22 Haziran 2020 08:14

Barolar ve meslek odaları ne istiyor?

Bugün yüreğimiz Ankara’da, baro başkanlarımız ile. Asla tam demokratik, adaletin iktidar için değil halk için olduğu, özgür bir ülkede, tüm halkların kardeşçe yaşaması talebimizden “vazgeçmeyeceğiz”.

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

81 ilin Baro başkanı, bugün TBMM önünde açıklama yapmak üzere toplanıyor. 3 gün önce kamuoyunun dikkatini çekmek için, illerden Ankara’ya yürüyerek gittiler. İzmir Baro Başkanı Sayın Özkan Yücel’i de cuma sabahı İzmir Adliyesi önünden Ankara’ya uğurladık. Emniyet güçlerinin özensiz, saygısız tavrı ile.

Kimisi Bursa’dan, kimi Adana’dan yola çıktılar. 30 dereceyi aşan sıcakta, çoğu ellili yaşları aşmış Baro başkanları. Ne sıcağa, ne yüreklerindeki spazma, ne de diğer hastalıklarına aldırış etmeden. Akıllarında Ankara, yüreklerinde Adalet olarak. Bağımsız yargı için, bağımsız savunma talebinden vazgeçmeyecekleri yazılıydı üzerlerinde. Yargının etik değerlerine ve ülkenin adalet sisteminin bağımsızlığına inançları ile dışı kara içi beyaz cübbeleri ile yürüyorlardı Ankara’ya. Cübbeleri sanki mevcut durumu gösterircesine uçuşuyordu, Baro başkanları yürüdükçe. Dışındaki kara, getirilmek istenen düzeni temsil ediyordu, içi de baroları.

İktidar, şu an Türkiye Barolar Birliği başkanı aracılığı ile ele geçiremediği Baroları, yasayı değiştirerek yapmaya çalışıyor. Seçim sistemi ile ele geçiremeyeceğini anladığı meslek odalarının yasasını değiştirerek, ele geçirmeye, etkisizleştirmeye çalışıyor. Saray dikensiz gül bahçesi istiyor. Konuşmayan üniversite, yandaş kamu ve işçi sendikaları çabası kısmen karşılık bulsa da, hala TTB, TMMOB, TDHB ve Barolar dimdik ayakta. Bir yandan kendi mesleki sorumlulukları ve üyelerinin haklarını savunmayı sürdürüyorlar. Öte yandan ülkedeki insan hakları, özgürlük, çevre sorunları, ekonomik ve sosyal alanlardaki, iktidarın halktan ve emekten yana olmayan kararlarına karşı mücadele ediyor.

Her konuda demokrasiden bahseden iktidar, seçim yoluyla ele geçiremediği meslek odalarının yasalarını değiştirerek ele geçirmeye kararlı. Barolarla başlıyor bu haksız uygulama. Sonra TTB ve TMMOB var sırada. Ama bizler, sarayın odalarından biri olmamak için mücadele edeceğiz. Bugün yüreğimiz Ankara’da, baro başkanlarımız ile. Asla tam demokratik, adaletin iktidar için değil halk için olduğu, özgür bir ülkede, tüm halkların kardeşçe yaşaması talebimizden “vazgeçmeyeceğiz”.

Bugün bir açıklama da Dokuz Eylül hastanesinde. Geçen hafta her gün bir araya gelen hastanenin sağlık emekçileri, seslerini duymayan, görüşme taleplerini ısrarla geri çeviren Başhekimliğe karşı eylemlerini sürdürüyor. Kendi mesai arkadaşlarının, insanca görüşme taleplerini bile reddeden başhekimliği tavrını hiç bir kelime açıklamaya yetmiyor. İnanıyorum ki Dokuz Eylül Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, asistanları, hemşireleri, diğer sağlık çalışanları bu eyleme sahip çıkarsa, bırakın başhekimin randevu vermesini, eylem alanına gelecektir görüşmeye. Talepleri ise  hak ettikleri ücretlerini almak! Ama arkadaşlarımız örgütlü emeğin gücünü hissetmeli ve inanmalı. Ve dayanışmayı arttırmalı. Kazanan mutlaka direnen emekçiler olacaktır.

Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI