İTÜ öğrencileri: Hiçbir yönetim bizim okul kadar sessiz kalmadı
İTÜ öğrencileri online final uygulamasında yaşadıkları sorunları Evrensel’e anlattı.
Fotoğraf: Pixabay
Metin Berk SÜER
Murat DOĞU
İstanbul
Pandemi sürecine girildiğinden beri online toplantı platformlarına dair haberleri takip ettiğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü ikinci sınıf öğrencisi derslerin online yapıldığı ZOOM uygulamasına girerken yaşadığı tedirginliği ifade etti: “ZOOM platformu ile ilgili yurtdışından ilk bilgi sızdırma haberlerini okuduğumdan beri arkadaş sohbetlerimiz arasında bunun tedirginliğini ve olası getirilerini hep konuştuk. Ancak günün sonunda öğrenciyiz ve o derslere ihtiyacımız var. Bu açıdan ben kamera veya ekran paylaşımı açmamamızı derslerde tek teselli yolu olarak gördüm. Ve uygulamayı indirmeden chrome ile girmemin de bir nebze yardımcı olacağını düşünüyordum” Üniversite tarafından sınavlarda öğrencilerin kullanması için açıklanan Witwiser uygulamasının istediği yetkilere ve üniversitenin tutumuna dair “Son uygulamanın ne olacağı hepimizin de bildiği üzere son ana kadar açıklanmadı. Açıklandığında ise tartışmaları ardında getirdi. İlk olarak sabah haberimiz yok bu uygulama bizsiz atılmış bir adım diyen BİDB nasıl olur da 5/6 saat sonra canı pahasına böyle bir uygulamayı savunacak hale gelebilir. Hiçbir onayı olmayan, tek destekçisinin yapıcı firma ve İTÜ Rektörlüğü olduğu bir uygulamaya öğrencinin güvenmemesi gayet normaldir” dedi ve bu uygulamanın kullanılmasına karşı olduğunu belirtti. İTÜ’nün öğreniciyi mağdur etmemek için yapması gerekeni ise “İTÜ'nün kendisinin tüm öğrencilerine yolladığı bir anket ile öğrenci taleplerini alması daha sonra da her fakültenin kendi hocalarına da aynı uygulamayı yapmasıydı. Çıkacak sonuçlar sonucu her fakültenin senatodaki temsilcileri fakülte hocalarının verdiği kararı iletebilir, öğrencinin istekleri de böylece sürece dahil edilebilirdi” şeklinde formülize etti. İTÜ öğrencilerinin tepkisinin sadece kamera ve mikrofon açıp açmamak olmadığını “Bu başlıklar bizim yasal yollarda savunabildiğimiz haklarımız. Bunları kullanarak aslında öğrencinin sırtına yüklenen haddinden büyük sorumluluk, teknik kaynağa yetersiz erişim, kopya argümanı altında değiştirilen absürt sınav süreleri, sınavda önceki sorulara dönme hakkımızın elimizden alınması gibi daha birçok sebep yatmaktadır. Kendi sınav esaslarını uygulamakta zorlanan bir okulun; "Bunlar mühendis hukuktan ne anlar!" dercesine yaklaşımını ve umursamaz tavırlarını da tüm Türkiye'ye gösterdiğimizi düşünüyorum” diyerek taleplerini ekledi.
"NEDEN DAHA GÜVENLİ VE DAHA BİLİNİR BİR EKLENTİ SEÇMEDİKLERİ KONUSU BİR SORU İŞARETİ"
Cevher Hazırlama Mühendisliği 1. Sınıf öğrencisi ise “Okulun bu eklentiyi kullanmaktaki amacı kopyanın mümkün olduğunca önüne geçmek olduğunu anlıyorum ancak neden daha güvenli ve daha bilinir bir eklenti seçmedikleri konusu bir soru işareti. Bu eklentiyi biz öğrenciler olarak araştırdık ve yeterli bilinirliği ve güvenliği olduğunu düşünmüyoruz. Birçok avukat, yazılımcı ve bilgisayar mühendisinden de fikir aldık güvenlik politikaları hakkında ve bize hak verdiler” diyerek uygulamayı indirmeye güvenmediğini belirtti.
Bir başka İTÜ öğrencisi ise uygulamanın güvenilirliğine dair “Öncelikle eklentiyi araştırdığımızda çok fazla bu konularda bilgisi olmayan birisi bile oldukça güvenilmez bir program anlar. Benim bilgisayarım olmadığı için babamın iş bilgisayarını kullanıyorum ve babam uluslararası bir şirkette çalıştığı için bilgisayarında bir sürü önemli klasör var. Bu tarzda bir bilgi sızıntısı olduğu durumda hem babam hem ben büyük sıkıntılar içerisine gireriz” diyerek kaygılarını ifade etti. Uzaktan eğitimin yarattığı koşullarda her öğrencinin eşit şartlara sahip olmadığını söyleyen öğrenci “Bize denk diyebileceğimiz üniversiteler bu şekilde bir yol izlemezken bizim okulumuzun Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığını bahane etmeye çalışarak ‘bunları yapmak zorundayız’ demeleri gerçekten akıl almaz. Neredeyse her üniversitenin başlattığı çalışmalara tanık oldum. Hiçbirisi bizim okulumuz kadar ses getiremedi ancak hiçbir yönetim de bizim okul kadar sessiz kalmadı” dedi.
"BABAMIN ŞİRKET BİLGİSAYARINI KULLANMAK ZORUNDAYIM"
Üniversite yönetimi tarafından sosyal medyada tüm öğrencilere kopya çektiği ima edilmesine dair “Bizler ders çalışacağımız saatlerde adalet aramak için çabalarken bu şekilde tepki almak hepimizi çok üzdü ve hepimizin ders çalışma şevkini kırdı. Kiminle konuşsam bu olayları düşünmekten eskisi gibi ders çalışamadığını söylüyor. Dün gece yarısı alelacele bir açıklama yaptılar ve o açıklama da tam bir fiyaskoydu. Açıklamada Mat 101 diye bir dersten bahsedildi ve bizim okulda Mat 101 diye bir ders yok” diye ekledi. Okul yönetiminin aldığı kararlarda şeffaf olmadığına vurgu yapan İTÜ öğrencisi “arka planda neler dönüyor hiçbirimiz anlayamıyoruz ancak öğrenciler mağdur bırakılıyor. Okulda 30 bin öğrenci var ve bu öğrencilerin bir kısmı Anadolu’da köyde yaşıyor; onu geçtim İstanbul’da yaşayanların bile internet altyapısı çok problemli olabiliyor. Bu şekilde sınavlara eklenti ile girilme zorunluluğu ile daha öncesinde dersleri telefondan dinleyebilen öğrenciler için de çok büyük bir dezavantaj haline geldi. Şahsen ben de bütün dönem derslerini telefondan izlemiştim. Çünkü ailemin bilgisayar alacak durumu yoktu. Şimdi babamın şirkette kullandığı bilgisayarı kullanıyorum bir süreliğine ve en başta belirttiğim gibi bu şekilde bir eklenti ya bu bilgisayara kuramam. Bu eğer benim sınavlara girmeme engellerse bu gerçekten çok büyük bir haksızlık demektir. Umarım en yakın zamanda bu eklenti isteklerinden vazgeçerler” diyerek program kullanma zorunluluğunun kaldırılması gerektiğini söyledi.