Bir portrenin laneti
“Gentile Bellini'nin Resimli Konstantiniyye Günlüğü” isimli çizgi romanını hazırlayan Burhan Kum; 8 soruda İBB’nin satın aldığı Fatih Sultan Mehmet portresi üzerine yapılan tartışmaları değerlendirdi.
Fotoğraf: Burhan Kum’un “Gentile Bellini’nin Resimli Konstantiniyye Günlüğü” isimli çizgi romanından alınmıştır
Burhan KUM
Ressam
Fazla zamanınızı almayacağım. Ama bir ressam ve konu üzerine çalışmış biri olarak iki çift laf etme hakkım var diye düşünüyorum. Hani şu İstanbul Büyükşehir Belediyesinin satın aldığı Fatih Sultan Mehmet portresi üzerine.
BU YOKLUKTA GEREK VAR MIYDI?
Evet vardı. Çünkü yaşadığımız bu yokluğun temel nedeni zaten Bellini’nin 550 yıl önce İstanbul’da yaptıklarından hiçbir iz bırakmamış olan, günah saydığı için resmi yüzyıllarca engelleyen yobaz zihniyettir. Resim sanatından bihaber yaşayan toplumlarda tasarım, hayal gücü ve yaratıcılık gelişemeyeceği için teknoloji ve endüstriden söz edilemez. Bu toplumlar yokluğa ve dışa bağımlılığa mahkumdur.
BÖYLE BİR ALIMIN ZAMANI MIYDI?
Geç bile kalınmıştır. Bu tür resimler öyle her gün pazara çıkmaz. Şu anda Bellini’nin bütün resimleri devlet ya kurumsal koleksiyonlardadır. Satışları söz konusu değildir. Özel koleksiyonlarda Rönesans dönemine ait pek az eser vardır. Bunların da pek ama pek azı satışa sunulur. Kısacası, böyle bir fırsat 500 yılda bir gelir.
PAHALI DEĞİL Mİ?
Hayır değil. Hatta eğer gerekli testler yapılıp 15. yüzyıl tablosu olduğu kesinleşmişse, ‘bedava’ya alındığı söylenebilir. Bir sanat eserinin değerini satış fiyatı üzerinden ölçmek ancak konu hakkında bilgisi olmayanların yapacağı iştir. Ödenen para sıradan bir 15. yüzyıl antikasına verilecek olandan fazla değildir. Bu resim ise bir antikadan çok fazlasıdır.
GERÇEKTEN ÖNEMLİ Mİ?
Evet, hem de çok önemli. Bellini’nin İstanbul’a gelişi sanatsal olarak bu topraklarda resmin ‘sıfır noktası’dır. Bellini’nin yaptıkları ilk tuval üzerine yağlı boya ve ilk portredir. Kültürel bir devrimdir. Suretin günah sayıldığı bir ülkede padişahın dini otoritenin gücüne meydan okumasıdır. Siyasi bir manifestodur. Bu anlamda değeri fiyatının ölçülemeyecek derece üstündedir.
BU PARAYLA BAŞKA BİR ŞEY YAPILAMAZ MIYDI?
Elbette yapılabilirdi. Örneğin Başakşehir’de 3. sınıf bir futbolcunun bir yıllık maaşı ödenebilir, ya da, sonu kanalizasyonda bitecek, bir milyon kişilik bir iftar yemeği verilebilirdi. Olmadı, fetih kutlamaları kapsamında yarım saatte duman olacak dev bir havai fişek gösterisi ve ilkokul müsamerelerini aratmayan yeniçeri geçit alayları düzenlenebilirdi. Ama her tercih bir vazgeçişmiş.
RESİM BELLİNİ’NİN ELİNDEN Mİ?
Büyük ihtimalle değil. Ancak atölyesinden çıkmış olma söylentisi bile yeterlidir. Bellini’nin 1479 ve 1480 yıllarında İstanbul’da yaptıklarından hiçbirinin günümüz İstanbul’unda bulunmadığı düşünüldüğünde, dönemden kalan üç portreden birinin şehre kazandırılmış olması takdir edilmelidir. Bu arada, cumhuriyetin ilk yıllarında adet olup da 40 yıldır unutulan devlet kurumlarının resim satın alma geleneğini hatırlatmış olması açısından da ayrıca sevindiricidir.
SATIN ALMA EYLEMİ YENİ OSMANLICILIK MIDIR?
Kesinlikle değildir. Bu ülkenin tarihi, hepi topu otuz yıllık geçmişiyle, kaybedilen toprakları geri kazanma hayaline dayalı, boş bir emperyal söyleme teslim edilemez. Osmanlı tarihi de operasyon alanı olarak Yeni Osmanlıcılığa terk edilemez. Geleneğimizde kültürel anlamda bir Batılılaşmadan söz edilecekse bu, Fatih’in Bellini’yi İstanbul’a davet etmesi ile başlamıştır. Yeni Osmanlıcılar Batılılaşmayı reddettikleri gibi sanattan da zerre kadar anlamadıklarını yaptıkları her restorasyonda, diktikleri her heykelde utanmazca sergilemişlerdir.
RESİMDEKİ İKİNCİ KİŞİ KİMDİR?
Sizsiniz sayın okur, ya da isterseniz siz olabilirsiniz. Karşınızdaki sultanın gözlerine dikkatli bakın ve düşünün. 550 yıl önce yaptırdığı resimlerin yok edilmesinin lanetinden kurtulmak için başlattığı geleneği devam ettirmeyi istemez miydiniz?