12 Haziran 2020 14:34

Karakoçan’ın kangren yarası Ohi Deresi

Peri Suyu Koruma Platformundan Eren Akyol, Ohi Deresinin yıllardır ıslah edilmemesini yazdı. Akyol "En temel hakkımız olan yaşam hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını da içeriyor."

Fotoğraf: Google Maps

Paylaş

Eren AKYOL*

Karakoçan ilçemizin otogarının hemen altından geçen, her gün Kulubaba Mahallesine gitmek için üzerinden geçtiğimiz bir dere var Ohi Deresi, bilir misiniz? Gözlerimi kapatıp biraz filmlerdeki gibi empati kurmak istiyorum. Mesela yaz aylarında sıcaktan bunalınca köprüden içine atladığımız, oltamızı atıp balık tuttuğumuz ve sevgilimizle el ele tuşup gecenin serinliğinde parkurunda yürüyüş yaptığımız bu deremizi düşünüyorum? Nerede o güzel dere, göreniniz bileniniz var mı?

Koltuğumuza oturup, gözlerimizi kapatıp derin bir nefes çekerek, iki dakikalığına tarihi biraz geriye sarmaya ne dersiniz. Karakoçan’ın Cumhuriyet döneminde ilçe olduğu zaman sürecinde Ohi Deresi'ni bir düşününeniz var mı? Kalecik Deresi’nin Ohi Çayı’yla birleştiği sahada kurulan, yükseltisi yaklaşık 1000 -1300 metreler arasında değişen bu ovanın, kuzey ve güneydeki dağlardan faylarla ayrılmış olup, sularını Ohi Çayı ve kolları Peri Suyuna yol alarak boşaltmakta olduğu bilinir. Bu düz ovada sıra sıra ekilen tarlalar ve ilkbaharda gümbür gümbür yatağından berak akan aynı Ohi Dere'si değil mi? Derenin berrak suyunun içildiği, hayvanların kenarında otlandığı, nefesimizi çekerek içimizin ferahlandığını bilmeyenlerimiz yoktur. 

Ohi Dere'sinin yakın zamandaki haline çoğumuz bakamıyorduk. Bakınca içimiz kararıyor, yüreğimiz sıkışıyor. Çoğu zaman kokusu tahammül edilemeyecek kadar kötü gelebiliyor. Biz her sabah ciğerlerimize temiz hava çekmek yerine bizim o güzel deremizin yerini alan pis kokusunu çekiyoruz. Yaz akşamları dere kenarındaki hangi ev camlarını açabiliyor? Sıcak havanın da etkisiyle, türeyen sineklerle birlikte oluşan koku o kadar çekilmez oluyor ki; camlarımızı sıcağa rağmen kapatmak zorunda kalıyoruz.

Sadece koku olsa keşke! Burnumuzu tıkar yine geçerdik o köprüden. Etrafa pis kokuyu saçan bu derenin içindeki sudan araştırmalar yapılmış mı? Yapılmış ise olumlu olumsuz sonuç verileri nedir? Orada yaşayanlardan kimin bundan haberi var.

Peki bu derenin Karakoçan'dan başlayıp, Badran Köyü ve Çelekaş Köyü'nden geçerek Peri Çayı'na döküldüğünü biliyoruz. Hala bu derenin pis kokularına Badran ve Çelekaş köylerinde şahit olanınız var mı? Bu nehrin yeraltı sularına karıştığını bilmeyenimiz, geçtiği yerlerde yanında tarlaların olduğunu, hayvanların buralarda otlandığını görmeyenimiz var mı? Ve en önemlisi çevresinde bir zamanlar tarıma elverişli ve şeker pancarıyla Karakoçan’ı besleyen bu düz ovayı unutmamak gerekiyor. Çünkü bizim bir zamanlar o şirin(!) Ohi Deremiz Peri Nehri’nin yalnızca bir kolu idi.

Biz bunu hak edecek ne yaptık sayın Karakoçanlılar? Cumhuriyetle nerdeyse yaşıt ve il olmayı hak eden bu ilçemizde halkımızın sağlığını tehdit eden bu Ohi Deresinin ıslah edilmesi o kadar mı çok zor? Bu soruyu önce kendimize sorduk mu? Seçim zamanında bizden gelip oy isteyen siyasetçilere sorduk mu? Yoksa her seçim döneminde oylarımıza talip olup çözeceğinin sözünü veren belediye başkanlarına, sonra sormayı mı unutuk? İlçemizin mülkü amirleri bu çığlığımızı duymadılar mı? Yoksa çözeceğiz diye verdikleri sözler tayinleri çıkınca orda unutuldu mu?

Karakoçan’da her seçim döneminde özelikle belediye başkanı seçimlerinde partiler ve adayları Ohi Deresi sorununu kökten çözeceklerinin yarışına giriyorlardı. Her parti bunun vaadini veriyordu. Ve bunlardan iki dönem üst üste Karakoçan'da (2004 ve 2009’da) belediye başkanı seçilen Nuretin Arslan Ohi Deresinin ıslahı için Karakoçan halkına bu sorunun Karakoçan'da artık konuşulmayacağına dair sözlerini unutuk mu? Nurettin Arslan belediye başkanlığı döneminde 2006 yılında AB'ye sunduğu dere ıslahı projesinin 2007 yılı başlarında kabul edilmesiyle Avrupa Birliği Destek Fonu'ndan yaklaşık 2 milyon avroluk hibe ile nisan ayında inşaata başladı. Karakoçan ilçesi merkezinde bulunan Kalecik Deresi ıslahı, Avrupa Birliği Destek Fonu ile tamamlanarak görkemli açılışı yapıldı. Açılışı yapılan Kalecik Deresi tam anlamıyla sorun yaratmayacak şekilde ıslah edilmiş mi? Üstü kapalı bir şekilde vatandaşların korku hissetmeyerek üstünden geçecek şekilde ıslah yapılması gerekirken, üstü açık şekilde bırakılıp taşma tehlikesinin rizikosu olacak şekilde ıslahı yapılmış. AB fonundan hibe edilen yaklaşık 2 milyon avrodan Ohi Deresi'nin ıslahı içinde bütçe yetersiz geldiğinden çok iddialı Ohi Deresi'nin ıslahına aktarılamamıştır. Kamunun yararına olan ve milyon avro bütçeli bu proje ihalesi nasıl yapıldı? Karakoçan halkı bunun nasıl yapıldığının bilgisine sahip mi?

DSİ IX Bölge Müdürlüğü, Karakoçan ilçe merkezimizde bulunan Ohi Deresi ıslah çalışmalarına 08/10/2009 tarihinde başlamış olup tek taraflı 770 m uzunluğunda ortalama 7,5 m şevli toplam 1540 m uzunluğunda taş tahkimatı çalışması yapılarak 08/12/2009 tarihinde bitirilmiş olduğunun bilgisi paylaşılmış. Devletin kurumu DSİ’nin el attığı bu proje anlatıldığı gibi yapılmışsa bugün neden o derenin ıslahı için tekrar projeler sunmakta?

İki dönem belediye başkanlığı yapan AB'den aldığı hibesiz fonla sorunu kesin çözeceğini beyan eden Belediye Başkan Nurettin Arslan'ın, 2014 yılında yaklaşık 25 trilyon borçla belediyeyi devretttiği haberlerde yazılmıştı.

Nisan 2020 yağan aşırı yağmurda Ohi Deresi'nin taşmasıyla vatandaşların evlerinden bahçelerine kadar zarar verdiğine şahit olduk. Aradan geçen 10 yıl zaman diliminde Ohi Deresi'nin ıslah edilmesi için 2019 yılında AKP’den Belediye Başkanı seçilen Ayhan Akbaba ilçenin içerisinden geçen Ohi Deresi'nin yeniden ıslahı ile ilgili olarak çalışma başlattıklarını, hazırlayacakları projede, yürüyüş alanları, bisiklet alanları olacağının beyanında bulundu. Ayhan Akbaba, Ohi Deresi ıslah projelerine aktarılan kaynakların nasıl harcandığını araştırıp halka anlatıktan sonra bugün neden tekrar yapılması gerektiğini ve planlanan Ohi Deresi ıslah projesini kaç yıllık bir zaman dilimininde bitirmeyi öngördüğünü anlatmalı. Kaynak nereden temin edilmekte ve aktarılacak kaynak ne kadar? Bunun bilimsel, şeffaf olması açısından konusunda uzman kişilere ve Karakoçan halkının görüşüne başvuruldu mu? Yoksa her zamanki gibi maketi hazırlanarak sunumu yapılan ve seçim zamanlarında betonlaştırma rantıyla bir temel atma törenlerinden ibaret mi olacak? 

