24 Haziran 2020 14:55

Doç. Dr. Ahmet Öztopal: Atmosferdeki sıcaklık artışı aşırı hava olaylarını tetikliyor

Doç. Dr. Ahmet Öztopal, "Atmosferin ortalama sıcaklığının artması atmosferin dengesini bozarak Bursa’da ve İstanbul’da yaşadığımız aşırı hava olaylarını tetiklemektedir" dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bursa'nın Kestel ilçesi ile İstanbul'da etkili olan ve can kayıplarına yol açan şiddetli yağışa ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Öztopal, "Kestel'deki olayın nedeni çoklu hücrenin oluşmasıdır. İstanbul'da dün oluşan doğa olayının nedeni ise süper hücreden ziyade yine çoklu hücre gelişimini çağrıştırmaktadır" dedi. Doç. Dr. Öztopal, iklim değişikliğinin bugünün sorunu olmadığını, geçmişte de iklimlerin değiştiğini söyledi. Geçmişin iklim değişiklerinin doğanın kendi doğal sürecinde gerçekleştiğine dikkati çeken Öztopal, günümüzdeki iklim değişikliğinin ise insanların atmosfere saldığı sera gazından kaynaklandığını vurguladı. Öztopal, sanayi devrimiyle birlikte atmosfere vahşi bir şekilde başta karbondioksit olmak üzere sera gazları salınmaya başladığını ifade etti.

"ATMOSFERİN ORTALAMA SICAKLIK ARTIŞI 1,5 DERECE OLMALI"

Atmosferin ortalama sıcaklığının 1 derecenin üzerinde arttığını anlatan Öztopal, şöyle devam etti: "Atmosferin ortalama sıcaklığının artması atmosferin dengesini bozarak dün yaşadığımız aşırı hava olaylarını tetiklemektedir. 2000'li yılların başlarından günümüze kadar olan süreci değerlendirecek olursak aşırı hava olaylarında artışlar gözlemlemekteyiz. Sonuç olarak, küresel ısınma neticesinde meydana gelen küresel iklim değişikliğinin etkilerini artık hisseder hale geldik. Bugün geldiğimiz noktada, tüm dünya ülkelerinin en önemli hedefi, atmosferin ortalama sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak ve mümkünse bunu 1,5 derecenin üzerine çıkarmamak yönündedir. Bunun yolu da sera gazı salınımının azaltılmasından geçmektedir. Bugün tüm sera gazı salınımını sıfırlasak bile her şeyin normale dönmesi için yüzyıldan fazla süre gerekmektedir. Tüm dünyada üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 81'inin fosil yakıtlardan elde edildiği gerçeğini göz önünde tutarsak bunun mümkün olmadığı açıktır."

"KARBON AYAK İZİNİN AZALTILMASI GEREKİYOR"

Dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin önemli olduğunu aktaran Öztopal, mümkünse bunları da nükleer enerjiyle de desteklemek yoluyla enerji üretiminde fosil yakıt kullanımını aşağıya çekmenin önem arz ettiğini ve karbon ayak izinin azaltılmasının gerektiğini ifade etti. Öztopal, sera gazı azaltım çalışmalarının yanında ayrıca, iklim değişikliğine uyum çalışmalarıyla hayat ve yaşam alanlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini bildirerek, "Bunu yaparsak bu süreçten en az şekilde etkileniriz. İklim değişikliği sürecinde en talihsiz alan İtalya, Yunanistan, Türkiye, Mısır, Libya ve Orta Doğu kısmını içeren Doğu Akdeniz Havzasıdır ve bu bölgede gelecekte aşırı hava olaylarının şiddet ve sayılarında artış beklemekteyiz" ifadelerini kullandı.

"ZAMAN ZAMAN YAĞIŞLARDA REKOR GÖZLEMLENİR"

21 Haziran'da Balıkesir, Bursa, Yalova hattında ve önceki gün itibarıyla Balıkesir, Bursa, İstanbul alanında şiddetli yağışlara neden olan Kümülonimbus (CB) hücrelerinin gözlemlendiğini anlatan Öztopal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kestel'de meydana gelen selde can kaybı yaşanırken İstanbul'da ise hortumlar oluştuğunu gördük. Yaşanılan her aşırı hava olayı iklim değişikliği kaynaklıdır demek de doğru değildir. Çünkü atmosfer her zaman rekor kırma eğilimindedir. Bu nedenle zaman zaman yağış ve sıcaklıklarda rekorlar gözleriz ve bu rekorlar da meteorolojik ve hidrolojik doğa afetlerine yol açabilmektedirler. CB bulutları kule şeklinde ve bizim enlemlerimizde yaklaşık 12 kilometre kalınlığa sahip olabilen bulutlardır ve her biri tek hücre olarak adlandırılırlar. Bu bulutlar türbülansa, yıldırım ve şimşeklere, sağanak yağışa, doluya, hortuma neden olurlar. Bu etkileri nedeniyle de afetlere sebep olabilmektedirler. Eğer bu yapı birden fazla ise bu durumda çoklu hücre adını alırlar. Bütün bu yapıların bir üstü ise süper hücre olarak adlandırılır ki bu yapılar içerisinde en tehlikelisi süper hücre olup, tek ya da çoklu hücreler kadar sık görülmezler. Görüldüklerinde ise daha fazla yağış, daha iri dolu ya da daha fazla yıldırım ve şimşek üretebilirler. Ancak unutmamak gerekir ki tekli ya da çoklu CB hücreleri de yeri geldiğinde yerde süper hücre kadar zarara sebep olabilirler. Özellikle yaz aylarında bu tür hücre gelişimlerine daha fazla rastlarız ve bizlere etkileri itibarıyla da bu yapılar büyük zararlar verebilirler. Kestel'deki olayın nedeni çoklu hücrenin oluşmasıdır. İstanbul'da dün oluşan doğa olayının nedeni ise süper hücreden ziyade yine çoklu hücre gelişimini çağrıştırmaktadır. "

"ŞEHİRLERİN ALTYAPILARI YENİDEN DÜZENLENMELİ"

Öztopal, atmosferik olayların önüne geçme imkanının bulunmadığını ancak zararları azaltabilecek önlemleri almanın gerektiğini kaydetti. İklim değişikliği sürecini göz önünde tutarak şehirlerin altyapılarının yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altını çizen Öztopal, sözlerini şöyle tamamladı: "Kanalizasyon ve yağmur suyu drenaj sistemlerinin yenilenmesinde, aşırı hava olayları özellikle dikkate alınmalı. Aynı zamanda yapılaşmanın olmaması gereken alanlarda yer alan yapıların tasfiye edilmesi de diğer önemli bir noktadır. Kentlerin gerek kurulmasında ve gerekse yeniden düzenlenmesi aşamalarında çevre planlamacıların, şehri kuranların ve karar vericilerin mutlaka meteorologlarla irtibata geçerek birlikte çalışmaları gerekmektedir. Meteorolojinin çalışma alanlarından biri de şehircilik meteorolojisidir ki şehirlerin daha yaşanılası hale gelmesi ve iklim değişikliği sürecinde en az kayba uğranması noktasında çok önemli katkılar verebilecek bir çalışma alanıdır."

KÜMÜLONİMBUS (CB) NEDİR?

Kümülüs bulutları; tabanları düz, tepeleri karnabahar gibi kabarık olmasıyla kolayca tanınır. Bulutun sınırları belirlidir. Taban koyu, Güneş gören kısımları parlak beyazdır. Kümülüs, Latince “yığın” anlamına gelen bir kelimedir. Kümülüs bulutları, nemli bir havanın konveksiyonla yükselmesi sonucu oluşur. Bir çocuğa bir bulut çiz desek bir kümülüs bulutu çizer. Kümülüsler, gökyüzünde türlü şeyler hayal edebildiğimiz bulutlardır, ama kümülonimbus halini aldıysa yeryüzündeki felaketin habercisi olur. Yüzey ısınmasının neden olduğu konveksiyon nedeniyle yazın sık sık kümülüs bulutu görebiliriz. Kışın aylarında hâlâ sıcak olan göllerin üzerinde de kümülüsler meydana gelir. Kümülüslerin kendi içinde de türleri vardır. Kümülüs humilis, Kümülüs mediocris, Kümülüs congestus, Kümülüs fractus.  Kümülüs humilis, açık havanın göstergesi çok tatlı bulutlardır. Humilis Latincede “mütevazı” anlamına gelir. Gerçekten mütevazı, akarı kokarı olmayan bulutlardır. Enleri geniştir. Basık gibi durular. Dikey olarak yayılmazlar. Bu bulutlardan yağış gelmez. Kümülüs mediocris bulutlarından da yağış gelmez. Enleri ve boyları aynıdır. Dikey yayılımı normal seviyededir. Genelde diğer bulutlarla birlikte görülür. Kümülüs congestus: Bir kuleyi andıran bu kümülüslerin yükseklikleri genişliklerinden fazladır. Özellikle yaz mevsiminde yaygın olan bu kümülüsler kısa süreli yağışlara neden olabilir. Kümülüs congestus bulutlarının tepeleri bulanıksa, buz oluşumuna işarettir, kümülonimbus bulutuna dönüşebilir. Kümülonimbus (CB), kümülüs bulutlarının dikey olarak gelişerek büyümesiyle oluşan konvektif fırtına bulutu. Tabanı 4 km altında bulunur. Kümülonimbus tek başına, gruplar halinde veya soğuk cephe hattı boyunca termodinamik kararsızlığa bağlı olarak cumulus congestus bulutundan gelişebilir. Kümülonimbus da kuvvetli yağışın, dolunun, fırtınanın ve hortumun iyi bir göstergesidir. (İstanbul/AA)

ÖNCEKİ HABER

Gazetecilerin yargılanmasına CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'dan tepki

SONRAKİ HABER

ÖSYM Başkanı: YKS'ye en fazla bir yakınınız ile gelin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa