"Çorum Katliamı ülkeyi 12 Eylül’e götüren son kilometre taşıydı"
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, Çorum Katliamı'nın 40. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında panel düzenlendi.
Fotoğraf: Evrensel
Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Çorum Katliamı'nın 40. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından bir panel düzenlendi.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi’nde Çorum Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü ve Belediye Meclisi Üyesi Avukat Ahmet Özdel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde “Çorum Katliamı nasıl oldu ve neden oldu?” sorularına cevap arandı.
Kovid-19 pandemisi nedeniyle katılımın kısıtlı tutulduğu panelde “Çaldıran'dan Çorum'a Anadolu'da Alevi Katliamları” kitabının yazarı ve aynı zamanda Çorum Katliamının hem mağduru hem de avukatı olan Avukat Sadık Eral ile “Yaz Mevsiminde Katliam ve Direniş-1980 Çorum” kitabının yazarı Avukat Gazi Eke birer sunum yaptı.
"POLİS MÜDAHALEDE BULUNMADI"
Çorum’da olayların ilk fitilinin 27 Mayıs’ta Ankara’da Gün Sazak’ın öldürülmesiyle başladığını söyleyen Avukat Sadık Eral, “Ne Gün Sazak Çorumlu’dur, ne de öldürenler Çorumlu. Ancak, Gün Sazak’ın cenazesinden dönen gruplar kente geldikten sonra şehir merkezinde ilerici, demokrat esnafın işyerlerini tahrip etmiştir. Bu duruma polis en ufak bir müdahalede bile bulunmamıştır” dedi.
28 Mayıs’ta Çorum Gazetesi matbaasının, kitapevlerinin ve birçok işyerinin yağmalandığını kaydeden Eral, “Haziran’ın ilk haftası itibariyle olaylar sakinleşti. Ne yazık ki güzel kentimiz bu dönemde bir iç göçe tanık oldu. Daha önce iç içe yaşayan Alevi ve Sünni yurttaşlar, mahallelerinden taşınmaya başladı” dedi.
3 Temmuz gününe kadar başta Milönü olmak üzere Alevilerin yoğun olduğu mahallelerin barikatlarla korunduğunu anlatan Eral, “3 Temmuz günü sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Aynı gün faşist saldırılara karşı direnişe önderlik edenlere karşı geniş bir gözaltı furyası başlatıldı. 4 Temmuz Cuma günü ise bütün camilerde birer kişi ayağa kalkarak, ‘Ne duruyorsunuz, komünistler Alaaddin Camii’yi bombaladı’ diyerek cami cemaatini kışkırttı” diyen Eral, devletin resmi televizyonu TRT’nin de 4 Temmuz günü gün boyu ‘Çorum’da Alaaddin Camii bombalandı’ haberini verdiğini söyledi.
“TRT GÜN BOYU YALAN HABER VERDİ”
Akşam 19.00 haberlerinde dahi TRT’nin yalan haber vermeye devam ettiğini belirten Eral, “TRT muhabiri bile ‘Ben böyle bir haber geçmedim’ demesine rağmen bu yalan gün boyu devam etti. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ‘Yunan mezaliminde bile böyle olaylar yaşanmadı’ dediği Çorum’da Ali Paçacı ve oğlu yakılarak öldürüldü. Veli Solmaz ve Ahmet Doğan fırında yakıldı. 7 kişi tarlalarda kurşuna dizildi. Alevilerin yaşadığı Üçevler semti yakıldı, yıkıldı. Yanan ateşi söndürmeye giden itfaiyenin hortumları kesildi” dedi.
Çorum Katliamı’nın Türkiye’yi 12 Eylül faşist diktatörlüğüne götüren son kilometre taşı olduğunu anlatan Eral, Çorum halkının tüm acı ve gözyaşına rağmen bir direniş destanı yazdığını dile getirdi.
“KATLİAM, ‘OLAY’ DENİLEREK BASİTLEŞTİRİLİYOR”
Avukat Gazi Eke ise Çorum Katliamı’na olay denilmemesi gerektiğini belirterek, “Sanki burada taammüden adam öldürülmüş gibi davranılıyor. Oysa Çorum’da yaşananlar planlı bir katliamdı” ifadelerini kullandı.
Çorum’un bilinçli bir şekilde seçildiğini kaydeden Eke, katliamın arkasında dönemin iktidarının, yöneticilerinin ve istihbarat örgütlerinin bulunduğunu söyledi.
“EMEKÇİLERİN ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜN DAĞITILMASI İSTENİYORDU”
Çorum Katliamı’nda kentte bulunan ve direnişin önderleri arasında yer alan dönemin eğitim emekçisi Muharrem Özünel ise 12 Eylül’den önce yurt genelinde birçok cinayet ve toplu kıyımın yapıldığını belirterek, “Devletin kendisini dizayn etmesi için darbeye ihtiyacı vardı” dedi.
Çorum Katliamı’ndan yaklaşık 2 ay önce 31 Mart 1980 tarihinde Ticaret Lisesi’nde ders verirken polisler tarafından gözaltına alındığını ve karakola götürüldüğünü söyleyen Özünel, “O dönemin en karanlık isimlerinden birisi olan polis memuru Kemal Maraşlı yüzüme bakarak, ‘Merak etme, Çorum’u da yakında Maraş’a çevireceğiz’ demişti. Çorum Katliamı, öyle 3-5 çapulcu faşistin çıkardığı bir şey değil. Devletin kendini yeniden dizayn etmesi için, emekçilerin örgütlü gücünü dağıtmak için darbeye ihtiyaç vardı. Çorum Katliamı da bu yoldaki en önemli kilometre taşıydı” dedi.
Direniş olmasaydı Çorum’un belki de harikadan silinebileceğini kaydeden Özünel, “Bizler barıştan, kardeşlikten, emekçilerin birlikte mücadelesinden yanayız” diyerek, konuşmasını tamamladı. (Çorum/EVRENSEL)