Peki neden şimdiye kadar OHİ Deresi'ni temizlemek ve ıslahı için için yapılanlar sonuç vermiyor? Önümüzdeki süreçte belediyenin planlamasını yaptığı Çöp Arıtma Tesisi, Canlı Hayvan Pazarı projelerinin çevreye olan tahribatlarının en aza indirmek için yaptığı bilimsel çalışmalar var mı? Varsa bu konuya dair halka bilgilendirme yapıldı mı? Özelikle çöp döküm alanı projesi hayata geçirildiğinde açığa çıkan metan gazınının çevreye olan zararları, bu çöpten yiyecek yemek için gelen kuşlar vs, canlıların etkilenmemesi için gerekli bilimsel kriterlerin gereği yapılacak mı?

Peri Vadisinde, üst üste ve neredeyse bitişik olarak 6 baraj tipi toplam 9 HES, taş-mermer ocakları, köylülerin meralarında yapılan elektrik depolama istasyonu, tarım arazilerinin imara açılması, sondajı yapılan sıcak su termali sonucunda bölgemiz ekolojik soykırım yaşanmaktadır. Bölgemizin ortak olan bu çevre sorunlarına karşı siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, seçilmişlerimiz, derneklerimiz bir araya gelip gerek kamuoyunun oluşturulması, gerekse meclis gündemine taşıyarak bizim sesimizi mecliste duyurmaya ve çözüm bulunmasına dair ortak bir ses vermedi.

Karakoçan halkı olarak neden başaramadık ve başaramıyoruz?

- Bölgemizdeki siyasetçilerimizin çevre duyarlılığı olmadığı gibi, cok cılız olanlar da genelde söylemde kaldı ve başta yatırım politikaları olmak üzere tüm politikaların belirlenmesinde çevre korumacı anlayışla davranılmadı.

- Çevrenin ekonomik ve sosyal kalkınmanın hem kaynağı, hem de sınırı olduğu görmezden gelindi.

- Çevre, ekonomik kalkınmanın rakibi olarak görüldü.

- Çevre bilinci geliştirilemedi, herkesin çevreciliği kendi özelinde kaldı.

- Önemli olanın doğayı tahrip etmemek olduğu, ettikten sonra geri kazanımın zor, maliyetli, bazen de imkansız olduğu anlaşılmak istenmedi.

- Çevre korumanın herkesin paylaşması gereken bir maliyeti olduğu görmezden gelindi.

- Bir şaşırma algısı oluşturularak, Çevre Bakanlığı yanlış örgütlendi, su havzaları bazında bölgesel örgütlenme yerine her ile bir çevre müdürlüğü kurularak; yetki karmaşası yaratıldı.

- Mevzuattaki hiç bir olumlu gelişmeler uygulamaya sokulmadı.

- Yargı organının çevre korumacılığına önem veren kararları emsal alınmadı, uygulamamak için elden gelen yapıldı.

Karakoçanlılar olarak bizim en önce ele almamız ve çözmemiz gereken konu bu olmalı. Yetkililerden önce bu sorunlarımızın çözümüne kendimiz çabalamalıyız. Çünkü en temel hakkımız olan yaşam hakkı, aynı zamanda sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını da içerisinde barındırıyor. Çevrede doğamızı tahrip eden bu projeler bizlerin yaşam alanlarını yok etmeden de olabilir. Ama bizim yaşam alanlarımızı yok etmeyi tercih ediyorlar.

Nüfusumuzun gençleri okuyor ve çok iyi yerlere geliyor. Okumak için şehir dışına çıkan akranlarımızın büyüklerimizin buralara dönmediklerini biliyoruz. Ancak, bu sorunu biz çözmezsek dışarıdan birinin çözecemeyeceğinin gerçeğini de bilelim.

* Peri Suyu Koruma Platformu (KAR-DEF)

 

ÖNCEKİ HABER

Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Türkiye-Libya anlaşması geçersiz

SONRAKİ HABER

CHP'li Şaroğlu: Hazine arazilerinin 7 ile bedelsiz dağıtılması eşitsizlik değil mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa