"İktidar bir olayın duyulmasını engellemek istiyorsa gazetecileri tutukluyor"
Gazeteciler üzerindeki baskıları ve basının durumunu konuştuğumuz TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş "İktidar bir olayın duyulmasını engellemek istiyorsa gazetecileri tutukluyor" dedi.
Fotoğraf: MA
Gazeteciler ve bağımsız gazeteler üzerindeki baskılar devam ederken, halkın haber alma hakkı da yavaş yavaş yok edilmeye çalışılıyor. Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri, gazeteciler ve televizyonculara Türkiye’deki basın özgürlüğünün son bir yılda nereden nereye geldiğini sorduk.
Bugün Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş anlattı…
Türkiye basın özgürlüğü ve ahlakı konusunda son bir yılda nereden nereye geldi? Haber alma hakkı neler kaybetti, kaybediyor?
Basın özgürlüğü konusunda son bir yılı değerlendirdiğimizde üzerine konuşabileceğimiz olumlu bir tablo yok maalesef. Geride kalan yıl içerisinde yine tutuklamalar, gözaltılar ve yargılamalarla geçti. Yargı paketi sayesinde serbest bırakılan gazeteciler olsa da toplam tutuklu gazetecisi sayısında bir değişim olmadı. Serbest kalan gazeteci kadar gazeteci tutuklandı. Ne zaman ülke gündemi gerilse, yaşanan olayların duyulması engellenmek istense gazeteciler üzerindeki baskı arttı. Mesela mülteciler konusunda Türkiye’nin kapıları açma kararının ardından sınırda yaşanan dramın medyada yer bulması üzerine 20’nin üzerinde gazeteci gözaltına alındı, hâlâ 2 gazeteci tutuklu. Mesela Libya’da MİT mensuplarının öldürülmesiyle ilgili haberler nedeniyle hâlâ 7 gazeteci cezaevinde tutuklu bulunuyor. Yani iktidar ne zaman bir olayın duyulmasını engellemek istiyorsa gazetecileri tutukluyor. İktidarın basın özgürlüğü anlayışı maalesef bu. Medyadaki tekelleşme, dağıtım sistemindeki tekelleşme en çok halkın haber alma hakkına darbe vurdu. Pandemi süreci ile birlikte bunu daha yakıcı bir şekilde gördük.
"TÜRKİYE SONLARDAKİ SIRASINI ÖZENLE KORUYOR"
Demokratik normlar ve evrensel ölçüler bakımından basın özgürlüğü nerede duruyor, Türkiye dünyadaki genel ortalama bakımından nereden nereye geldi?
Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye sonlardaki sırasını büyük bir özenle koruyor. Yine aynı şekilde en fazla tutuklu gazetecisi konusunda da ilk sıralardaki yerini başka bir ülkeye kaptırmıyor. Türkiye’de medyaya yönelik baskıların biçimleri var. Sahipliğini ele geçirerek istediğini söyletmek, dava ve gözaltılar ile gözdağı vermek, tutuklamalarla gazetecileri mesleği bırakmak noktasına getirmek, bunlarla susturamadığı medya kuruluşlarını RTÜK ve Basın İlan Kurumu cezaları ile yayın hayatını sürdüremez hale getirmek en çok kullanılan baskı politikaları.
"UMUDUMUZ GAZETECİLERİN YAN YANA GELEREK KARANLIĞI DAĞITMA MÜCADELESİ"
Düşünsenize özerk olması gereken bir RTÜK, bir kanalda iktidar karşıtı insanları öldürmekle tehdit edenlere yönelik yaptırımı ile yayında bira kelimesine yönelik yaptırımı arasında bile katbekat fark var.
Düşünsenize hükümetler gazetelere para ile baskı kurmasın diye kurulmuş yapısının özerk olması gereken Basın İlan Kurumu hükümeti eleştiren haberler nedeniyle gazetelere cezalar yağdırıyor. Böyle bir ülkede basın özgürlüğünden bahsedemiyoruz.
Medya iktidarların her zaman hedefinde olmuştur ancak AKP döneminde yaşananların boyutu Türkiye’de bilgisiz, kültürsüz, sorgulamayan, eleştirmeyen hatta okumayan bir toplum yaratmaya yönelik. Tabii ki böyle karanlık bir tabloda aydınlığı getirmeye çalışan gazeteciler de var. Umudumuz mesleğine sahip çıkan, aydınlığı taşıyan gazetecilerin yan yana gelerek bu karanlığı dağıtma mücadelesidir. (MEDYA SERVİSİ)