Adanalı işçiler: Hükümet sadece patronlar için çalışıyor
"Sendikalı işyerlerinde çalışanlar ağırlıklı olmak üzere işçilerin bir kısmı kıdem tazminatı gasbına karşı mücadele etme eğiliminde olsa da bir bölümünün fikri olmadığı görülüyor."
Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/Evrensel
Aydın YİĞİT
Adana
Kıdem tazminatının fona devri ve tamamlayıcı emeklilik sistemi, duyurulduğu günden itibaren işçilerin en sıcak gündemleri arasında yer aldı. Kıdem tazminatı fonu AKP Hükümeti tarafından defalarca gündeme getirilmişti ama bu kez Cumhurbaşkanlığı, Bakanlık ve sendikalar arasında sürdürülen toplantılar nedeniyle konu daha da ciddi tartışılıyor. AKP üyesi olanlar da dahil işçilerin büyük kısmı fon konusunda hükümete tepkili.
Bu tepki Emek Partisi Adana İl Örgütünün kıdem tazminatının fona devrine karşı yaptığı bildiri dağıtımlarında da göze çarpıyor. Sendikalı işyerlerinde çalışanlar ağırlıklı olmak üzere işçilerin bir kısmı kıdem tazminatı gasbına karşı mücadele etme eğiliminde olsa da bir bölümünün mücadelenin nasıl sürdürüleceği konusunda fikri yok. Bir kısmı ise hükümetin bugüne kadar yaptıklarına bakarak “Ne yapar eder, bunu da alırlar elimizden” demekle yetiniyor.
AKP ÜYESİ İŞÇİLER HÜKÜMETE GÜVENMİYOR
Organize sanayi bölgesindeki farklı fabrikalarda çalışan işçilerin servis beklediği bir duraktayız. İçlerinden biri Öz Orman-İş’te sendikacılık yaptığını ve AKP’ye oy verdiğini söylüyor. Bu sözler yakınımızda bulunan ve Şa-Ra fabrikasında çalıştığını dile getiren başka bir işçiyi de sohbetin içine çekmeye yetiyor. Sendikacının AKP’li olmasına rağmen hükümetin hazırlığına tepki göstermesi ile başlayan sohbet hükümetin artık sadece patronlar için çalıştığını dile getirmesiyle son buluyor. O esnada sohbete katılan ve hükümete daha çok eleştiride bulunan Şa-Ra işçisi ise geçmişte AKP gençlik kollarında çalışmalar sürdürmüş. İşçi şimdi AKP’nin çıkardığı yasalarla işçileri daha da zor durumda bıraktığını dile getiriyor.
BELEDİYE İŞÇİLERİ MÜCADELE ETMEYE HAZIR
Seyhan, Çukurova ve Büyükşehir Belediyesi şantiyelerinde sabah ve öğlen vardiyalarında yapılan bildiri dağıtımlarında ortaya çıkan tablo ise DİSK/Genel-İş üyesi işçilerin mücadele yollarını tartışmaya daha açık olması. Öyle ki bildiriyi alan iki Büyükşehir Belediyesi işçisi kendi arasında hararetli bir tartışmaya girdiğinde birinin diğerine “Ankara’ya yürüyelim tazminatımızı koruyalım” demesine karşılık diğer işçi ise hükümetin bu zamana kadarki baskıcı tutumundan etkilendiği belli bir şekilde “Avukatları yürütmediler biz nasıl gideceğiz?” cevabını veriyor. Öneriyi sunan işçinin cevabı ise şöyle oluyor: “Avukatlar kaç kişi, biz işçiler kaç kişiyiz?”
Seyhan Belediyesi şantiyeleri ise diğer belediye işçilerine nazaran geçmişten bugüne mücadele deneyimi daha ileride olan işçileri barındırıyor. Burada işçilerin önemli bir kısmı bildiri ve konuşmaların üzerine grevi işaret ediyor. Sendikaların öncülük etmesini ve tüm işçilerin greve giderek bu teklifi geri çevirmesini istiyor. İşçilerin grevi işaret etmesi önemli ancak bunun yanında Genel-İş Sendikasının da daha mücadeleci bir çizgide olması ve mücadele biçimleri konusunda işçileri bilinçlendirmesi de işçilerin kimi çıkarımları arasında yer aldığını söyleyebiliriz.
SENDİKASIZ İŞYERLERİNDE KAYGI HAKİM
Aytek Konfeksiyon, Adana’nın en büyük konfeksiyonlarından. İngiltere, İspanya gibi ülkelere üretim yapan bir fabrika. 500 civarı işçinin çalıştığı Aytek’te sendika yok. İşçi sirkülasyonu fazla ancak birkaç yıllık işçilerin sayısı da azımsanamayacak kadar. Büyük bir kısmının kadın-erkek genç işçilerden oluştuğu fabrikada kıdem tazminatı üzerine dağıtılan bildiriler şimdiye kadar işçiler tarafından en çok ilgi gösterilenler olmuş. Dağıtım sırasında işçiler gruplar halinde hem sorularını sordular hem de fona devrin ne anlama geldiğini anlamaya çalıştılar. Genç işçilerin burada gelecek kaygıları göze çarparken, ileri kuşak işçiler ise birikmiş kıdemlerinin tehlikede olabileceği endişesindeler. İşçilerin deneyimsizliği de dikkate alındığında fabrikada mücadele eğilimden çok kaygının hakim olması daha çok göze çarpıyor.
HAK-İŞ’E TEPKİ
Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in yetkili olduğu Marsa ve Öz İplik-İş’in yetkili olduğu Bossa fabrikaları ise kentin üretimde önemli bir yer tutan gıda ve tekstil fabrikalarından. Buralarda işçilerin ortaklaştığı noktalar sendikalarına olan güvensizlikleri. İşçiler yer yer yetkili sendikalar yerine mücadeleci sendikaları tercih edeceklerine dair görüşlerini paylaştılar. Bu eğilimin arkasında işçilerin “Birleşmeliyiz ve sendikamıza baskı uygulamalıyız” fikrinin olmaması bir dezenavantaj olarak göze çarpıyor. Kıdem tazminatının fona devrine karşı Hak-İş’in uzlaşmacı tutumu ile birlikte Marsa’da toplu sözleşmenin gecikmesi, Bossa’da sosyal hakların giderek budanması işçilerin sendikalarına duydukları tepkinin artmasına neden oluyor.