17 Haziran 2020 06:23

EFJ Yöneticisi Mustafa Kuleli: Toplum haber alma hakkını kaybediyor

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Yöneticisi Mustafa Kuleli gazetecilerin özgürlüklerini yitirirken; halkın haber alma hakkını, ülkenin de demokrasisini kaybettiğini söyledi.

Mustafa Kuleli | Fotoğraf: TGS

Paylaş

Gazeteciler ve bağımsız gazeteler üzerindeki baskılar devam ederken, halkın haber alma hakkı da yavaş yavaş yok edilmeye çalışılıyor. Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri, gazeteciler ve televizyonculara Türkiye’deki basın özgürlüğünün son bir yılda nereden nereye geldiğini sorduk. Bugün Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Yöneticisi Mustafa Kuleli anlattı… 

Türkiye basın özgürlüğü konusunda son bir yılda nereden nereye geldi? Haber alma hakkı neler kaybetti, kaybediyor? 

Türkiye’de 79 gazeteci ve medya çalışanı hâlen cezaevinde. Bu durum dışardaki gazetecileri de baskı altına alıyor. Tabii mesele sadece tutukluluk değil. Erdoğan rejimi gazetecilere topyekûn savaş açmış durumda. Medya sahipliğinin yandaşlaştırıldığını, gazetecilerin davalar ile yıldırılmak istendiğini, fizikî saldırıların arttığını görüyoruz. Basın kartları üzerindeki Saray hâkimiyeti, muhalif yayınlara yönelik ilân kesme cezaları, RTÜK’ün taraflı yapısı ve verdiği partizanca cezaların her biri çok ciddi basın özgürlüğü ihlâlleri.

Dehşetengiz bir manzara ile karşı karşıyayız: Türkiye’de son bir yılda 103 gazeteci gözaltına alındı. 37 meslektaşımız fiziki saldırıya uğradı. Gazeteciler toplamda 178 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Sadece Mart 2020’de ve yalnızca koronavirüs pandemisi özelinde, Türkiye’nin dört bir yanındaki yerel medya kuruluşlarında çalışan sekiz gazeteci, haber ve yorumları nedeniyle gözaltına alındı. Kimileri gece yarısı kelepçelendi, kimileri defalarca ifadeye çağrıldı, kimileri hâlâ soruşturma ve suç duyurularıyla karşı karşıya. 

Bakın, TGS’nin anketine göre gazetecilerin yüzde 80,8’i sansüre uğradığını düşünüyor, yüzde 78,7’si otosansür uyguladığını belirtiyor. Bu Türkiye için bir utançtır. Çünkü gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplumumuz haber alma hakkını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor. 

Demokratik normlar ve evrensel ölçüler bakımından ifade özgürlüğü ne durumda?

Söz söyleme hakkı bakımından maalesef daha da karamsar bir tablo var. Kutuplaşmanın arttırılması sonucu tüm kesimler artık daha tahammülsüz. Üstelik bu sorun tek adam rejimi sona erince kendiliğinden çözülecek bir şey değil. Zira demokrasi bir kültür ve aşağıdan yukarıya yeşertilmesi gerekiyor. Özellikle sosyal ağlarda, her mahallenin kendi ‘kutsal’ları konusunda son derece saldırganlaşabildiğini görüyoruz. Bu ‘kırmızı çizgi’cilik ifade özgürlüğünü boğar. Anayasa Mahkemesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de aynı şeyi söylüyor: “İfade özgürlüğü kırıcı, şoke edici, rahatsız edici fikirler için de geçerlidir.” Şiddet içermedikçe her şey yazılabilir, söylenebilir. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu incinirse incinsin. Alışırlar. Düşünce ve ifade özgürlüğünde ısrar etmeliyiz.

Buradan nasıl çıkacağız?

Demokrasi total bir hadise, bir kültür. Ben buradan bir derviş edasıyla herkese sabır vâzetme haddinde değilim ancak temel hakları çok kararlı bir şekilde savunmaya devam etmeliyiz. Bunu örgütlü bir biçimde yapmalıyız. Türkiye Gazeteciler Sendikası ve kimi gazeteci cemiyetlerinin çabasını önemli bulmakla beraber daha yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Ayrıca yurttaşlar da okuduğu, izlediği içerikler için muhakkak para vermeli. Özgür, bağımsız ve çeşitlilik içeren bir medyanın iktidarı elinde bulunduranlardan hesap sorabileceği bir ortam ancak böyle sağlanır. (MEDYA SERVİSİ)

{{407006}}

{{407006}}

{{407155}}

{{406922}}

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'den koronavirüse dair tüm gelişmeler (17 Haziran)

SONRAKİ HABER

Honduras Devlet Başkanı Hernandez’in koronavirüs testi pozitif çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa