Kurdo Baksi: Palme cinayetinde Kürtler temize çıktı
İsveç’te yaşayan Kürt Gazeteci Kurdo Baksi, “Kürtler olarak 34 yıldır ağır bir şaibe altındaydık. Davanın kapatılmasıyla bizim üzerimizdeki şüphe de ortadan kalktı” dedi.
Fotoğraf: Murat Kuseyri/Evrensel
Murat KUSEYRİ
Stockholm
Olof Palme Barış Ödülü sahibi, İsveç’te yaşayan Kürt Gazeteci Kurdo Baksi, “Kürtler olarak 34 yıldır ağır bir şaibe altındaydık. Davanın kapatılmasıyla bizim üzerimizdeki şüphe de ortadan kalktı” dedi.
Gazeteci-Yazar Kurdo Baksi, İsveç’te Başsavcı ve polis şefinin düzenledikleri ortak basın toplantısına Stig Engström’ün Olof Palme’nin katili olduğunu açıklamakla 40 milyon Kürt’ün temize çıktığı ve Kürtlerin cinayetle ilgisinin olmadığının kabul edildiğini söyledi.
Cinayet sonrası İsveç’teki Kürtlere yönelik başlatılan cadı avını İsveç kamuoyuna hatırlatan Kurdo Baksi, Evrensel’in Olof Palme cinayeti hakkındaki sorularını yanıtladı.
28 Şubat 1986 gecesi Olof Palme cadde ortasında katledildiğinde neler hisssettiniz?
20 yaşlarında bir gençtim ve geç saatlerde eve gelmiştim. Sabah 06.00 sularında Palme’nin öldürüldüğü haberini radyodan öğrendim. Ben kendisiyle bir kaç kez karşılaşmış ve konuşmuştum. Ayrıca amcam Mahmut Baksi’yle çok iyi dosttu.
Sabah satlerinde çiçek satın alarak vurulduğu yere gittim. Çok kalabalıktı. ABD’de Robert F. Kennedy’nin öldürülmesi aklıma geldi. Kürtler, Palme’nin ortadan kaldırılmasıyla büyük bir dostunu yitirmişti.
Palme Kürtler için neler yaptı? Neden Kürtler Palme’yi dost olarak görüyordu?
Mahmut Baksi 1980 yılında İsveç’in en yüksek tirajlı gazetesi Aftonbladet’te Olof Palme ile kapsamlı bir söyleşi yaptı. Palme, Kürdistan’ın dört parçasında Kürtlerin kendi federal veya otonom devletlerini kurma hakları olduğunu açıkça dile getirdi. Dünyada ilk kez başbakanlık ve bakanlık yapmış bir Batılı lider, Kürtlerin kaderlerini tayin hakkından yana olduğunu söyledi. Bölge devletlerinin Kürtlerin haklarını vermeleri gerektiğini ifade etti.
Demeç vermekle kalmayan ve Kürtleri pratik olarak destekleyen bir liderdi. Kürtlere yönelik saldırıları kınamak için yaptığımız eylemlere gelir ve destek verirdi. Kısacası Olof Palme Kürt halkının dostuydu.
Palme 12 Eylül 1980’de Türkiye’de faşist cunta gerçekleştiğinde başbakan değildi ama Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin lideri olarak çok sert demeçler vererek cuntayı kınadı. İşkence ve insan haklarına ihlallerine karşı tutum aldı. Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden atılması için girişimde bulundu.
Palme’nin Kürtler tarafından öldürüldüğünün iddia edilmesi Kürtler açısından nasıl sonuçlara yol açtı?
Kürtlerin Palme’yi öldürmekle suçlanması olabilecek bir şey değildi. Tam anlamıyla felaketti. Kardeş kardeşi öldürmez. Kürtler, kendi kardeşleri ve dostları olarak gördükleri Palme’yi nasıl öldürebilirdi? Kürtler, yaşarken de öldükten sonra da Palme’yi hep dostu olarak gördü. Palme cinayetinin Kürtler ve PKK’ye yıkılmasında MİT’in rolü oldu. PKK ve Kürtleri karalamak için cinayet fırsata dönüştürüldü. PKK anında suçlamalara yanıt verebilseydi belki MİT’in suçlamaları bu kadar etkili olmayabilirdi.
O sıralar Kürtlerin lobicileri ve diplomatları yoktu. Devletsiz bir halk olduğu için Palme cinayetini Kürtlerin sırtına yıkmak istediler. Zamanın Stockholm Emniyet Müdürü Hans Holmer ile arkadaşı Yayıncı Ebbe Carlsson, Kürtleri kurban seçtiler ve suçladılar.
Cinayetin 20 yıl önce yaşamını yitiren Stig Engström’ün üzerine yıkılması Kürtlerin vicdanında karşılık buldu mu?
Kürtler olarak 34 yıldır ağır bir şaibe altındaydık. Ama bu davanın kapatılmasıyla bizim üzerimizdeki şüphe de ortadan kalktı.
Bir Kürt yazar olarak size 2000 yılında Olof Palme Ödülü verilmesini nasıl değerlendirdiniz?
Bana Olof Palme Barış Ödülü verilmesini Kürtlere yönelik yapılan haksız suçlamaların kısmen giderilmesine yönelik olduğunu düşündüm. Ben bu düşüncelerimi ödül töreni ve basın toplantısında da kamuoyuyla paylaştım. Olof Palme’nin Kürtler tarafından öldürüldüğü yalanı ortaya atıldı ama 14 yıl sonra bir Kürde Olof Palme Ödülü verildi. Bunu tarihin bir cilvesi olarak değerlendirdim.
İsveç’te 3 olay yaşamımda büyük izler bıraktı. Birincisi Palme’nin öldürülmesi ve ardından Kürtlerin hedef olarak gösterilmesi beni çok sarstı. Beni sarsan 3. olay da Palme Ödülü’nün bana verilmesi oldu. Ben, bu ödülü İsveç’in Kürtlerden bir nevi özür dilemesi olarak algıladım.
İsveç devletinin açıklama yapıp Kürtlerden özür dilemesi gerekmiyor mu?
Hatırlatmakta fayda var. Sadece Kürtler değil başka halklar ve ülkeler de Palme’nin katili olarak suçlandı. Yugoslavya ve Güney Afrika rejimi suçlananlar arasındaydı. Bunlara yönelik kampanyalar da başlatılmıştı. İsveç’in Palme cinayetinden dolayı Kürtlerden özür dilemesi kolay değil. Çünkü İsveç devlet, hükümet veya parlamento olarak hiçbir zaman Kürtleri suçlamadı.
Polis şefi ve bir yayıncı arkadaşı Kürtleri suçladı. O sıralar Kürtleri suçlayan Polis Müdürü Hans Holmer’i görevden aldılar. Ben ayrıca Kürtlerin hedef gösterilmelerinin İsveç devletinin değil İsveç medyasının suçu olduğunu düşünüyorum. Bana göre İsveç, Stig Engström’nin Palme’nin katili olduğunu açıklayarak Kürtlerden özür diledi. Ben bunu böyle yorumluyorum.