15 Haziran 2020 13:36

Arap Coğrafyasında Geçen Hafta | Libya’da ‘Kahire Bildirgesi’ hamlesi

Mısır’ın girişimiyle ortaya çıkan bildirgeyi Trablus yönetimi ve AKP Hükümeti reddederken, Rusya, Fransa, BAE, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği ile ABD, desteklerini açıkladı.

Fotoğraf: Abdul-Jawad Elhusuni/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Ali KARATAŞ

Bugünlerde Arap dünyasında yayınlanan hangi gazeteyi açarsanız açın Libya’daki son gelişmelerle ilgili birkaç makale, haber veya analiz bulma şansınız var. Libya Ulusal Ordusu Lideri General Halife Hafter, geçen yılın nisan ayında başkent Trablus merkezli olan BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümetine karşı kuşatma harekatına başlamıştı. Ancak son haftalarda Hafter, Türkiye yönetiminin de Libya denklemine girmesiyle birçok stratejik noktadan çekilmek zorunda kaldı. Hemen bu gelişmelerin ardından Hafter, Mısır’ı ziyaret etti. Trablus ve Tobruk merkezli olarak iki ayrı iktidarın bulunduğu ülkede, yönetiminin siyasi temsilcisi olan Meclis Başkanı Akile Salih, Hafter’le birlikte 8 Haziran’da ülke genelinde ateşkes öngören “Kahire Bildirgesi”ni ilan etti.

Mısır’ın girişimiyle ortaya çıkan bildirge, özetle çatışmaların durmasını ve ateşkes ilan edilerek BM himayesinde siyasi sürece geri dönülmesini içeriyor. Trablus yönetimi ve AKP Hükümeti anlaşmayı reddederken, Tobruk merkezli yönetimi destekleyen Rusya, Fransa, BAE, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği ile ABD “Kahire Bildirgesi”ni desteklediklerini açıklamışlardı.

LİBYA İLE İLGİLİ İKİ GÖRÜŞ

Libya’daki son gelişmelerle ilgili olarak Arap basınına iki görüş yansıdı. Bunlardan ilki Hafter’in daha önce almış olduğu bölgelerden çekilmesinin büyük bir kayıp olduğu yönünde. Al Arab gazetesinden Beşar Nerş, savaşın sonuçlarının değişmeye başladığını söyledi. Nerş, “Mutabakat Hükümeti güçlerinin, Hafter’in hızlı bir şekilde geri çekilmesi karşılığında başarabildikleri büyük zaferler, savaş ve barışla ilgili olarak önemli sonuçlara yol açıyor” dedi. ‘Kahire Bildirgesi’ni, yenilgiye uğrayan eksenin “çıkış arayışı” olarak nitelendirdi.
“Bölgesel ve uluslararası güçler Libya’da nüfuz için mücadele ettikleri sürece hesaplar yenilenecektir” diye de ekledi.

General Hafter’e yakınlığıyla bilinen Mısır’ın yarı resmi gazetesi al Ahram’dan Ahmet Abdultavvab da, Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusunun birçok noktadan çekilmesinin “taktiksel” olduğunu yazdı. Abdultavvab, Hafter’in çekilmesinin Mutabakat Hükümeti güçlerini kalelerinden çıkarmak için bir “yem” olduğunu ve karşı tarafın yemi yuttuğunu savundu.

MISIR ORDUSUNDAN "MESAJ"

Suudi Arabistan’a yakınlığıyla bilinen, Londra’da yayınlanan al Arap gazetesinden Ahmet Cemal, Mısır ordusunun Libya sınırına yaptığı yığınağa dikkat çekti. Cemal; “Mısır; bölgesel güvenliği için çizdiği coğrafi sınırları aşmaya çalışan herhangi bir tarafla karşı karşıya geleceğine dikkat çekmek için Libya sınırına bitişik batı bölgesindeki askeri tahkimatını iki katına çıkardı” dedi. Bunun gerekçesini de sınırlardan “Teröristlerin sızma ihtimali” olarak açıkladı. Mısır genelkurmay başkanının Libya sınırını ziyareti ise, “Askeri müdahalenin hazırlığı” olarak nitelendirildi.

"ABD’DEKİ KARIŞIKLIK AKP İÇİN FIRSAT"

Al Arap’ta Mona al Mahruqi imzasıyla yayımlanan bir makale ise, “Amerikan karışıklığı Türkiye’yi Libya’da devam etmeye teşvik ediyor” başlığını taşıyor. Mahruqi, “Afrikalı-Amerikalı vatandaşın bir polis tarafından öldürülmesinden bu yana Başkan Donald Trump’ın iç gerilimle meşgul olması, Amerika’nın Libya konusunda kafa karışıklığını teşvik ediyor” dedi. Al Kuds Al Arabi gazetesi ise Halife Hafter’e sadık Abdul Salam al Bedri’nin İbranice yayın yapan “Makor Rishon” gazetesine demeç vermesini eleştirdi.

Başyazıda, “Al Bedri’nin Libya denklemindeki yetersiz konumu nedeniyle İsrail’i Yunanistan, Kıbrıs, Mısır ve Lübnan’ın katılımıyla yeni bir siyasi girişime katılmaya davet etmesi şaşırtıcıdır” denildi.

Libya’daki gelişmeler, Suudi basının amiral gemisi Şarkul Avsat’tan Abdurranman Raşid’in de gündemindeydi. Raşid, Sirte ve Bingazi’nin ele geçirilmesinin Hafter için büyük tehlike olduğunu yazdı. Türkiye’nin gittikçe yaygınlaşan askeri üslerine dikkat çekilirken, “Kahire Bildirgesi”nin barışçıl çözüm için son şans olduğunu ileri sürüldü.


LİBYA; SAVAŞ VE BARIŞLA İLGİLİ SONUÇLAR

Beşar NARŞ
al Arab al Cedid

Ulusal Mutabakat Hükümeti güçleri tarafından sağlanan büyük ilerlemeden, Trablus şehrinin tüm idari sınırlarının kontrolünü yeniden kazanmayı başarmasından ve Libya’nın doğusuna doğru ilerlemesinden sonra General Hafter ve onu destekleyenler için savaşın neticeleri değişti. Sadece askeri olarak değil politik olarak da kaybediyor.

Petrol zengini ülke, barış ve istikrar isteyenler ile kaos ve yıkım isteyenler arasında bir mücadeleye tanık oluyor. Mutabakat Hükümeti güçlerinin, Hafter’in hızlı bir şekilde geri çekilmesi karşılığında başarabildikleri büyük zaferler, savaş ve barışla ilgili olarak önemli sonuçlara yol açıyor.

Bu sonuçlardan ilki; Türkiye’nin Libya’daki rolünün etkinliği. İki ülke arasında Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması ve Askeri İşbirliği Mutabakatı imzalanmasından bu yana, Türkiye kendisini Libya sahnesine güçlü bir şekilde dayatabilmiştir. Askeri müdahalesi, sahadaki dengeleri değiştirmiştir. Mutabakat Hükümeti, Başkent Trablus’ta kuşatma altında bir konumdayken Türkiye’nin askeri ve saha varlığı sayesinde kuşatmayı kırmayı başardı. Stratejik önemde olan askeri üsler ve beldeler geri alındı. Hafter’in güçleri buralardan doğuya doğru kovuldu. Sonuç olarak Libya’daki Türk müdahalesi, Ankara’nın bölgesel projeleriyle ilgili stratejik sonuçlar ortaya çıkardı. Doğu Akdeniz havzasında Türk etkisi ve egemenlik hakları ile ilgili olarak dünya önünde yeni bir gerçeği vurguladı.

İkinci sonuç, General Hafter’in destekleyicisi olan, Arap Baharı devrimlerine karşı olan eksenin gerilemesidir. Hafter güçlerinin uğradığı büyük yenilgiler ve Batı Libya’daki önemli stratejik pozisyonların kaybı, bu güçleri bir çıkış yolu bulmaya itti. Mısır Lideri Abdulfettah Sisi tarafından öne sürülen siyasi girişim, “Kahire Bildirgesi” olarak adlandırıldı. Bu nedenle, Mısır girişimine ilk tepkiler, Trablus’u kontrol etmek ve uluslararası kabul görmüş Ulusal Mutabakat Hükümetini ortadan kaldırmak için Hafter’i askeri ve politik olarak destekleyen ülkeler olan Suudi Arabistan, BAE ve Rusya gibi aynı eksendeki ülkelerden geldi.

Sonuç olarak Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından kazanılan zaferin yansıması; askeri ve siyasi savaşın ivmesinin devam etmesini sağlaması olarak söylenebilir. Hafter ve güçleri ortadan kaldırılmadan savaş durmayacak. Savaşın bitmediği ve devam edeceği kesindir. Bölgesel ve uluslararası güçler Libya’da nüfuz için mücadele ettikleri sürece hesaplar yenilenecektir.


ERDOĞAN LİBYA TUZAĞINDA

Ahmet ABDULTAVAB
Al Ahram

Önümüzdeki günler, Hafter tarafından yönetilen Libya Ulusal Ordusunun “tarihin en ünlü savaş taktiğini” yapmayı başarıp başaramadığını kanıtlayacak. Katar’ın cömert davrandığı paralı askerler ve Erdoğan’ın savaşçıları ile uzmanları tarafından desteklenen İhvancı milisler bir tuzağa düştüler. Orduya hiç katılmamış olan genel halk tarafından bilinen en basit savaş kurallarını öğrenmemiş gibiler. Ancak son günlerde Libya’daki durumu sunmadan önce, Hafter güçlerinin Başkent Trablus’u ablukada tutan güçlü pozisyonunun olduğunu hatırlayalım. Ama şehri almasını engelleyen karmaşık hesaplamalar ile kilitlenmişti. Terörist milisleri ezmesine izin veren kolay bir askeri operasyon olmasına rağmen. Hafter’in en önemli hesapları arasında sivillerin zarar göreceği korkusu vardı. Teröristlerin en temel insani kurallara uymadan planladıkları şey tam olarak buydu.

Yaklaşan olaylar gerçeği kanıtlayana kadar muhtemelen Hafter’in bulmuş olduğu çözümün basitliğine rağmen teröristler yemi yuttu. Onları kalelerinden çıkarmak için, ileri pozisyonlarından çekildi. Birkaç tarafın kendisinden ayrılma girişimlerine verdiği tepki kisvesi altında Tarhuna’ya çekildi. Böylece, beklendiği gibi teröristler yemi yuttu, güçlendirilmiş yuvalarından Tarhuna’ya çıktılar. Sonra Hafter başka bir adımla Sirte’ye doğru çekildi, böylece teröristler sevindi ve zaferlerini ilan ettiler. Fakat Sirte’ye yaklaştıklarında örtüsüz, tahkimatsız, sığınaksız ve sivilleri kendilerini korumak için kullanamayacakları açık bir çölde olduklarını keşfettiler. Bu tuzak; Hafter’i havadan ve yerden  her saat teröristleri yıpratmak için açık hale getirdi!


MISIR ORDUSUNDAN ERDOĞAN’IN PARALI ASKERLERİNE AÇIK MESAJ

Ahmet CEMAL
Al Arab

Mısır; bölgesel güvenliği için çizdiği coğrafi sınırları aşmaya çalışan herhangi bir tarafla karşı karşıya geleceğine dikkat çekmek için Libya sınırına bitişik batı bölgesindeki askeri tahkimatını iki katına çıkardı. Komşu Libya’daki hızlı değişimler ışığında, ülke alanının üç katını oluşturan geniş çöllerin oluşturduğu ulusal güvenlik tehditleriyle ilgili boşlukları kapatmayı amaçlıyor.

Son Mısır seferberliği, birçok tarafı rahatsız etti. Kahire, Libya kriziyle mücadele planını terk etmeye, “Siyasi girişimlerden askeri müdahaleye” geçişe hazırlanıyor gibi görünüyor. Sıcak gelişmeler ortaya çıktıkça, Mısır aşırı ihtiyatlı tutumundan vazgeçmeye başladı. Libya krizini görüşmek üzere Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin salı günü Ulusal Güvenlik Konseyi ile görüşmesi, Kahire Bildirgesi’nin siyasi bir çözüme yol açamaması durumunda askeri seçeneğin yakın olabileceğini gösteriyor.

Mısır Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhamed Ferid’in çarşamba günü batı bölgesine ziyaret gerçekleştirmesi, Mısır’ın Libya’ya doğrudan askeri müdahalesinin yakında geleceği izlenimini verdi. Ferid, Türkiye askeri uygulamalarına devam eder ve paralı askerler daha da ilerlerse Mısır ordusunun hazır olduğunu ve tüm tehlikelerle ve zorluklarla yüzleşebileceğini  vurguladı.

Kahire, Libya’da siyasi bir çözüm bulmak için çaba gösteriyor ve sahadaki askeri durumun kötüleşmesinden korkuyor. Her iki durumda da Suriye topraklarından gelen Türkiye’ye sadık, alternatif yerler arayan on binden fazla paralı asker olacak. Mısır sınırları onlar için bir hedef olacak. Çünkü zaten aşırılık yanlıları tarafından sızma tehdidi altındaydı. Güvenlik güçleri 1200 kilometrelik bir alan boyunca birçok girişimi engellemeyi başardı. Bu tamamen kontrol edilmesi zor olan geniş bir alandır.

Kahire, teröristlerin çalışmalarının doğasının onları genişleme eğilimi gösterdiğini anlıyor. Eğer yeni gerçeklikte Libya’da yaşayanların  yerleşmelerine izin verilmese, komşu Libya ülkelerine yayılmaları gerekecek.


LİBYA: EN TEHLİKELİSİ HENÜZ GÖRÜLMEDİ

Abdurrahman RAŞİD
Şarkul Avsat

2015’ten bu yana Libya’da iki grup güç ve iktidar için savaşıyor. Bütün bölgesel savaşlar gibi bu savaş da basit bir şekilde başladı ardından bölgesel ve küresel çatışmaların iç içe geçmesiyle büyüdü.

