23 Haziran 2020 23:00

Kitlesel yok oluşlar ve direksiyonu devralan insan

Ormansızlaştırma, kontrolsüz yapılaşma vb. örneklerle insanlık öncesi yok oluşlara sebep olan etkenleri kendi elleriyle yaratıp süreci de hızlandırıyorlar.

Fotograf: Mike Marrah,Unsplash

Paylaş

 

Kaan BİÇİCİ

İstanbul

“Doğa üzerinde kazandığımız zaferlerden dolayı kendimizi pek fazla övmeyelim. Böyle her zafer için doğa bizden öcünü alır.”    

F. Engels

Dünya’da canlılığın başlamasından ve çeşitlenmesinden bu yana doğadaki çeşitli değişimlerin sebep olduğu etkenler dolayısıyla zaman zaman büyük yok oluşlar yaşandı. Bu büyük yok oluşlarda insan faktörünü göremesek de günümüzde şahit olduğumuz “biyo-çeşitlilik krizinde” etkenlerden en önemlisi insanların doğaya, canlılara karşı yaklaşımı ve de özellikle egemen sınıfın doğaya düşmanca yaklaşımını görmekteyiz. 20. ve 21. yüzyıllarda türlerin nesil tükenme oranının; insan etkisinin olmadığı duruma göre yüzlerce kat hatta bin kat daha fazla olduğu düşünülüyor. İnsanın olmadığı dönemlerde yaşanmış kitlesel yok oluşlarda etkileyen faktörleri incelemek bugünü anlamak açısından da önem arz ediyor.

5 BÜYÜK KİTLESEL YOK OLUŞ

Kitlesel yok oluşlara baktığımızda özellikle 5 dönem, Dünya’daki jeolojik ve biyolojik değişimlerin oluşuyla dikkat çekiyor. 445 milyon yıl önce gerçekleşen Ordovisyen-Silüryen kitlesel yok oluşunda o dönemdeki türlerin yaklaşık %60-%70 kadarının yok olduğu tahmin ediliyor. Atmosferik CO2 seviyesinin düşmesi bu kitlesel yok oluşun en önemli sebeplerinden olarak gösterilebilirken; bu değişiklikten en çok etkilenen de denizel yaşam formu olmuş. Bu düşüşün nedeni olarak da volkanların aktivitelerinin çoğalması veya gama ışını patlaması yüzünden ozon tabakasının zarar görmesinden dolayı olmuş olabileceği düşünülüyor.

375 milyon önce, omurgalıların sudan karaya geçişinin olduğu dönemde, Geç Devonisyen yok oluşuyla beraber o dönemdeki canlıların %75 kadarının yok olduğu tahmin ediliyor. Önceki kitlesel yok oluşta olduğu gibi bu dönemde de denizel yaşam formları en çok etkilenen canlılar olurken; küresel soğuma ve volkanik aktivitelerin artması sonucu okyanuslardaki oksijen seviyesinin azalmasının yok oluşu tetiklediği düşünülüyor.

252 milyon yıl önce gerçekleşen Permiyen yok oluşunda canlıların neredeyse %90’ının yok olduğunu biliyoruz. Yok oluşun sebepleri arasında birçok farklı fikir olsa da en öne çıkanlar arasında çevresel değişimlerin kademeli bir şekilde değişimiyle beraber olan ani afetlerin sebep olduğu düşünülüyor.

202 milyon önce, sonradan da birçok alanın boşalmasıyla dinozorların da daha baskın hale gelmesine sebebiyet veren Trias-Jura yok oluşunda türlerin yaklaşık %70-75’nin yok olduğu tahmin ediliyor. Yine bu olayda da iklimin kademeli olarak değişimi ve okyanusların asitlik seviyesinin yükselmesi bu yok oluşun en önemli etkenlerinden.

Dinozorların yükselişine kitlesel bir yok oluş sebep olduğu gibi düşüşüne de bir kitlesel yok oluşun sebep olduğunu görüyoruz. 65 milyon yıl önce gerçekleşen Kratase-Paleosen yok oluşunda sadece dinozorların (kuşların ataları hariç) değil hayvan ve bitki türlerinin de yarısından fazlasının yok olduğunu biliyoruz. Meteor çarpmasıyla tetiklenen bir dizi olay sonucu; yanardağ patlamaları, gökyüzünü duman kaplanmasıyla güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasının kısıtlanması gibi olaylarla bu yok oluşun gerçekleştiğine artık kesin gözüyle bakılıyor.

İNSAN DEVREYE GİRİNCE

İnsanın alet kullanma ve yapma kabiliyetini edinmesiyle beraber doğa üzerindeki tahakkümü artmaya başladı. Bu süreçte doğayı dönüştüren insan aynı zamanda kendini de dönüştürüyordu. Ancak sanayileşme ile beraber insanın doğada yaptığı değişimler, çok büyük ve çok zararlı bir hal almaya başladı. Ekosistemleri tehdit eden iklim değişikliğinin de tohumlarının atılmasıyla beraber, bizimle dünyayı paylaşan canlılarını kasıp kavurarak türlerin yok oluşunu da ciddi derecede hızlandırdı. Doğayı bir “savaş” alanı olarak gören bir anlayışın eseri olarak egemen sınıf verdiği zararları umursamayarak karlarını maksimize etmek için fütursuzca, “gelişim” vaadi ile doğayı, canlıların yaşam alanını katletmeye devam ediyor. Yapay seçilimle, özellikle de genetik bilimiyle beraber yeni türler yaratma imkanının artmasını göz önünde tutmaya çalışarak yaptığı katliamı meşrulaştırmaya çalışsa da gitgide daha çok karşılaşılan bölgesel krizlerle tahribatın sonuçları ortaya çıkmaya devam ediyor. Ormansızlaştırma, kontrolsüz yapılaşma, filtresiz fabrikalar vb. örneklerle göreceğimiz gibi insanlık öncesi yok oluşlara sebep olan etkenleri kendi elleriyle yaratıp süreci de hızlandırıyorlar.

DERS GİBİ BİR ÖRNEK: AVUSTRALYA YANGINI

Avustralya canlı çeşitliliği bakımından özel bir kıtadır. Kıtada bulunan canlı türlerinin %70’inden fazlası endemiktir, kıtaya özgüdür. Ancak geçen yıl gerçekleşen yangın birçok canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına sebep oldu. Son iki yüz yılda hızla artan madencilik, hayvancılık faaliyetleri ve ormansızlaştırma başta olmak üzere kar hırsının yönettiği üretim biçimi çevresel yıkımı başlattı ve hızlandırdı. Uzun süredir bu etkenler dolayısıyla Avustralya’yı kuşatan okyanuslardaki değişen hava koşulları; Avustralya’nın üzerine gelmesi gereken nemli rüzgarların ve yağmur bulutlarının kıtadan uzaklaşmasına sebep oldu. Azalan yağışlar ve sıcaklık artışıyla beraber gelen kuraklık kıtayı yanmaya hazır kuru bir tahtaya dönüştürdü. Özellikle bitki örtüsünün büyük çoğunluğunu kaplayan okaliptüs ağaçlarının yanıcılığının da yüksek olmasıyla yangın başladıktan sonra hızla tüm kıtayı kaplar bir hale gelmesine sebep oldu. Yangın sonucunda milyonlarca hayvan yok oldu ve birçok tür de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu olayın asıl sorumlusu olan şirketler faaliyetlerini yaparken onlarla el ele diz dize çalışan siyasetçiler yapılanlara göz yumarken, işçiler; işsizlik, huzursuzluk, korkutma yüzünden doğa katline dayalı iş imkanı ile doğa dostu işsizlik arasında seçim yapmaya zorlandı. Bunların sorumlusu da işçiler değil; onlara bunu reva gören sistemdir. Doğanın, insanlığın kurtuluşu da ancak bu sistemin yok olmasıyla olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Gazeteciler yarın hakim karşısına çıkıyor 

SONRAKİ HABER

Finlandiya’da göçmen çocuklarının entegrasyonu için yeni proje

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa