27 Haziran 2020 00:13

Çevre kirliliğine maske ve eldiven de eklendi

Pandemi hayatımıza yeni bir kirlilik kattı: Maske ve eldiven kirliliği. Çevre Mühendisi Utku Fırat, "Bu atıkların bertaraf edilmesi bulaşın enfekte riskini düşürmek için hayati önemde" diyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Pek çok yönü ile tartışılan koronavirüs pandemisi, daha az konuşulan ancak bir o kadar da önemli yanlarından biri bırakacağı kirlilik mirası. "Normalleşme" adımları sonrası sokaklarda daha fazla görülen maske, eldiven gibi kişisel hijyen malzemesi atıklarıyla plastik kirliliğinin giderek arttığına dikkat çeken Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Utku Fırat, maske ve eldiven atıklarının kaynağında ayrıştırılması ve bertaraf edilmesinin çevre kirliliğinin önlemesinin yanında bulaşın enfekte riskini düşürmek için hayati önemde olduğuna işaret ediyor.

"YANLIŞ ATIK YÖNETİMİ BULAŞIN YAYILMA RİSKİNİ ARTIRDI"

Pandemide atılan "normalleşme" adımları sonrası sokaklara atılmış ya da sulardan çıkarılan maske ve eldiven atıklarıyla zaten var olan plastik kirliliğine yenileri eklenmiş oldu. Dünyada pek çok çevre örgütü bu konuda tartışmalar yürütüyor ancak bu konu Türkiye’de pek konuşulmuyor.

Hatırlarsanız Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 7 Nisan 2020 tarihinde 84334 sayılı bir genelge yayımlayarak pandemi sürecinde tek kullanımlık maske, eldiven gibi kişisel hijyen malzeme atıklarının yönetimine ilişkin alınması gereken tedbirleri açıklamıştı. Genelgeye göre, bu atıklar diğer atıklardan ayrı biriktirilmeli üstelik biriktirme ekipmanları da dış müdahalelerden etkilenmeyecek özellikte yapılmış olmalı ve ağzı kapalı tutulmalıydı. Yine genelgeye göre atıklar çift kat poşetlenerek ağzı kapalı şekilde 72 saat bekletildikten sonra evsel atıklarla birlikte düzenli depolama tesislerine gönderilmeliydi.

Peki uygulama nasıl oldu, oluyor? ÇMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Utku Fırat’a göre; "Pandemi süreci boyunca doğru atık yönetimi konusunda halkın yeterince bilgilendirilmemesi kirliliğin daha fazla artışına neden oldu. Yaşanan pratik hem bu atıkların doğaya kontrolsüz bir biçimde verilmesine neden oldu, hem de bu atıkların doğru yönetilememesinden dolayı bulaşın yayılma riskini artırdı."

ÖNLEMLER KAPALI MEKANLAR İÇİN, OYSA SOKAK…

Denizde maske atığını gösteren dalgıç

Utku Fırat, maske, eldiven ve diğer kişisel hijyen malzemesi atıkları için önerilen tedbirlerin büyük çoğunluğunun ev karantinasına ve kapalı mekanlarda uygulanmaya uygun olduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

"Ancak bu uygulamanın sokakta pratiğe geçirilmesi imkansızdır. İnsanlar özellikle “normalleşme” sürecinden sonra işe gidiş gelişlerinde belirli bir süre kullandığı maske ve eldiveni değiştirme ihtiyacı hissediyor. Bu da doğal olarak günlük yaşam içerisinde pek çok farklı alanda maske ve eldiven atıklarının oluşmasına neden oluyor. Hal böyleyken, merkezi hükümetten yerel yönetimlere kadar, yönetme sorumluluğu bulunanların gerekli dış mekan ekipman teminini sağlayamaması dikkat çeken bu kirliliğin oluşmasındaki en önemli nedenlerden birisi olarak karşımızda duruyor."

SULARDAKİ PLASTİK KİRLİLİĞİNE BİR DE MASKE VE ELDİVENLER EKLENİYOR

Sularda zaten ciddi bir plastik kirliliği olduğunu belirten ÇMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Utku Fırat, “Pandemi süreci öncesinde sucul sistemlerdeki kirliliğin yüzde 60-80’inin plastik kirliliği oluşturuyordu. Pandemi sürecinde maske ve eldiven atıklarındaki artış da su kirliliğine ciddi olumsuz etki yaptı ve doğru atık yönetim pratikleri hayata geçirilmezse bu kirlilik daha da artabilir. Yani sokaklara atılan maske ve eldiven atıkları gerek cadde yıkama faaliyetleri gerekse yağış vb. nedenlerle kanalizasyon sistemine gidiyor. Kanalizasyon sistemlerinin doğrudan derelere, göllere ve denizlere verildiği bölgelerde bu bütün bahsettiğimiz atıkların buralara ulaşması demek. Zaten plastik kirliliğinin baskıladığı ekosistemlere ekstra maske ve eldiven kirliliğinin de eklenmesi su canlıları açısından daha da olumsuz bir tablonun oluşmasına neden olacaktır” diyor.

Fırat, tüm bu nedenlerle karada yapılacak kaynağında ayrıştırma faaliyetlerinin bu süreçte çok önemli olduğuna dikkat çekiyor ama “Ne yazık ki bu konudaki gerekli ve yeterli önlemler alınmıyor” diye de ekliyor.

"MALİYET DEĞİL, HALK VE ÇEVRE SAĞLIĞI GÖZETİLMELİ"

Pandemi sürecinde ortaya çıkan kirliliği “içinde bulunduğumuz ekolojik krizden ayrı ele almamak” gerektiğini söylüyor Fırat. Maske ve eldiven atıklarının kaynağında ayrıştırılması ve bertaraf edilmesinin çevre kirliliğinin önlemesinin yanında bulaşın enfekte riskini düşürmek için hayati önemde olduğuna dikkat çeken Utku Fırat, şu uyarıları yapıyor:

  • Atık yönetiminde gözetilen unsur, maliyet değil halk ve çevre sağlığı olmalı. Bu kapsamda acilen atıkları kaynağında ayrı toplanması için gerekli teknik altyapı sağlanmalı ve teşvik edici faaliyetler örgütlenmelidir.
  • Atık sektöründe çalışanların -atık kağıt işçileri, belediyelerin temizlik işlerini yapan personel, ambalaj atığı toplama ayırma tesislerinde çalışan personel- tek kullanımlık maske ve eldiven atıklarından kaynaklı enfekte olma riski en yüksek gruplar. Atıklarla temas ederek çalışan bu işçilerin sağlığının korunması için ülke genelinde en azından bu atıkları içeren farklı renk poşet uygulaması hayata geçirilmeliydi, bu konuda daha fazla gecikilmeden adım atılmalıdır.
  • Alıcı ortama (deniz, göl, dere) arıtılmadan hiçbir atıksu deşarjı yapılmamalıdır.
  • Kirliliğin en büyük kaynağının sanayi olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa kirlilik öneyici tedbirleri almayan işletmelerin üretimi durdurulmalıdır.
  • Üretim ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilerek ihtiyaca göre üretim ve tüketim süreçlerinin örgütlenmesi gerekmektedir. (İstanbul/EVRENSEL)
ÖNCEKİ HABER

Emek Barış ve Demokrasi Güçleri: Keyfi uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor

SONRAKİ HABER

Şahinler Metal'de çalışan işçiler: Bir arkadaşımız Kovid-19’dan hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa