Cumartesi Anneleri bu hafta Adnan Bağça’nın akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri, 795’inci haftada Siverek’te 30 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan taksi şoförü Adnan Bağça’nın akıbetini sordu.
Fotoğraflar ve kolaj: Cumartesi Anneleri
Gözaltında kaybedilen, faili meçhul cinayete uğrayan yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, 795’inci eylemini de koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, Urfa’nın Siverek ilçesinde taksi şoförlüğü yaparken 11 Haziran 1990 tarihinde 32 yaşında gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Adnan Bağça’nın akıbeti soruldu.
“KEMİKLERİMİZİ VERSİNLER YETER”
Adnan Bağça’nın ağabeyi Mustafa Bağça, kardeşinin akıbetiyle ilgili verdikleri mücadeleyi anlatarak, bugüne kadar hiçbir sonuç alamadıklarını söyledi. Ağabey Bağça, Türkiye’de verdikleri mücadelenin sonuç alınmaması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurduklarını oradan da herhangi bir sonuç alamadıklarını aktardı. Devletten bir şey istemediklerini sözlerine ekleyen Bağca, “Bizlere sadece kemiklerimizi versinler. Ziyaret edebileceğimiz bir mezarımız olsun, başka da bir şey istemiyoruz” dedi.
Dosya avukatı ve Adnan Bağça’nın yeğeni Sevgi Bağça da, dosyanın akıbeti hakkında bilgi vererek, her hangi bir sonuca ulaşamadıklarını, 30 yıldır hukuki sürecin devam ettiğini söyledi.
ÖNCE ‘BURADA’ SONRA ‘YOK’ DEDİLER
Cumartesi Anneleri adına bu haftaki açıklama metnini Cumartesi İnsanlarından Zeynep Görmek Yukarıgöz okudu. Adnan Bağça’nın 4 çocuk babası olduğunu ifade eden Yukarıgöz, Bağça’nın Siverek’te taksicilik yaptığını ve 11 Haziran 1990 tarihinde kendisini yolcu olarak tanıtan bir kişiyi 56 DA 423 plakalı otomobili ile götürmek üzere taksi durağından ayrıldığını anımsattı. Bağça’nın akşam eve dönmemesi üzerine ailesinin oğullarını aramaya başladığını söyleyen Yukarıgöz, bunun üzerine Siverek Emniyet Müdürlüğü’ne başvuran ağabeyine, “Kardeşin elimizde, başka bir şey sorma” denilerek gönderildiğini belirtti. Yukarıgöz, ağabeyinin ertesi gün tekrar gittiği emniyette ise, “Sana yanlış bilgi verilmiş. Kardeşinin akıbeti hakkında bilgimiz yok” denildiğini söyledi.
DEVLET İÇİNDE DEVLET
Ailenin, İçişleri ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara başvurduğunu söyleyen Yukarıgöz, ailenin dönemin Urfa Milletvekili ve Devlet Bakanı olan Cenap Gülpınar’la yaptığı görüşmede ise kendilerine “Bazı kurumlar bizi de aşıyor. Devlet içinde devlet mi var diyeceksiniz ama maalesef öyle” diye yanıt verildiğini anımsattı.
ARAÇ SAHTE EVRAKLA SATILDI
Bağça ailesinin “Bu olayı araştırmaktan vazgeçmezseniz başınıza geleceklerden kendiniz sorumlusunuz” diye tehdit edildiğini de vurgulayan Yukarıgöz, ailesinin olaydan 1 buçuk yıl sonra Adnan Bağça’nın kullandığı otomobile Batman’da ulaştığını aktardı. Otomobilin sahte evrakla bir kişiye satıldığını, satışı yapan kişilerin tespit edilmesi üzerine ailenin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu sözlerine ekleyen Yukarıgöz, olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındığını kaydetti. Ancak araya JİTEM komutanı Cem Ersever girmesiyle gözaltına alınan kişilerin serbest bırakıldığını söyleyen Yukarıgöz, otomobilin ise aileye teslim edilmediğini belirtti.
YARGIYA ÇAĞRI
2011 yılında eski özel harekat polislerinden Ayhan Çarkın’ın konuyla ilgili itiraflarının basına yansıdığını vurgulayan Yukarıgöz, “Çarkın, içerisinde yer aldığı ekibin bölgede görev yaptığı dönemde gerçekleşen katliamlar ve cinayetler hakkında açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında Adnan Bağça’nın kaybedilmesi de vardı” diye belirtti.
Yukarıgöz, tüm başvuru ve girişimlere rağmen Adnan Bağça dosyasında bugüne kadar etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini, sürüncemede bırakılan dosyanın zaman aşımına uğratılarak kapatıldığını ifade etti. İç hukuktan sonuç alamayan ailenin, 2011 yılında AİHM’e başvurduğunu ifade eden Yukarıgöz, “Gözaltında kaybedilişinin 30’uncu yılında Adnan Bağça dosyasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve suçun faillerinin hakkaniyete uygun cezalandırılmasını istiyoruz. Etkin bir soruşturma başlatılması için adli makamları göreve çağırıyoruz” dedi.
"KAYIPLAR BULUNSUN FAİLLER YARGILANSIN" EYLEMİNİN 593'ÜNCÜ HAFTASINDA
"Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 593'üncü haftasında 25 yıl önce gözaltında kaybedilen Hacı Ahmet Er'in akıbeti soruldu.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD), "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 593'üncü haftası gerçekleştirildi. İHD Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı bir videoyla gerçekleştirilen eylemde İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 15 Ağustos 1995'te gözaltında kaybettirilen Hacı Ahmet Er'in akıbetini sordu. (HABER MERKEZİ)