Uzatılan umutlar, ağırlaşan sömürü: Şartlı mültecilik
İranlı mülteciler ve Denizli Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Av. Hayriye Buse Bergamalı ‘şartlı’ mültecilerin yaşadığı sorunları Evrensel'e anlattı.
Fotoğraf: Evrensel
Hilmi MIYNAT
Denizli
Denizli’de İranlı mülteciler ve Denizli Barosu Göç ve İltica Komisyonu Üyesi Av. Hayriye Buse Bergamalı ile ‘şartlı’ mültecilerin sorunlarını konuştuk. Av. Bergamalı İranlı mültecilerin dolandırılma hikayelerini anlatırken, mülteciler ağır çalışma koşullarını ve Türkiye’de yaşadığı ayrımcılığı anlattı.
‘12 SAAT 50 LİRA İÇİN ÇALIŞIYORUM’
Yaklaşık 6 yıldır Türkiye’de yaşayan İranlı mülteci Arsalan, geri dönme imkanı olmadığını, Avrupa’ya geçişlerin durması ile umutlarının her geçen gün azaldığını söyledi. İran’da düşünceleri nedeniyle evi basılan, gözaltında işkence gören Arsalan 6 yıldır Avrupa veya Amerika ülkelerine gitmeyi bekliyor. Arsalan, Türkiye’de yaşayabilmek için çalışmak zorunda olduğunu ifade ederek, “Bir gün çalışmazsam geçinemem. Birleşmiş Milletlerin bize yardım ettiği söyleniyor. Bu doğru değil. 12 saat 50 lira için çalışıyorum. Birçok arkadaşım salgın sürecinde işsiz kaldı. İranlı olunca yüksek kira ödüyorsun, ödeyemeyince sokağa atılıyorsun” dedi.
‘HEPİMİZ İŞÇİYİZ AYRIM OLMAMALI’
İranlı Kaynak İşçisi Esmaeil ise yoğun emek sömürüsüne dikkat çekerek, “En pis, en ağır denecek işlerde mülteciler çalışıyor. Hem de daha düşük ücretle. Ama hâlâ mülteci düşmanlığı yapıyorlar. İşsizliğin sebebi olarak bizleri görüyorlar. Biz de yaşamak için çalışmak zorundayız. Patronlar maaşımızı vermiyor, Türk işçiler yine bizi suçluyor. Türk işçilerin ne sorunu varsa bizim de sorunumuz. Biz işçiyiz bizim için Türk, İranlı, Suriyeli ayrımı olmamalı. Hepimiz birlikte daha iyi koşullarda çalışmak ve kazanmak için kardeşleşmeliyiz” diye konuştu.
DAVA DOSYALARINDA DOLANDIRILMA HİKAYELERİ
Avukat Hayriye Buse Bergamalı, dava dosyalarından örnekler vererek birçok mültecinin dolandırıldığını ifade etti: “Mülteci elindeki para ile kafe açmak istiyor. Kendi izni olmadığı için iş yeri sahibi ile sözleşme imzalıyor. Kafenin kendisine ait olduğunu düşünüyor fakat yasal olarak elindeki sözleşme bir anlam ifade etse dahi çalışma ve iş yeri açma izni olmadığı için yasal yollara başvurmaktan çekiniyor. Yerine göre 200 bin lira 300 bin lira dolandırıldığı oluyor. Bir başka örnek de konut satışlarında yaşanıyor. Ev satın aldığını düşünüyor fakat tapuda işlem yapılmamış. İran’daki malını satarak elde ettiği son parasını da burada yaşadığı dolandırılma ile kaybediyor.”
GGM’LERE ERİŞİM SORUN
Geri gönderme merkezlerinde (GGM) yaşanan sorunlara da dikkat çeken Bergamalı, “GGM’ler her ilde yok. İletişim ve tercüman sorunu yaşıyoruz. Denizli’de bir mülteci tutuklanıyor, sınır dışı kararı ile idari koruma kararı çıkınca geri gönderilmek üzere belli illerde var olan GGM’lere gönderiliyor. Oradan da başka yere sevk edildiyse biz mültecinin durumunu öğrenmekte sorun yaşıyoruz. Ailesi bana ulaştı ben soruşturdum derken bir ilden başka ile nakledildiğini öğreniyoruz” diye konuştu.
ÜCRETSİZ SAĞLIK HAKKI TANINMALI
Sigortası kesildiği için ortada kalan ve hayatını kaybeden İranlı şartlı mülteci Mohammad Torabi’nin oğlu Hosein’in “Geride kalanlar için bir şey yapılsın” sözlerini hatırlattığımız Bergamalı şöyle konuştu: “Aslında 2019 öncesi için mülteciler için pozitif bir ayrımcılık vardı. Şu an acile gittiklerinde Türk vatandaşın da yaşadığı aynı sorunu yaşıyorlar. Prim ödeme şansları da olmadığı için sağlık hakkından faydalanamıyorlar. Anayasa’daki sosyal devlet ilkesine göre, Türkiye’de ayrım yapmadan herkese ücretsiz sağlık hakkı tanınmalı.”