23 Haziran 2020 00:07

Kıdem tazminatı işçinin hakkıdır ve öyle kalacak

"Kıdem tazminatını garantiye almak istiyorsanız, işten çıkan her işçi tazminat davası açmasına gerek kalmadan patronlardan söke söke alıp, işçiye teslim edin. Bu kadar basit.”

Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/Evrensel

Paylaş

Metal İşçisi
Tuzla

Merhaba Evrensel okurları. Ben Tuzla’da metal iş kolunda çalışan bir işçiyim. Fabrikamız sendikasız, işçinin birliğinin olmadığı bir yer. Ben 2012 ila 2016 yılları arasında başka bir fabrikada çalışmaktaydım. O zamanlar maaşlarımız üç dört parçada verilirdi. Bu yüzden maddi açıdan birçok sıkıntı çekmiştim. Oradan çıkarken bu ve bunun gibi sorunları dilekçemde belirterek tazminatımı da istediğimi beyan ederek istifa ettim. Patrona da çıkarken dava açmayacağımı belirttiğimde, patron tazminatımı taksit taksit ödeyeceğini söylemişti. Konuşma bitti ve ben muhasebeye gidip maaşımdan kalan son paramı aldığımda muhasebeci, “Madem dava açmayacaksın, yeni bir dilekçe yazar mısın?​” dedi. Ben de patrona güvenerek söyleneni yazıp imzalamış bulundum (O zamanlar kıdem tazminatımın benim için ne kadar hayati bir hak olduğunun bilincinde değildim). Bir yandan da açık kapı bırakma düşüncesi de vardı tabi. Çünkü, bu bölgede benim çalışma alanımda çok fazla fabrika mevcut değil ve bundan dolayı yıllar sonra, olası bir aksilikte tekrar orada çalışma gereksinimim olabilirdi. Sonraki aylarda tazminatımı istediğimde, muhasebeden bana verilen cevap; “Patron, kendisi çıkmış vermeyeceğim diyor” oldu. Ben yine sözümde durmuştum. Dava açıp parasını alan arkadaşlarım oldu. Bazılarına da ben şahitlik yaptım. Kazandıktan sonra birikmiş borçlarını ödeyenler oldu. Yatırım yapıp araba alanlar oldu. Ev almak için peşinat olarak aldığı tazminatı kullananlar oldu. Evinde eksiği vardı, onları tamamlayanlar oldu. Yukarıda belirtiklerimi ben yapamadım ama 4 senelik tazminatım var şu anda artık uyandık, bırakmaya da hiç niyetim yok. Önümüzdeki yıllarda değerlendirmek isterim. Belki bir araba belki de evlilik için bir birikim.

O dönem çok sıkıntılıydı o fabrika. Çoğu demirbaş diye söylenen işçiler bile çıkmıştı. Bilinçsizliğimden dolayı o zamanki parayla yedi sekiz bin lira banka borcuyla çıktım. O borcumu kredi çekip üç yılda ancak kapatabildim. Benim babam vefat edeli beş yıl oldu. Annem, ablam ve yeğenimle beraber yaşıyoruz. Ablam okulda temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Kendi çocuklarım olmasa da evimde okula giden bir öğrenci var. Bu şekilde her işçi gibi geçinmeye çalışıyoruz. Ve bu gibi sıkıntıları yaşayan binlerce işçi var.

Pandemi sürecinde bizim fabrikamızda kısa çalışma ödeneğine başvuruldu. Bu süreçte insanın en temel hakkı olan yaşam hakkı yok sayılarak virüsle burun buruna çalıştırıldık. Verilen yüzde 60 devlet desteği de işsizlik fonundan karşılandı. Yani, zaten bizim olan para bize destek olarak verildi. Şimdi de devlet bize kıdem tazminatını garantiye alacağını söylüyor. Çok garantiye almak istiyorsanız, işten çıkan her işçinin dava açmasına gerek kalmadan tazminatını patronlardan söke söke alıp, işçiye teslim edin. Bu kadar basit. Ancak allayıp pullayıp kıdem tazminatımızı fona aktarmaya çalışıyorlar. İşsizlik fonunu nasıl kullanıldığı gözler önünde. Her şeyi geçelim: 15 Temmuz gazileri (darbe teşebbüsünü tartışmaya açmamakla beraber) için toplanan paraların durumu bile gözler önünde.

Kıdem tazminatı, işsiz kaldığımızda elimize geçen, nefes almamızı sağlayan ilaçtır bizlere. Patronların dilediği zaman işçiyi işten çıkarma isteğinin önünde engeldir. Çocuklarımızın, ailelerimizin hakkıdır. Gelecekteki işçilerin hakkıdır. Bu hakkımız ellerimizden kayıp giderse, gelecek yıllarda haksızlığa ses çıkaran her işçiyi rahatlıkla kapı önüne koyabilirler. Bırakalım ses çıkarmayı “gık” diyemez hale sokulmak isteniyor işçi.

Bu yüzden geçmişte nasıl korunduysa işçiler tarafından haklarımız, bizler de üstümüze düşeni yapmaktan çekinmemeliyiz. Kıdem tazminatı, Türkün de, Kürdün de, Arabın da, Çerkezin de hakkıdır. Mavi yaka, beyaz yaka ayırmaksızın herkesin hakkıdır. Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin de hakkıdır. İşsiz kalan vatandaşın da hakkıdır. Bizi ortak kılan, alnı terli, elleri nasırlı bütün işçilerin hakkıdır. “Gücümüz birliğimizdir” diyerek, bütün etnik kimliğimizi bir kenarda tutarak, hakkımızı beraber arayarak, yekvücut olarak, tek yumruk olarak sermayenin karşısında dik durma zamanıdır. Kıdem tazminatı hakkımızdır ve öyle kalacak. Son olarak bütün işçilere selam olsun.

ÖNCEKİ HABER

Dokuz Eylül Hastanesi sağlık emekçileri eylemlerini sürdürüyor

SONRAKİ HABER

Öz İplik-İş: Sharabati Denim’de çalışmamız engelleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa