14 Haziran 2020 10:01

Eğitim Sen Genel Sekreteri Kaya: Hastalığı olan öğrenciler için nasıl önlem alınacak?

Her gün bine yakın vakanın açıklandığı bir dönemde, Liselere Geçiş Sınavı (LGS) 20 Haziran, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ise 27-28 Haziran 2020 tarihlerinde yapılacak. Sınava girecek öğrencilerin yanı sıra içinde aileler, öğretmenler ve görevlilerin olduğu milyonlarca kişi sınav günü etkileşimde olacak.

YKS ve LGS’ye girecek kronik hastalığı olan öğrenciler ise en büyük risk grubunu oluşturuyor. Eğitim ve sağlık örgütleri de yaptıkları açıklamalarla sık sık uyarılarda bulunuyor.

Sınavların ertelenmesi talebiyle başlatılan imza kampanyasında binlerce imza toplayan Eğitim Sen salgın başladığından beri Eğitim Günlükleri yayınlayarak uyarı ve taleplerde bulunuyor.

Eğitim Sen Genel Sekteri Velat Kaya, 2012 yılında başlayan 12 yıllık zorunlu 4+4+4 eğitim sistemini ilk mezunlarını salgın döneminde verdiğini ve sınava bu yıl yüzde 50 daha fazla öğrencinin gireceğini söyledi. Geçen sene LGS sınavına 1 milyon 200 bin öğrencinin girdiğini ifade eden Kaya, “4+4+4’te kaynaklı bu sayı bu yıl yüzde 50 artacak. Bu yıl 1 milyon 800 bin öğrenci 8’inci sınıfı bitirip mezun olacak. Öğrenciler pandemi ile birlikte aynı zamanda artan bir öğrenci sayısıyla mücadele etmek zorunda bırakıldı” bilgileri verdi.

KRONİK HASTALIĞI BULUNAN ÖĞRENCİLER?

Eğitim Sen Genel Sekreteri Velat Kaya,  sınav tarihlerinin ertelenmemesi kararıyla toplumun sağlığının riske atıldığını ve ekonomik kaygıların gözetildiğini söyledi. Sınava girecek kronik hastalığı bulunan öğrencilerin olduğunu hatırlatan Kaya, “Hasta ve dezavantajlı öğrenciler için nasıl önlemler alınacak? Sınıflarda kaç kişi olacak, hijyen kuralları nasıl sağlanacak? Bu sorulara bakan çıkıp açıklık getirmeli” dedi.

Sınav günü yaşanacak insan akışına vurgu yapan Kaya, sınavda görev alacak öğretmenlerin kaygıları olduğunu söyledi. Salgın ortadan yokken de öğrencilerin kaygı ve stres ile sınava girdiğini ifade eden Kaya, “Sınava kısa bir dönem kalmasına rağmen edindiğimiz bilgilere göre hala çok fazla görevli öğretmen açığı var, resen görevlendirmeler yapılıyor” diye belirtti.

‘İKİ AYDIR ELEKTRİK YOK’

Salgın boyunca uygulanan uzaktan eğitimde bir fırsat eşitsizliği olduğunun altını çizen Kaya, “Bilimsel, demokratik, anadilde eğitim ortamı sağlanmadığı gibi salgın döneminde eşitsizliğin makası daha fazla açıldı. Yoksulluğun kendini hissettirdiği bölge illerinde ana dilin Kürtçenin eğitimde kullanılmamasından kaynaklı milyonlarca öğrenci dezavantajlı bir şekilde bu sürece dahil oluyorlar. Anadil sorununu yanında bir de elektrik sorunu da var. Mardin’de kimi ilçelerde iki aya yakındır elektrik yok. Elektriğin olmadığı bir bölgede öğrencilerin eğitime devam etmeleri çok zordur. Eğitim Sen olarak bu eşitsizliğe itirazımız olduğunu her platformda dile getiriyoruz” diye konuştu.

‘BÖLGE İLLERİNDE VAKA ARTIYOR’

Mardin, Şırnak, Diyarbakır, Batman’da vaka sayıların yükselmesine işaret eden Kaya, şöyle devam etti: “Bölge illerinde yaşana vaka artışları halkta bir paniğe neden olmuşken sınavların ısrarla yapılmak istenmesine anlam veremiyoruz. Bir tarafta özel okullarda okuyan her imkana sahip bir kesim varken, diğer tarafta aylardır elektriksiz olan bir kesim var. Arada bir uçurum var. Uzaktan eğitime itirazlarımızdan biri buydu, kaygılarımız vardı ve bu kaygılarımız gerçek oldu. Uzaktan eğitime çok büyük bir kesim erişemedi. Devletin görevi her öğrenciye eşit imkanları sağlamak.”

TALEP VE ÖNERİLER

Salgın sürecin şeffaf yönetilmediğini dile getiren Kaya, “Her gün bine yakın vaka açıklanıyor ama her şey bitti artık ‘normalleşebiliriz’ izlenimi yaratılıyor” dedi.

Kaya, sendika olarak şu öneri ve taleplerini şöyle sıraladı: “Sağlık örgütlerinin talep ve önerileri, eğitim örgütlerinin dedikleri dikkate alınsın. Bütün itirazlara rağmen sınava yapılacağı benziyor, sınıflarda fiziki mesafe, hijyen kuralları sağlansın. Sınıflarda maske takılacak mı ya da takılmayacak mı çıkıp bütün soru işaretlerinin cevapları bir an önce açıklanmalı. Hem öğrencilerin, öğretmenlerin hem de ailelerin kaygıları var onları gidermeden sınava yapamazsınız. Sınav süreci hem aileler hem de öğrenciler açısından stresli bir dönem olarak tanımlaya biliriz. Başta ailelerin öğrencilere yönelik yaklaşımlarında strese yönlendirecek yaklaşımlardan uzak olmalılar. Bunun sadece bir sınav olduğunu ve sınavın öğrencilerin hayatından daha değerli olmadığını ailelere net bir şekilde ifade etmeliyiz. Öğrenciler de bu bilinç ile sınava gitmeli, öğrencinin yaşamından daha değerli hiçbir şey yoktur. Başarı ve başarısızlık üzerine değerlendirmelerden kaçınılmalıdır. Birilerinin çarkları dönecek diye biz öğrencilerimizin geleceklerini yarıştırmadan vazgeçmeliyiz.”

Kaya, sözlerine şunları ekledi: “Aylardır sokağa çıkmayı yasakladığımız bir kesimi sadece sınava girmesi için o gün dışarı çıkmasına ve kalabalık içine girmesine izin veriyorsak bu çocuklara yaptığımız en büyük adaletsizlik olur. Biz bunu kabul etmiyoruz, aileler ve öğrenciler de kabul etmemeli. Bu haksızlığa karşı birlikte sesimizi yükseltmeliyiz.” (MA)

Evrensel'i Takip Et