Hukuk öğrencisi: Barolara saldırılara karşı birleşelim
"Her sesten gelen destek mesajları Baroların doğru yolda ilerlediğinin bir göstergesi. Bu destek bugün yolların açılmasını ve baro başkanlarının yürüyüşe devam etmesini sağladı."
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Onur
Öncelikle bir tabloya bakmak gerek. Tarih 22 Haziran 2020. Bu tabloda memleketin her köşesinden başkente yürüyen Baro Başkanları var. Başkentin girişinde abluka altına alınan, yemek, su, sandalye dahi verilmeyen 58 Baro Başkanı. “Savunma durdurulamaz” diye çıktılar bu yola. Adalet, yargı bağımsızlığı, ve bölünmemek için yürüdüler. Ankara'nın girişinde polis durdurdu. Etrafları barikatlarla, otobüslerle çevrildi. Bir avukatın "Kendi ülkemin başkentine gireceğim" diye serzenişi akıllarda kaldı. Gaziantep Baro Başkanı itildi, kakıldı, darp edildi.
Anayasa Madde 34 şöyle diyor: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Anayasal bir hakkı engelleyen polisler ise "Siz kimsiniz?" gibi cümleler kullandı.
Tüm bunlar olurken TBB başkanı ve 15 baro başkanı Anıtkabir'deydi. Sivas Baro Başkanı Hacı Yılmaz Demir, Metin Feyzioğlu ile görüntü veren 15 başkanın müdahale olduğunu duyar duymaz buraya geldiğini, görüntünün gayri ihtiyari çekildiğini ve fotoğrafın paylaşımına izin vermedikleri halde Feyzioğlu'nun paylaştığını söyledi.
Müdahalenin 27. saatinde alana teşrif eden Metin Feyzioğlu tepkiyle karşılandı. Kol kola giren Baro Başkanları sırtlarını Metin Feyzioğlu'na dönerek alana girmesini engelledi.
Tablo bu şekilde. Hakların nasıl keyfiyetle çiğnendiğini, hak arama mücadelesinin ayaklar altına alındığını, adaletsizliği, hukuksuzluğu, zulmü gözler önüne serdi.
TABLONUN BİZE ANLATTIKLARI
Görülüyor ki iktidar tüm muhalif sesleri değişik yöntemlerle susturmaya, bastırmaya, sindirmeye çalışıyor. Ama mutlaka bir tepkiyle karşılaşıyor. Bu sefer hedef tahtasına savunma makamı oturtulmuş durumda. Ankara'ya giremeyen baro başkanları mücadeleye sonuna kadar devam edeceklerini söylüyorlar. Yargı bağımsızlığı, demokrasi ve adalet sağlanana kadar. Her sesten gelen destek mesajları Baroların doğru yolda ilerlediğinin bir göstergesi. Bu destek bugün yolların açılmasını ve baro başkanlarının yürüyüşe devam etmesini sağladı.
Elbette iktidarın sindirme yöntemi sadece barolar ile sınırlı değil. TTB, TMMOB gibi diğer meslek örgütlerini de bölmek, yönetmek peşinde. İhsan Çaralan'ın yazdığı gibi meslek odalarına yapılanlar, önümüzdeki aylarda tüm meslek kuruluşlarından ortak bir mücadele görmemize sebep olabilir.
Toplumun her kesimini bu hak arama, demokrasi ve adalet mücadelesine ortak olmalıdır. Unutmayın avukatın sesinin kesilmesi, halkın sesinin ve nefesinin kesilmesi demektir. Barolar susarsa halk susar.
Bu süreçte biz hukuk fakültesi öğrencileri baroların yanında olduğumuzu bildiriyoruz. Doğal olarak ileride yapacağımız meslek için kaygılıyız. Bugün kendi hakkımızı savunmazsak yarın nasıl başkalarının haklarını savunuruz. Hem hukuk öğrencilerinin hem de tüm toplumun iyiliği için tüm öğrencileri Barolara destek vermeye, birleşmeye çağırıyorum. Gelin hakkımızı mesleğimizi, meslek örgütümüzü savunalım. Bölünmeye dur diyelim. Bu onurlu mesleğin bağımsızlığını kaybetmesine göz yummayalım.