Tersane işçileri: Ya evde açlıktan ya da işte salgından öleceğiz
Tuzla tersanelerinde ağır koşullar altında çalışan işçiler, “Ya evde oturup açılıktan öleceğiz ya da işe gidip salgından öleceğiz” diyerek yaşadıkları sorunları anlattı.
Fotoğraf: Pixabay
Türkiye’de gemi yapımı, bakım ve onarımının önemli bir bölümü İstanbul Tuzla ve Yalova’daki bölgelerde yapılıyor. Tuzla’da irili ufaklı 83 tersane bulunuyor. Söz konusu tersanelerde yaklaşık 500 bin kişi çalışıyor ve bunların büyük bir bölümü taşeron firmalar üzerinden çalıştırılıyor. Bölgedeki işletmelerin birçoğu birden fazla taşeron firma ile çalışıyor. Firmalarda çalışan kadrolu işçi sayısını belli bir rakamda tutmak, iş yasasının gerektirdiği iş güvenliği uzmanı, doktor bulundurma, engelli kadrosu gibi zorunluluklardan kaçınmak, maliyetleri düşürmek ve kar oranını arttırmak bu durumun başlıca nedenleri arasında gösteriliyor.
Bugüne kadar çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği tersanelerde çalışan işçileri, çalışma koşullarını ve karşı karşıya kaldıkları sorunları anlattı.
İŞÇİLERİN ÇOĞU BEL FITIĞI
Çalışma koşullarının oldukça ağır olduğunu söyleyen tersane işçisi Barış Bulat, 2 yıldır çalıştığı tersanede boru montaj işi yaptığını ve en hafif ağırlığın 100 kilonun altında olmadığını ifade etti. Kendi bölümünde çalışan her işçinin sırt ağrıları yaşadığını ve birçok işçinin de kaldırdığı ağırlıktan kaynaklı bel fıtığı olduğunu belirten Bulat, bundan kaynaklı bir çok işçinin ayda birkaç kere hastaneye gidip tedavi olmak zorunda kaldığını söyledi. Bulat, salgın döneminde işlerin azalmasına rağmen kendisinin sürekli çalıştığını ifade etti. Salgında iş verenlerin aldığı önlemlerin çok yetersiz olduğunu kaydeden Bulat, işçilerin çalışırken kullandığı toz maskelerinin kaldırılarak yerine hastanelerde kullanılan cerrahi maskelerin verildiğini söyledi. Bulat, kendilerine verilen cerrahi maskelerin çalışırken kendilerini korumadığını vurguladı.
FİZKİ MESAFEYİ SAĞLAMAK İMKANSIZ
“Normalleşme” sürecine geçildikten sonra tersanelerde çalışma sisteminin eskiye dönüldüğüne dikkati çeken Bulat, tersanede fiziki mesafenin sağlanmasının imkansız olduğunu ve bir boruyu kaldırırken diğer işçi ile mecbur yan yana gelmek zorunda olduklarını kaydetti. Çalıştığı tersanede 500 kişinin çalıştığını aktaran Bulat, hemen her gün iş kazalarının yaşandığını dile getirdi.
YOĞUN ÇALIŞMA İŞ KAZALARININ HABERCİSİ
Tersanede boru onarım işinde çalışan Abdullah Kaya da 6 aydır tersanede çalıştığını söyledi. Ağrılı olan Kaya, daha önce inşaat işçisi olduğunu, inşaatlarda işler durunca tersanede çalışmaya başladığını anlattı. Salgın döneminde iş yoğunluğu çok olmasa bile çalıştıklarını ifade eden Kaya, Pazar günleri tersane patronları özel izin alarak işçileri çalıştırdığını belirtti. “Normalleşme” sürecine geçildiğinden bu yana iş yoğunluğunun arttığına işaret eden Kaya, iş yoğunluğundan kaynaklı sürekli mesaiye kaldıklarını ifade etti. Yaptığı işin ağır olduğunu ve beden gücünü kullandıkları için çok fazla yorulduklarını belirten Kaya, sürekli mesailer olduğundan kaynaklı işçilerin yorgunluktan dikkatlerinin dağıldığını ve bunun da kazalara neden olduğunu söyledi. Maaşlarının düşük olmasından kaynaklı işçilerin mecburen fazla mesaiye kalmak zorunda olduğunu dile getiren Kaya, iş yerinde işçiler arasında birlik olmadığı için yaşanılan haksızlıklara bir şey diyemediklerini vurguladı.
Kaya, “Salgın döneminde her yer kapatıldı, işçilerin çalışma alanları kapatılmadı. Bu virüs sadece işçilere mi yok. Ya işçi evinde oturup açlıktan ölecek ya da gidip çalışacak virüsten ölecek. Bize başka bir şans tanımadılar” diye konuştu. (İstanbul/MA)