Tip’e gelmeyenlerin çoğul hikayesi
Süleyman Kaplan, Mehmet Salim'in “Dar Alanda Uzun Voltalar” kitabını yazdı.
Fotoğraf: Pixabay / Kolaj: Evrensel
Süleyman KAPLAN
A, B, C, D, E, F… Sonra özel güvenlikli ve benzeri diye uzayıp gider. Hepsi hapishanelerin mimari tipleridir. Egemenlerin tarih boyunca mahkumları “terbiye ve tretman”a uydurmak için geliştirilmiş yapılardır. Sonraki harf bir öncekini aşmış ve geliştirilmiş halidir. Ülkedeki demokrasi bileşenlerinin ve siyasi mahkûmların mücadele seyri ve kazanımları ne ise harflerin hapishane seyri de buna göre çeşitlenmiştir. Siyasi mahkûmların dört duvar arasında devletin uysallaştırılmış “Tip”ine direnirken hak gaspları, işkenceler, açlık grevleri, ölümler gibi hep baskılara maruz bırakılmışlardır.
Hapishane deyince ilk akla gelen bunlar olsa da Yazar Mehmet Salim dört duvar arasında yaşamını anlattığı “Dar Alanda Uzun Voltalar” kitabında hapishane hayatını başka yönlerine odaklanıyor. Bir yönüyle tek “Tip”e sığmayanların küçük minyatürlerini anlatmış bizlere. Hapishanede geçirdiği yıllarda gözlemlediği, tanık olduğu, arkadaşlarının özlemlerini, kaygılarını, kederlerini, aşklarını ve mizahi yönlerini tuvale atılan 72 (portre) fırça dokunuşuyla göstermiştir.
DAR ALANDAN PORTRELER
Öyle ki disiplini Hamza’dan: “Koğuşta gün, Hamza’nın ayak sesleri ile başlardı. Nöbetçileri kaldırır, sıkı bir disiplinle spor yapar, karavanada ki yemekleri son noktasına kadar yer, her görevi büyük bir ciddiyetle yerine getirir ve herkesin bildiği türküleri en son kıtasına kadar bağıra çağıra söylerdi. Onun için hapishane yan gelip yatma yeri olmadı!”
Kitapla direnmeyi Yusuf Karadaş ’dan: “On yedisinde bıyıkları daha yeni terlemişti koğuşa getirdiklerinde. Daha voltayı öğrenmeye fırsat bulamadan neredeyse yaşı kadar hapis cezası aldı. İlk tıraşını sırları dökülmüş bir aynanın karşısında oldu. Sonra zamana direnmek ister gibi kitaplıktaki en kalın kitabı alıp okumaya başladı.”
Sigara dumanına yüklenen anıları Muzo’dan: “Muzo sigara dumanını içine çekmez üfler, bütün hapishaneyi adeta dumana boğardı. Bütün itirazlara rağmen hiçbir şey olmamış gibi bir kaşını kaldırır, kaldığı yerden anılarını anlatmaya devam ederdi. Anlattıklarını zaman ve mekan dan kurtarır, tanıdığı-tanımadığı herkesi anılarına katardı. Hapishanenin boynunu anlatmakla ‘gırar’dı.”
Sonra coğrafyayı Mürsel’den, kırılganlığı Doğan’dan, yoldaşının kurbanı olmayı Çakar’dan, aşkın ‘görülmüştür’ halini Karadağ’dan, ana dizine baş koymayı Metin İlgün’den… Bir tomar anahtarla açılan her kilidin özgürlük yerine nasılda tutsaklığa dönüştüğünü Gardiyan Kerim’den anlatır bize…
Yazar bazen bir su damlasından denize ulaştırır, bazense susuz bir kuyuda buluşturur sizi. Okurken volta atmasanız bile usulca ayak seslerini duyacaksınız dar alanda olanların ve dar alandan geçenlerin… Özcesi “Tip”e gelemeyenlerin çoğul ve yoğun hikayesidir “Dar Alanda Uzun Voltalar”.
TUTSAK VE YAZAR MEHMET SALİM
Kitabın yazarı Mehmet Salim eski bir tutsak. Genç yaşta hapishaneye düştü, 11,5 yıl kadar hapishanenin birçok harfinde zorunlu ikamet etti. Çıktıktan sonra yurtdışına gitti, kısa zamanda İngilizce-Almanca öğrendi, makale ve kitap çevirileri yaptı. Aynı zamanda “Serçenin Kanadındaki Sevinç” (Evrensel Basım Yayın -2014) kitabının yazarı. Şimdi ise Vivo Yayınlarından çıkan “Dar Alanda Uzun Voltalar” kitabıyla karşımızda.