30 Haziran 2020 12:07

Savunma hareketi çıtayı yükseltti

"Tasarının Meclise gelmesini erkene alan iktidar uyanıklığı, alana bakınca, yine istediği sonucu alamamış görünüyor."

Fotoğraf: Ercüment Akdeniz/Evrensel

Paylaş

Ercüment AKDENİZ

Adliye binasının Çağlayan Meydanı’na bakan kapısı, labirent misali bariyerlerle çevrili. Savunma mitingi için çağrı yapılan alan avukatlara kapalı. Sadece 2 bin kişinin sığabileceği (o da tıkış tıkış) bir yer tahsis edilmiş. “Mekan muharebesi”nde verilmek istenen mesaj sanki şu: “Siz ancak bu kadarına sığarsınız ve eylemi bizim belirlediğimiz ölçüde yaparsınız.” 

TOMA araçlarınının, çevik kuvvet arabalarının gölgesinde kaygılı bir bekleyiş var. Ama pek kısa sürecek bir kaygı bu. Zira cübbeleriyle hukukçular akın akın gelmeye başladı. Alkışlarla alana yönelen kitleye polis aracından sürekli anons yapılıyor: “Salgın tehlikesi devam ediyor, sosyal mesafe kuralına uyalım!” Oysa avukatlar koronavirüs salgınına karşı oldukça tedbirli: yüzlerde maske ve siperler, ellerde kolonyalar ve birbirlerine fiziksel mesafe konusunda yaptıkları uyarılar.

Zaman ilerledikçe, polis araçlarından yapılan anonslar trajikomik bir hal alıyor. Çünkü sayıları 15 bine yaklaşan avukatların alana girmesi mümkün değil! Aynı anda “Barikatı aç” sloganları. Bütün ısrara rağmen bariyerler açılmıyor. Meydan giderek “Toplu bir bulaş sahnesi” tehlikesine işaret ediyor. Oysa koca meydanın 20’de 19’luk bölümü bomboş!

Kitle içinden yükselen homurtulu tepkiler yerini öfkeli çıkışlara bırakıyor. Altmış yaşlarında bir avukat, polis kordonu arkasından gazetecilerin olduğu yöne bağırıyor: “Çekin şu halimizi. Elinde mikrofon, neymiş, sosyal mesafeymiş! Bu insanları buraya sıkıştır sonra da sosyal mesafe de sosyal mesafe! Sağlık Bakanı da görsün bu rezaleti...” 

Çok geçmeden bariyerler 10 metre kadar esnetiliyor. Ama yine de kitlenin çoğu alanın dışında. Avukatlar çareyi sirkülasyonda buluyor. Özellikle genç avukatların alana girmesine özen gösteriliyor. İstanbul Barosunun çağrısına muazzam bir gençlik katılımı söz konusu. Baro kendisine adeta gelecek aşısı yapıyor. Başörtülü genç avukatların katılımı da dikkat çekici.

Baro Başkanı Durakoğlu olası bir provokasyonun önüne geçmek için, birkaç kez eylemin bir miting olmadığını tekrarlıyor. Oysa eylem bir mitingin de ötesine geçerek, bariyerleri insan seliyle kuşatan muazzam bir savunma direnişine dönüyor. Tıpkı bir yüksek atlama atleti gibi, savunma hareketi çıtayı yine bir üst dereceye çıkarmayı başarıyor. 

Barikata sığmayan avukatlar, başlarda tekleyerek ama giderek tek koro halinde slogan atmayı öğreniyor: “Çoklu baroya hayır”, “Savunma hakkı engellenemez”, “Hak, hukuk, adalet”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”… Ama en gür ses “yuh” sesi. O da Metin Feyzioğlu’na. Bu protestoyu “Feyzioğlu İstifa” sloganı tamamlıyor.

Açıklama sona erip kitle dağılırken bir grup genç avukatın kendi aralarında yaptığı sohbete tanık oluyorum: “Biri Ali kıran baş kesen, diğeri meslek onurunu ayaklar altına seriyor...” Bu cümleler Cumhur İttifakı ile Feyzioğlu arasındaki flörte bir gönderme aslında. Cumhur ittifakının içine kaçmış gibi duran ve genç meslektaşlarının bundan hicap duydukları bir “başkan”a duyulan öfke olarak da okunabilir bu.

Tasarının Meclise gelmesini erkene alan iktidar uyanıklığı, alana bakınca, yine istediği sonucu alamamış görünüyor. Son söz, tepede kurulan “vesayet ittifakı” ile avukatların tabanda sağladığı birlik arasında cereyan eden bilek güreşinde söylenecek.

Elbette halk desteği de belirleyici öneme sahip.

ÖNCEKİ HABER

Gemlik Gübre fabrikası davasında savcı sanıklar için 15’er yıl hapis istedi

SONRAKİ HABER

THY'den "ücret düzenlemesi" teklifi | İşsizlikle tehdit edip ücretlere göz diktiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa