Erdoğan’dan ‘Dislike’ öfkesi: Sosyal medyanın kaldırılmasını, kontrolünü istiyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medyayı kontrol altına alacak düzenleme istedi. Ankara Barosu İHM Başkanı Kerem Altıparmak, Erdoğan’ın sosyal medya hakkındaki açıklamalarını değerlendirdi.
Fotoğraf: Murat Kula/AA
Doğa Başak ÖZTÜRK
Ankara
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak için sosyal medyada yapılan yorumlara tepki gösterdi, sosyal medya platformlarının kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayarak, “Niçin YouTube, Twitter, Netflix gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzu anlıyor musunuz? Bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırmak için. Bunlar ahlak sahibi değil.” Erdoğan yasama yılı bitmeden Mecliste düzenleme istedi.
Partisinin genel merkezinde il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan, medya ve sosyal medyanın "Kokuşmuşluğun aracı" haline geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Biz bunları parlamentomuza getirip, bu tür sosyal medya mecralarının kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz. Erişim engeli, adli ve mali yaptırımları devreye sokacağız. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Yasama dönemi bitmeden bu meseleyi halletmeyi ümit ediyorum.”
GÜNDEMİNDEN DÜŞÜRMÜYOR
Erdoğan geçen hafta gençlerle toplantısında sosyal medya konusunda güçlü bir hukuki altyapı oluşturmanın hazırlıkları içinde olduklarını söylemişti. Erdoğan 26 Haziran’da yaptığı konuşmada, “Sosyal medyadan nefret etsek böylesine yaygın ve etkin şekilde kullanmazdık… Günümüz dünyasında dijital platformların, sosyal medyanın asla ihmal edilemeyecek derecede önemli mecra olduğunu biliyoruz…. Milletimizi güvenilir bir internet mecrasına yapacağımız yasal düzenlemelerle kavuşturacağız” dedi.
AKP Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal da Türkiye’nin siber kıta sahanlığı oluşturması gerektiğini savunarak, “Aksi halde zihinleri veri sömürgeciliğinin bağımlısı olmuş gençler ortaya çıkacaktır” demişti.
Hükümet daha önce hazırladığı torba tasarıda, sosyal medya şirketlerinin daha sıkı denetlenmesi ve kullanıcı bilgilerini yurt içinde tutmak zorunda kalması gibi düzenlemeler yer almış ancak daha sonra Meclisten geçen torba yasada sosyal medya düzenlemesi yer almamıştı.
DİSLİKE’A UĞRAMASININ ÜZERİNDEN BİR HAFTA GEÇMEDİ
Erdoğan’ın sosyal medya düzenlemesini dislike tartışmaları üzerine istemesi dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın YKS öncesi gençlerle YouTube üzerinden yaptığı canlı yayın gençlerin "dislike" butonuna basarak tepki göstermesi ile gündeme gelmişti. 377 bin dislike alan yayın daha sonra yorumlara kapatılmıştı.
İktidarı yakından takip eden Köşe Yazarı Abdulkadir Selvi de dislike tartışması üzerinden dün bir yazı yazmış “Gençler, dislike atan dislike’lanır” demişti.
"ALBAYRAK KONUSU BAHANE OLDU, AMAÇLARI SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİNİ İKNA ETMEK"
Sosyal medya hizmetlerini yakından takip eden Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Kerem Altıparmak, Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya hakkındaki açıklamalarını Evrensel’e değerlendirdi.
“Aslında bu çok alıştığımız bir model, zaten akıllarında olan bir konuya bahane buluyorlar örneğin baroları zaten düzenlemek istiyorlardı ama bir konuyu bahane edip bunu düzenlediler. Bu sefer de Esra Albayrak hakkında yapılan yorumlar bahane oldu” diyen Altıparmak, “Esra Albayrak’a yapılan yorumların onaylanacak bir tarafı yok ama bu zaten Meclise geri gidip gelen bir bir konuydu. Taslakları vardı o yüzden böyle bir açıklamanın geleceğini biliyorduk” diye konuştu.
"KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMEK"
Türkiye’de sosyal medya konusunda yapılan geçmişteki açıklamalarla birlikte konuyu değerlendiren Altıparmak, “Dünyanın her yerinde binlerce insan bu tarz çirkin yorumlar yazıyor ama insanların aklına ‘Kontrol edelim’ gelmiyor. Zaten Türkiye kadar sosyal medyayı kontrol altında tutan çok az rejim var bu konuda daha da ileriye gitmeleri maalesef sürpriz değil. Buna krizi fırsata çevirmek denir.” açıklamalarında bulundu.
Daha önce meclise gelen sosyal medya önerisini hatırlatan Altıparmak, “Daha önceki plan sosyal medya trafiğini kısmaya yönelikti. Bunu yüzde 5’e çekeceklerdi. Yani sonuç olarak Twitter’a, YouTube’a yine giremeyecektik. Asıl amaçları sosyal medya şirketlerine Türkiye’de ofis açtırıp, şirketlerin kendi isteklerini kabul etmesini sağlamak. Sosyal medya şirketleri eğer teklifi kabul ederse kullanıcı verilerini de paylaşacak. Bu kullanıcılar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Sosyal medyaya erişimi tamamen kesmektense iktidarın böyle bir yol izleyeceğini düşünüyorum. Böylelikle sosyal medya şirketleri sansüre malzeme olacak” değerlendirmesi yaptı.
"DIŞARIDAN HUKUKA UYGUN İZLENİMİ VERİLİYOR"
İktidarın bu modeli Almanya’dan aldığını ifade eden Kerem Altıparmak, “Dışarıdan hukuka uygun izlenimi veriyorlar. Sosyal medyayı yasaklıyorum demektense bunu hukuka uygunmuş gibi bir kılıfa sokmayı tercih ediyorlar. Yasaklıyoruz demezler bu modeli Almanya’dan aldık ama daha iyisini yaptık diyecekler” açıklamalarını yaparak sosyal medya şirketlerinin bu teklif geldiğinde kabul etmesi dahilinde şirketlerin de bunun bir parçasına dönüşeceğini belirtti.
CHP'Lİ ADIGÜZEL: SOSYAL MEDYADAN YÜKSELEN İTİRAZI HAZMEDEMİYORLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sosyal medyaya dönük açıklamalarına muhalefetten tepki gecikmedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, CHP’li Adıgüzel, "Z kuşağının korkusuzluğu, cesareti birilerini fazla sinirlendirmiş ki apar topar böyle bir açıklama gereği duydular. Saray ve çevresi sosyal medyadan yükselen itirazı hazmedemiyor" açıklaması yaptı.
Esra Albayrak’a yönelik çirkin ifadelerin nefretle kınandığını belirten Adıgüzel, "Ancak bu çirkin, ahlak dışı ifadelerin arkasına sığınarak sosyal medya platformlarının ‘kapatılması’ emrini vermek fırsatçılıktan başka bir şey değildir. Bu ahlak dışı paylaşımların tek sorumlusu vardır. O da sosyal medyayı kirli siyasetlerine alet eden, kendinden olmayanlara yönelik hakareti, nefreti sineye çekenler, buna alkış tutanlardır" dedi.
Sosyal medyanın uzun bir süredir AKP’nin hedefinde olduğuna dikkat çeken Adıgüzel; “Özellikle son dönemde gençlerin sosyal medya üzerinden korkusuzca yükselttikleri itiraz iktidar partisini ürkütmüş durumda. Saray ve çevresi sosyal medyadan yükselen itirazı hazmedemiyor. Çünkü yaşanan sorunlara, erişim engellemelerine ve kısıtlamalara rağmen sosyal medya, Türkiye’de halen topyekûn AKP’nin tahakkümü altına girmemiş tek mecra. Kimse iktidarın kanallarını izlemiyor, gazetelerini okumuyor. Bunun içinde yatıp kalkıp ne yaparız da sosyal medyayı kontrolümüz altına alırız diye uğraşıyorlar” dedi. AKP’nin tek derdinin sosyal medyaya kilit vurmak olduğunu belirten Adıgüzel, "Mesele ne hakaret ne de etik! Tek dert sansür. Ama unutulmasın ki bugün zapturapt altına almaya çalıştıkları gençler, medya patronlarına benzemez. Onları kontrol altına almak sandıkları kadar kolay değil” diye konuştu.
CHP’Lİ GÖKÇEN: SEVİLMEDİKLERİNİ GÖRDÜKLERİ ANDA SOSYAL MEDYAYI KAPATMAYA GİRİŞTİLER
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de “Dislike bombardımanına kadar gençlere şirin görünmeye çalışanlar, sevilmediklerini ve böyle giderse hiç sevilmeyeceklerini gördükleri anda sosyal medyayı kapatmaya giriştiler. Medyayı baskı altına aldınız, gençler televizyon açmamaya, gazete almamaya başladı. ‘Düşünmeyin, konuşmayın’ dediniz, gençler daha fazla konuşmaya başladı. Kimlik politikalarıyla toplumu kutuplaştırdınız ve bilin bakalım ne oldu? Çatıştırdığınız kimlikler gençlerin umrunda bile değil” dedi.
Gökçen, gençler özgür bir yaşam, güvenceli bir iş, hayal kurabilecekleri bir ülke istediğini belirterek; “Gençler iş istedikçe genç işsizliğinde rekorlar kırdınız. Gençler ‘borçlarımız silinsin’ dediğinde milyarderlere verdiğiniz parayı onlardan esirgediniz. Gençler ‘liyakat’ dedikçe torpili iyice yerleştirdiniz. Gençler ‘özgürlük’ dedikçe cevabınız sansürden başka bir şey değildi. Bu böyle gitmeyecek, dislike’lar ilk seçimde oya dönüşecek” ifadelerini kullandı. Toplumun yarısının gençlerden oluştuğunu hatırlatan Gökçen şunları söyledi; “Gençler onlara uzun uzun hikaye anlatan, özgürlükleri kısıtlayan siyasetçi istemiyor. Fakat saraydakiler halktan o kadar koptular ki bu gerçeği görmek yerine baskıyla ele geçirme yönteminde ısrar ediyorlar. Ve belki de en vahimi, Cumhurbaşkanı’nın ona bu gerçekleri söyleyecek ve onu kendine getirecek bir tek gerçek dostu bile yok.” (HABER MERKEZİ)