20 Haziran 2020 00:36

‘Savaşa, mermiye harcanan bütçe sorunu çözmeye yeter’

Mülteciliğe ilişkin çalışma yürüten kitle örgütü, meslek örgütü ve sendika temsilcileri, mültecilerin yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini sıraladı.

Fotoğraf: İnanç Yıldız / Evrensel

Paylaş

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla mültecilerin, ekonomik ve sosyal alanda yaşadığı sorunları, uğradıkları ayrımcılığı ve mülteciler üzerinden yürütülen siyaseti alanda çalışma yürüten uzmanlarla konuştuk. Uzmanlar,sorunları sıralamanın ötesinde çözüm önerilerinde de bulundu.

Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, "Savaşa, mermiye harcanan bütçe sorunu çözmeye yeter" diyerek mültecilere harcanan para üzerinden yürütülen söyleme yanıt verirken; İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, devletlerin mültecileri "siyasi malzeme" haline getirmesine tepki gösterdi, "Cenevre Sözleşmesi uygulansın" dedi.

Pandemi koşullarında doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığına dikkat çeken Van Barosu Göç ve İltica Merkezinden Av. Mahmut Kaçan, İran sınırında yaşanan mülteci ölümlerini hatırlattı. Gaziantep Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Avukat Cumali Şimşek de mültecilerle adli vakalardaki artış arasında kurulan bağlantının doğru olmadığını söyledi.

TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nilay Etiler ve Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, mülteci ve göçmenlerin sağlık ve eğitim alanında yaşadığı sorunları Evrensel’e değerlendirdi.


İŞ BULMAKTA ZORLANIYORLAR

Eda AKTAŞ
Dilek OMAKLILAR
İzmir

İzmir’de resmi rakamlara göre 145 bin 521 Suriyeli mülteci, yoksulların yaşadığı Basmane, Kadifekale, Çamlık, Doğanlar, Örnekköy, Gediz, Çamkule ve Limontepe gibi semtlerde yaşama tutunmaya çalışıyor. Mültecilerin yaşamlarını, egemenlerin mültecilere bakışını Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali ile konuştuk.

Mültecilerin en çok iş bulmakta zorluk yaşadığını söyleyen Ali, mültecilerin çalışma izni alamadıklarını, başvuru yapanlara kolay cevap gelmediğini anlattı. Mültecilerin sağlık ve eğitim gibi en temel haklardan yararlanamadığını ifade eden Ali, hem tedavi masraflarının yüksek hem de ilaç, işitme cihazı, gözlük gibi sağlık ürünlerinin pahalı olmasından şikayetçi.  

Ali, “Suriye’den gelen bir çocuk Türkçe bilmediği için ödevlerinden geri kalıyor. Bir kısmı da mecburiyetten çalışıyor. Çünkü büyükler iş bulmakta daha çok sorun yaşıyor. Ekonomik zorluklardan dolayı çocukları işe gönderiyorlar. Çoğu iş yerleri 12-13 yaşında çocukları çalıştırıyor. Kadınlar hem Türkçe bilmediği hem de kanuni bilgileri olmadığı için yaşamdan daha da geri kalıyor” dedi.

Ali, sıkıntıların koronavirüsle birlikte iki katına çıktığını belirtti: “İş yerlerinin yüzde 80’i durdu. Suriyeliler günlük yaşamaya çalışıyor. Haftalık ücretlerini alamadıkları için kira, elektrik, su faturaları birikti. Su faturaları 4 ay ertelendi ancak şu an yüksek geldi. Mülteciler bu dönemde gıda maddeleri, çocuk bezi, süt, sağlık malzemesi, temizlik malzemesini temin edemiyor.”

AB İLE ANLAŞMAZLIKTA ZARARI MÜLTECİLER GÖRÜYOR

Ege’nin iki yakasında yaşanan anlaşmazlıklardan zararı sadece mültecilerin gördüğünü dile getiren Ali, “Türkiye ‘Ben sınırı açtım’ dediğinde Avrupa Birliği (AB) zorluk çıkarmaya başladı. Avrupa doğru dürüst bir yardım etmiyor. Sınırda kalan mülteciler sopayla, gaz bombasıyla, mermiyle karşılaştı. Türkiye’de sağlık, iş, eğitim açısından yaşamlarını kurabilseler Suriyeliler zaten Avrupa’ya geçmek istemez” dedi.

‘KALICI ÇÖZÜM İSTİYORUZ’

Mültecilerin AB ile Türkiye arasında pazarlık konusu olmasını eleştiren Ali, “Geçici değil kalıcı bir çözüm gerekiyor. Avrupa Birliği’nin ya da Türkiye hükümetinin ürettiği geçici çözümlerin mülteciler için faydası olmaz” ifadelerini kullandı. Ali devamında şunları dile getirdi: “Çoğunluk dönecek. Gelenlerin yüzde 80’i arazi sahibi. Onları topraktan koparmak kolay değil. Köy yaşamını daha çok tercih ediyorlar. Öyle bir imkan Suriye’de olursa herkes kendi toprağına geri dönecek. Egemenler kendi arasındaki savaşı bir an önce bitirse mültecilerin yaşadığı sorunlar da çözülecek. Sadece güvenli bölge yetmiyor, alt yapı gerekiyor. Hastane, evler, iş imkanı, sulamasından tarlaya her şey gerekiyor ve bunlar için de bütçe gerekiyor. Savaşa ayrılan, mermiye yatırılan bütçe durdurulsa zaten o para yeterli olur.”


İGAM BAŞKANI METİN ÇORABATIR: MÜLTECİLER SİYASİ MALZEME YAPILMASIN, CENEVRE SÖZLEŞMESİ UYGULANSIN

Burcu YILDIRIM
Ankara

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü için sorularımızı yanıtladı. Mültecilerin siyasi malzeme yapılmaması gerektiğinin altını çizen Çorabatır, Cenevre Sözleşmesi’nin uygulanması çağrısını yaptı.  

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 70 milyonu aşan mülteci olduğuna dikkat çeken Çorabatır, “Göç dalgasında Suriye başı çekiyor ama Orta Asya’dan Afrika’ya ordan Amerika’ya kadar birçok yerde insanlar göç ediyor”dedi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da hâlâ geçerli olan Cenevre Sözleşmesi’nin ve daha sonra bunu genişleten bölgesel anlaşmaların olduğunu anlatan Çorabatır, 1960 yılında Dünya Mülteciler Günü’nün ilan edildiğini Türkiye’nin ise bu yıla özel pul bastığını söyledi.

‘MÜLTECİ İSTEMİYORUZ’ SÖYLEMİ SEÇİM KAZANDIRDI

Dünyada ‘Mülteci istemiyoruz’ davranışının geliştiğine değinen Çorabatır, “Türkiye’de de bu söylem siyasilere seçim kazandırdı ve en son salgın sürecinde sınır kapılarına yönlendirildi bu insanlar. Bu konunun siyasileşmemesi lazım. Elimizde en azından 200 yılın getirdiği bir tecrübe ve onun somutlaştırdığı Cenevre Sözleşmesi var. Bunun rehber olarak kullanılması için çaba sarf edilmesi lazım, yoksa yapılan diğer çabalar gelip bir duvara çarpıyor”diye konuştu.  Çorabatır ayrıca “Mülteciler geldikleri ülkede bir mülteci hukuku uygulanmıyorsa bir belirsizlik içerisindeler. Yarın ne olacağını bilemiyorlar” ifadelerini kullandı.  

PANDEMİ RAKAMLARI BELİRSİZ

Pandemi sürecinde Türkiye’de yaşayan mültecilerin ne kadarının salgına yakalandığını ya da ne yapıldığını bilmediklerini belirten Çorabatır, “Göç İdaresi’ne sorduğumuzda onlar da bilmiyor. Tahminimiz mülteciler arasında salgının Türkiye halkıyla benzer bir oran gösterdiği yönünde” diye konuştu. Mültecilerin barınma, beslenme ve hijyen koşullarının zayıf olduğunu, salgından en çok kayıt dışı ve küçük ölçekli işletmelerde çalışanların etkilendiğini belirten Çorabatır, “Eğer AB’nin Kızılay kart yardımını almıyorlarsa kiralarını, faturalarını ödeyemecek duruma geldiler” ifadelerini kullandı.


Sınırdan geçerken soğuktan el ve ayak parmakları donan mülteciler

SALGIN DOĞRU BİLGİYE ULAŞMAYI ZORLAŞTIRDI

İnanç YILDIZ
Diyarbakır

Türkiye’ye göçün ilk duraklarından biri Van. Kış şartlarının çetin geçtiği Van’da karların erimesiyle mülteci cesetleri ortaya çıktı. Son anda donmaktan kurtularak hastaneye yetişenler ise parmaklarından oldu. Süreci yakından takip eden Van Barosu Göç ve İltica Merkezinden Av. Mahmut Kaçan, “Bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla bu yıl 9 ceset bulundu. Pandemi ve kış koşulları nedeniyle tam sayıya ulaşmak mümkün olmadı” dedi.

Donma sonucu uzuv kaybına uğrayan mültecilerin durumuna dair de konuşan Kaçan, “Bir kısmının hastaneden ayrılıp İstanbul’a gittiğini duyduk. Bir kısmı burada geri gönderme merkezinde tutuluyordu. Bunların bir kısmının salıverildiğini, bir kısmının ise sınır dışı edildiğini duyduk” diye konuştu.

GELEN SAYI PANDEMİDE AZALDI

Van’ın mülteci ölümleriyle gündeme geldiğine dikkat çeken Kaçan, “Bu yıl Kovid-19 salgını olması itibariyle sınırdan girişler oldukça azalmış durumda” dedi. Birleşmiş Milletlerin “mülteci” olarak tanınanların üçüncü ülkeye yerleştirilmesinin durdurulduğuna dikkat çeken Kaçan, “Türkiye’de arafta kalmış durumda. Mülteciler ne üçüncü bir ülkeye gidebiliyor ne de Türkiye’de kalıcı olarak entegre olabilecek bir yaşam kurabiliyor” ifadelerini kullandı.


“SIĞINMACILAR NE YAPACAĞINI BİLEMEZ DURUMDA”

Deniz KAR
Antep

Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle Gaziantep Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Avukat Cumali Şimşek de Evrensel’e konuştu.

Yabancılar Hukuku’nun her avukatın çalıştığı yaygın bir alan olmadığını söyleyen Şimşek, “Muhatap olduğunuz müvekkil profili, hâli hazırda vatanından uzakta, çoğunlukla dilini dahi bilmediği bir ülkenin bürokrasisiyle karşı karşıya kalmış, ne yapacağını bilemeyen bir durumda oluyor. Bu anlamda önceliği hak temelli tutarak çalışmak önemli” dedi.

Gaziantep’te resmi rakamlara göre 450 bin Suriyeli mülteci olduğunu, bu sayının yarısı kadar da kayıtlı olmayan mülteci bulunduğunu ifade eden Şimşek, “Suriye'de üniversite mezunu olan birisi, ülkemizde dilini ve aldığı eğitimi kullanabileceği bir alanda iş bulabiliyor. Yine Suriye'de işçilik yapan birisi burada da aynı şartlarda bir işte çalışıyor. Özellikle hizmet sektörü ve beden gücüyle çalışan Suriyeliler çoğunlukla sigortasız çalışırken, üniversite mezunu olan Suriyeliler sigortalı çalışıyor. Bu anlamda her birinin yaşam şartları da kendi içinde değişiklik gösteriyor” dedi.

PARTİLER, GÖÇÜ AMAÇLARI İÇİN KULLANDI

Suriyelilerle ticaret yapmayı, çalışmayı, komşuluk ilişkilerinde bulunmayı tercih eden bir kesim gibi Suriyeli mültecilerle hiç temas kurmayan bir grup da olduğunu söyleyen Şimşek, bu durumun sonucunda siyasi partilerin büyük çoğunluğunun kendilerine pozisyon yaratma çabası içine girdiklerini söyledi. Şimşek, “Siyasi partiler kendi seçmen kitlelerine uygun bir siyasi dil ve pozisyon geliştirdiler. Bugün yabancılara karşı açıklamalarda bulunan siyasi partilere bakıldığında asıl amacın, kendilerine bu tartışma içerisinde bir pozisyon yaratma çabası olduğu görülüyor” diye konuştu.

“ADLİ VAKALARIN ARTIŞINDAKİ SEBEP SURİYELİLER DEĞİL”

Ülkedeki adli vakaların Suriyelilerin gelmesiyle arttığına dair algıya da değinen Şimşek, “Gaziantep CMK Servisi verilerine göre, her geçen yıl bir önceki yıla göre, adli vakalarda yüzde 25’lik bir artış var. Bu artışın asıl nedenin yabancılar olduğu iddiası çok temellendirilebilir bir düşünce değil. Yabancılardan çok daha fazla sayıda vatandaş, adli vakalara karışmasına rağmen, yabancıları öne sürüyor” dedi.

SİGORTASIZ ÇALIŞMANIN FATURASI İŞÇİLERE KESİLİYOR

Mültecilerin kimi zaman kendilerinden kaynaklanmayan bir nedenle sınır dışı edilme tehlikesiyle yüz yüze geldiğini söyleyen Şimşek, “Örneğin sigortasız çalıştırılan bir yabancı için çalışma iznine başvuru yapması gereken işveren olmasına rağmen ve işveren bu sorumluluğunu yerine getirmediğinde yalnızca idari para cezası alırken, izinsiz çalışan mülteci sınır dışı edilebilmektedir” diye konuştu.


Ağlayan bir mülteci çocuk

SAĞLIK VE EĞİTİM MÜLTECİLERE UZAK

TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nilay Etiler ve Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, mülteci ve göçmenlerin sağlık ve eğitim alanında yaşadığı sorunları Evrensel’e değerlendirdi.  

TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nilay Etiler: Bulaşı hastalıkların tespitinde sınır dışı edilme korkusu ile başvuru yapmaktan çekiniyorlar. Yoksullukla beraber kalabalık ortamlarda yaşamak zorundalar. Şu ana kadar elimizde herhangi bir sağlık kurumuna başvurduklarına dair bilgi yok. Yaşam koşullarını da düşündüğümüzde pandemi sürecinde yoğun risk altındalar. Biz de bilgileri basın yoluyla elde ediyoruz. Zaten hastalığın seyrine dair bilgiler şeffaf bir biçimde açıklanmadığı için mülteci ve göçmenler de pandemi koşullarda iyice görünemez oldu. Göçmen sağlığı merkezleri üzerinden yaygın test ve filyasyon çalışması öneriyorduk ama yapılmadı. Yasa dışı yollardan yaşayıp yaşamadığına bakılmaksızın herkese eşit ve güvenilir sağlık hizmeti verilmeli.  

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan: İki yıl önce örgün eğitimde olması gereken mülteci çocuk sayısı 1 milyon 700 bindi. Pandemi sürecinde uzaktan eğitimle beraber eşitsizlikler derinleşti. Bu çocuklar uzaktan eğimden hiçbir şekilde yaralanamadılar. EBA derslerine, ilerleyen süreçte Arapça dersler kondu ancak bilgisayarı, tableti, interneti hatta televizyonu bulunmayan mülteci ailelerin çocukları EBA derslerinden yararlanamadı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Boşanmak isteyen eşi Nurtaç Canan'ı vuran Ragıp Canan tutuklandı

SONRAKİ HABER

Akdeniz'de 4.5 büyüklüğünde deprem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa