmiyor. Yaklaşık 21 güne denk geliyor.
Hükümetler işçi ve emekçilerin lehine hiçbir zaman yasa çıkarmadı. Bu yasa gündeme geliyorsa bilelim ki bizim elimizden bir takım haklar alınacaktır.
KIDEM TAZMİNATI İŞÇİNİN KENDİ EMEĞİNİN KARŞILIĞI
Fonda da para birikiyor evet ama fonun bir güvencesi bugüne kadar olmadı. Kıdem tazminatı işçinin kendi emeğinin karşılığı. Patronun kendi kârından paylaştığı bir para değil bu. Denetlenmesi işçinin elinde olmayan hiçbir kaynağın doğru kullanılma şansı zaten yok.
Kıdem tazminatı her gündeme geldiğinde kırmızı çizgi deniyor. Bu söylem olarak kalırsa bunun bir anlamı yok. Kırmızı çizginin gereğini yerine getirmek lazım. İşçilerin kıdem tazminatı fonuna karşı da üzerimize düşen sorumluluklar. İşçileri uyarmak, örgütlemek ve parlamentoda geçmesinin önüne geçecek bir takım girişimlerde bulunmak… yukardan bekleyerek olacak iş değil. Fabrikaya inmek gerekir. İşçilere anlatmak gerekir. Genel grev de dahil kitlesel eylemleri örgütlemek gerekir. Türkiye işçi sınıfı kendi göbeğini kesme zorunluluğuyla karşı karşıya. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacak. İşyerindeki komiteler dahil olmak üzere. İşyerindeki mücadeleci ve ileri işçiler kıdem tazminatı hakkını savunmak üzere işyerlerinde şimdiden çalışmaya başlamalı.
BİRLEŞİK BİR MÜCADELE ŞART
Başta metal işkolu olmak üzere DİSK’e bağlı birçok işyerinde eylemler ve gösteriler başladı. Önümüzdeki çarşamba günü yönetim kurulumuzun yapacağı toplantıyla eylemliklerimizi planlayacağız. Sadece sendikalı olan işyerleri değil, örgütsüz olan işyerlerine de çağrılarımızı yapacağız. İşçi sınıfının kendisine güvenmesi, kendi geleceğini güvence altına alacak adımları atma konusunda işyerlerinde inisiyatif alması gerekiyor.
İşçilerin kıdem tazminatı gittiğinde kamu emekçileri açısından da güvence kalmayacağını bilmemiz gerekiyor. Birleşik bir mücadele şart. Birleşik bir mücadele gerekli. Bunu oyalayan varsa, bunun önünde bir engel varsa bu engelleri de hızla aşmak lazım.
TALEPLER BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI
Hükümetin “yeni normal” olarak açıkladığı gelişmelerin karşılığı şu: Fabrikalarda alınmış bütün önlemlerin kaldırılması. İşçilerin hem ekonomik, hem demokratik hem de sosyal haklarına saldırı varken canlarına da kastediliyor. Toplam bir talepler bütünü olarak ele alıp mücadeleyi böyle sürdürmek lazım. (WEB TV)
{{406953}}