Son birkaç gündeki gelişmeler her düzeyde önemlidir. Türkler, 100 yıl önce Osmanlı devletinin yıkılmasından bu yana ilk olan bir adım atarak, Müslüman Kardeşlerin uzantısı Ulusal Mutabakat Hükümeti (UHM) bayrağı altında Libya’da savaşmak için Akdeniz’i geçtiler. Türkler ve UHM, sahadaki önemli toprak kayıplarının ardından son günlerde zafer kutlamalarına başladılar. Zira Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusunun bir yıldır kendilerini saran kordonunu kırdılar. Komşu kent Tarhuna’da kendisini yenilgiye uğrattılar ve doğuya Sirte’ye yöneldiler. UHM’nin kontrol ettiği topraklar iki katına çıktı. Bununla birlikte, şu ana kadar, UHM’nin kontrol ettiği topraklar Libya’nın yüzde 20’sinden daha az. Libya ordusu ise petrol bölgeleri dahil ülkenin yüzde 60’ını kontrol etmeye devam ediyor.

Çatışmaları Suriye’den getirdikleri muhaliflerle karadan, İHA’ları ile de havadan yöneten Türklerin ilerleyip ilerleyemeyeceğini, doğu şehirlerinde ve diğerlerinde savaşı kazanıp kazanamayacağını önümüzdeki günler gösterecek. Türkler önce Sirte ardından da Bingazi’yi ele geçirirlerse, işte o zaman zaferleri gerçekten de Hafter için tehlikeli olabilir ve sadece Libya’da değil bölgenin tamamında oyunun kurallarını değiştirebilir. Ancak şimdilik sadece Trablus’u çevreleyen mahalleleri; Tarhuna ve Beni Velid kentlerini geri aldılar. Savaş hâlâ kendisini kesin bir şekilde bitirecek bir sonuçtan çok uzak.

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu Komutanı Hafter, Kahire’den yayımladıkları bildirge ile “ateşkes ve uzlaşı” çağrısı yaptılar. Türkiye ve UHM kendisini yenilen tarafın yaptığı bir çağrı olarak tanımlasa da gerçekte bu, bütün tarafları bir araya getiren en iyi barış önerisidir. Önerilen çözüm, tarafların uzlaşmalı bir şekilde yönetime katılması, bir başkan ve iki yardımcısının belirlenmesi, geçiş dönemi, yeni anayasa hazırlanması ve son olarak da seçimlerin düzenlenmesidir. Ne var ki, Türkler ve müttefikleri bu girişimi hemen reddettiler.

Kahire Bildirgesi, son gelişmelerin dayattığı bir manevra mı? Aslında bu, önümüzdeki aşama için gerekli bir diplomatik adımdır çünkü bunun askeri açıdan en kötü aşama olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla bu bildirge, gelecekte önerilecek herhangi bir çözüm için bir zemini temsil etmektedir.

Peki, Batı, Türkiye’nin Libya’daki bu savaşını onaylıyor mu yoksa en azından muhalif mi? Değil. Belki de durum böyle. Avrupa ve özellikle de ABD savaş gemilerinin hiçbir müdahalesine maruz kalmadan Türkiye, bütün bu silahlı unsurları ve askeri teçhizatı Libya’ya nakledemezdi.

Aylar süren inkardan sonra Türkler nihayet Libya’daki savaşa askeri olarak müdahil olduklarını itiraf ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu birkaç gün önce şu sözlerle deklare etti: “Askerlerimiz, son birkaç gün içerisinde Libya’daki kardeşleri ile verdikleri mücadelede hedeflenen planlara doğru yürüyor… Libya’da Trablus, Tarhuna ve çevredeki havalimanları olsun kontrolü sağladılar ve bütün bu bölgeleri temizlediler. Şu anda da hedeflenen planlara doğru ilerliyorlar”. Nedir bu planlanan hedefler? Bunlar büyük anlamları olan kelimeler. Libya’da savaş artık Libyalılar arasında değil.

Türkiye, İran’ın izinden gidiyor ve onun gibi kendini çılgın bir yayılmaya kaptırmış durumda.   Askeri olarak bölgenin geneline yayıldı. Kuzey Irak’ta ve Libya’da askeri kuvvet bulunduruyor. Katar’da askeri bir üssü var. Suriye’de savaşıyor ve Somali’de askeri faaliyetler yürütüyor.

Kahire Bildirgesi, savaş yeni ve daha tehlikeli bir aşamaya geçmeden önce Libya’yı kurtarmak için yapılan son girişimdir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Almanya’da ırkçılığa karşı eylemler sürüyor: Artık yeter diyoruz

SONRAKİ HABER

Koronavirüs küçük esnafı vurdu: Bitmiş durumdayız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa