28 Haziran 2020 12:53

İran'da protestolara katılan 3 genç hakkında idam kararı verildi

İran'da Amir Hossein Moradi, Mohammad Rajabi ve Saeed Tamjidi adlı üç gencin idam cezaları Yargıtay tarafından onaylandı. Dosyanın avukatı Babak Paknia süreci Evrensel'e anlattı.

Kaynak: iranintl

Paylaş

E. Ava

İran'da 23 Haziran'da, Kasım 2019 protestolarına katılan Amir Hossein Moradi (94 doğumlu), Mohammad Rajabi (94 doğumlu) ve Saeed Tamjidi'nin (92 doğumlu) idam cezalarının Yargıtay tarafından onaylandığı bildirildi.

Mohammed Rajabi ve Saeed Tamjidi, Aralık ayı başında İran'dan ayrılarak Türkiye'ye gelmiş, siyasi suçtan arandıklarını açıklarken iki farklı kampta yaklaşık bir ay gözaltında tutulduktan sonra, Türkiye göç idaresi tarafından İran'a geri gönderildiği iddia edilmişti. Rajabi ve Tamjidi, geri dönüşlerinden bir gün sonra savcılığa nakledildi. 

Hikaye neydi? Nasıl İran’dan çıktılar ve nasıl geri gönderildiler? Dosyanın avukatı Babak Paknia Evrensel'e anlattı:

“Kasım 2019'daki protestolardan birkaç gün sonra, Amir Hossein Moradi 'çatışma', yani olağan suçlardan sanık olarak tutuklandı. Cep telefonunun incelenmesinden sonra memurlar, cep telefonunun içeriğinde Kasım 2019 protestolarına ait videoları olduğunu öğrendiler. Kasım protestolarına katılmakla suçlandı ve mahkemeye kadar cezaevine nakledildi. Tutuklandıktan sonra Amir Hossein, hapishanenin içinden bir telefon görüşmesi sırasında Mohammad Rajabi ve Saeed Tamjidi'ye davalarının siyasallaştırıldığını ve Kasım olayları için yargılanacaklarını bildirdi. Arkadaşlarına İran devrim muhafızları tarafından arandığını ve İran'dan ayrılmalarının daha iyi olduğunu söylüyor.

Mohammed ve Saeed, Saeed'in arkadaşı Shima ile birlikte insan kaçakçılarına para ödeyerek İran'dan ayrılmaya karar verdiler. 23 Kasım günü otobüse biniyorlar ve Mako'ya gidiyorlar ve oradan Van'a geçmeyi başarıyorlar. Onları güvenli bir şehre götürmesi gerekenler, Antalya'ya 20 kilometre kala üçünü yolun ortasında bırakıyorlar.

29 Kasım Muhammed, Saeed ve Şima'nın Antalya'nın 20 km'sindeki polisler tarafından kimlik kontrol sırasında tutuklanıp, Antalya göçmenlik bürosuna transfer ediliyorlar. Göçmenlik Bürosu, Türkiye'ye neden yasadışı yollardan geldiklerini soruyor. Üçü de İran'da siyasi suçtan arandıklarını ve hayatlarının tehlikede olduğunu ve Türkiye'de sığınma başvurusunda bulunmak istediklerini açıklıyor. Sözlerin ardından BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) onları ziyaret ediyor ve BM Güvenlik Konseyi'nin bunları destekleyebileceğini söylüyor. Üçü de üç hafta boyunca Antalya kampında tutuluyor.

Bunu da belirtmek isterim ki Türkiye ve diğer ülkelerdeki ulusal ve uluslararası hukuk uyarınca, bir kişi kendi ülkesinde siyasi olarak baskı altında gördüğünü ve tehlike altında olduğunu iddia ettiğinde, ülke yetkilileri hayatlarını korumak ve onları geri getirmekle yükümlüdür, uluslararası hukuku ve hakları yaratıcı bir şekilde uygularlar.

Ancak Mohammed, Saeed ve Shima Antalya kampında üç hafta kaldıktan sonra, bir sonraki toplantıda yetkililer, "Tüm kamptakilerin gelen emire göre İran'a geri gönderilmesi gerektiğini" söylüyorlar. Açıklamalar, İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin Türkiye'yi ziyareti sırasında ortaya çıkıyor.

20 Aralık gecesi, her üç kişi de Türkiye'deki Ağrı kampına transfer edilyor ve içeriklerinin ne olduğunu bilmeden imzaladıkları belgeler veriliyor.

Geçmişte, Türkiye'deki sınır dışı belgeleri sadece Türkçe olarak mevcuttu, ancak şimdi hem Türkçe hem de aynı göçmen ve sığınmacının dilinde düzenleniyorlar. Bu nedenle, bu üç kişiye imzalanmak üzere verilen belgeler sadece Türkçe olsa yine bu yasadışı sayılır ve bilgisizliklerini bir tür kötüye kullanmışlar da diye biliriz.

Mohammad, Saeed ve Shima'nın tüm belgelerini Antalya Göçmenlik Bürosunda mevcuttur.

26 Aralık'a kadar Ağrı kampında tutuldular ve gece Bazargan sınırından diğer 30 mülteciyle Mako'ya döndüler. Mako Gözaltı Merkezinde, Saeed ve Shima'nın pasaportu olduğu için pasaportu olmayan Mohammed'ten ayrı tutuldular. Saeed ve Shima'ya Yargıç gördüğünde yarın serbest bırakılacakları söylendi. Yetkililer, üçünün siyasi suçtan arandıklarını henüz bilmiyorlardı.

Öte yandan arkadaşlarının İran'dan ayrıldığına ikna olan Amir Hossein Moradi'nin soruşturmalar sırasında itiraf ettikleri üzerine Mohammed ve Saeed'in siyasi suç işledikleri ortaya koyuldu. Amir Hossein Moradi mahkeme duruşmalarında hakim 'Abolghasem Salavati'nin' gözetiminde defalarca soruşturmanın yasadışı olduğunu söyledi, 'tehditler, baskı ve işkence' altında yapıldığını söyledi.

27 Aralık günü, yani ertesi gün güvenlik polisi Mako’dan üçünü de Tahran'a transfer etti. Tam bir gün sonra, Evin adliyesine transfer edildiler ve yargılandılar.

Siyasi suçtan yargılandıkları için kişilerin avukatları yani bizleri mahkeme kabul etmeyerek kendileri avukat verdiklerini yasadışı bir şekilde beyan ettiler.

Sonuç olarak, sanıklar, idam cezası verilene kadar avukat hakkından mahrum bırakıldılar. Shima Saeed'in arkadaşı ise 1 sene hapis cezasına mahkum edildi.

Amir Hossein Moradi, Mohammad Rajabi ve Saeed Tamjidi şu anda Yargıtay'da yargılanıyor, itiraz sonucu henüz resmi olarak açıklanmadı. Ancak bizim henüz davaya girmemize izin verilmiyor.

Çocukları farklı örgütlere bağlayarak ve ağır işkence yaparak karar verilmiştir. Onların avukatı olarak bunu tamamen reddediyorum. Karara göre, Saeed, Amir Hossein ve Mohammed "İslam Cumhuriyeti'nin yıkımı için yapılan eylemlere katılma" suçlamasıyla idam cezasına çarptırıldılar.

Amir Hossein Moradi 15 yıl hapis cezası, Saeed Tamjidi ve Mohammad Rajabi 10 yıl hapis cezası aldı ve üçü de "silahlı soygun" nedeniyle 74 darbe kırbaç cezasına çarptırıldı. Ayrıca üçü de "Ülkeyi yasadışı yollardan terk etmek" suçlamasıyla bir yıl hapis cezasına mahkum edildiler.

Talebimiz biz avukatları olarak davaya girmemize izin verilmesi ve idam cezasının derhal durdurulmasıdır."

Dünya Af Örgütü açıklamalarında derhal bu idamların durdurulması gerektiğini belirtti. 

İran’da farklı kampanyalar düzenlerek idam cezalarının durdurulmasına yönelik protestolar yapıldı.

İran idam cezası veren ülkelerin başında geliyor. Yıllardır idam cezalarıyla muhaliflerini susturmaya çalışan İran rejimi gençlerin hayatını kendi bekası için alıyor.

Temmuz ayı yaklaşırken 1988 yılı Temmuz ayında 30 bin gencin toplu idamını hatırlayarak yargıçların hala gençlerin hayatını almaya devam ettiklerini vurgulamakta fayda var.

ÖNCEKİ HABER

Bursa'da yangın çıkan geri dönüşüm tesisi kullanılamaz hale geldi

SONRAKİ HABER

18. İstanbul Onur Yürüyüşü online olarak yapılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa