06 Temmuz 2020 15:27

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Barolar siyasi tarikatlar arasında paylaşılacak

CHP MYK'sının ardından açıklamalarda bulunan Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir" dedi.

Faik Öztrak | Fotoğraf: Alp Eren Kaya/CHP

Paylaş

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Meclis Adalet Komisyonu’nda AKP ve MHP oyları ile kabul edilen “Çoklu Baro” düzenlemesine dair açıklamalarda bulundu. CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Öztrak, teklifin amacının, “adaleti tamamen sarayın vesayeti altına almak” olduğunu söyledi. Teklifle; etnik, mezhepsel ve siyasi meşrebe göre barolar kurulmak isteniyor. Barolar siyasi tarikatlar arasında paylaşılacak" diyen Öztrak, “FETÖ’nün kendisi okyanus ötesinde ama fikirleri iktidarda” ifadeleri kullandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK'sının ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öztrak, Sakarya'daki fabrika patlamasından ekonomiye, pandemi sürecinde okulların açılmasından çoklu baro sistemine kadar pek çok konuda açıklama yaptı

ÇOKLU BARO SİSTEMİ

Barolara ilişkin kanun teklifinin komisyodan geçtiğini ve dün TBMM'de görüşülmeye başladığını anımsatan Öztrak, teklifin “Adaleti tamamen sarayın vesayeti altına almak” olduğunu söyledi.

Çoklu Baro sisteminin FETÖ projelerine benzediğini belirten Öztrak, "Bu yasa teklifinde; müellifi FETÖ olan ‘paralel/çoklu baro projesi’ var. Aslında bu topraklar ‘paralel/çoklu baroya’ yabancı değildir. Bundan yüzyıl önce işgal altındaki İstanbul’da, işgal güçleri etnik ve dini esaslara göre barolar kurmuşlardı. Bu teklifte emperyal güçlerin, mütareke döneminde uygulamaya koydukları, ‘Adaleti böl ve yönet projesi’ var. FETÖ’nün kendisi okyanus ötesinde ama fikirleri iktidarda. Teklifle; etnik, mezhepsel ve siyasi meşrebe göre barolar kurulmak isteniyor. Barolar siyasi tarikatlar arasında paylaşılacak” diye konuştu.

Düzenlemeden hukuk devletinin zarar göreceğini ileri süren Öztrak, "Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir. Daha da önemlisi bu aziz vatanı bölme ve ihanet projesidir." ifadelerini kullandı. Öztrak ayrıca, baro başkanlarının salgın döneminde, 1 hafta önce 27 saat Ankara'nın kapısında, dün de TBMM kapısında bekletildiğini belirterek eleştirilerde bulundu.

SAKARYA'DAKİ PATLAMA VE İŞ CİNAYETLERİ

Sakarya'da patlamanın meydana geldiği havai fişek fabrikasında 6 yurttaşın hayatını kaybettiğini, 126'sının yaralandığını, 1 kişinin ise kaybolduğunu hatırlatan Öztrak, bunun aynı fabrikada son 11 yılda yaşanan 5'inci patlama olduğuna dikkati çekti. Öztrak, bundan önceki patlamalarda ise 4 işçinin hayatını kaybettiğini, 40 işçinin yaralandığını anımsatarak "Yani bu fabrikanın iş cinayetlerinde sabıkası hayli kabarık. Şimdi soruyoruz, bu kadar iş cinayeti ve patlamaya rağmen, bu fabrika bugünlere kadar sahibini değil ama ismini değiştire değiştire nasıl geldi? Kimler burayı koruyup, kolladı?" dedi.

Böyle bir kazada iş yeri sahibinin hukuken sorumlu olduğuna işaret eden Öztrak, "Müfettişlerin bölgedeki çalışmaları bitmeden, bir Cumhurbaşkanı'nın iş yeri sahibini birkaç defa araması normal değildir. Bilgi almak istiyorsa bakanları orada. Kadim dostu olduğu anlaşılan yandaş iş adamına telefonda ne demiştir acaba?" diye konuştu.

Faik Öztrak, Sakarya'daki bu fabrikanın 11 yılda beş kez patlamasına göz yumanların, bugün Türkiye'de nükleer reaktör inşa ettirdiğini kaydederek "Aziz milletim, durumun ciddiyetinin farkında mısınız?" diye sordu.

Türkiye'deki iş cinayetlerine dikkati çeken Öztrak, "Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte millet sizi görüyor, Notunuzu veriyor, sandık geldiğinde de yerinizi gösterecek. CHP iktidarı, bu vicdansız düzenin tekerine milletimizle birlikte çomağı sokacak. Çalışana sahip çıkan, haktan, hukuktan, adaletten yana, hiçbir çocuğun yatağına aç girmediği, hakça bir düzeni elbette milletimizle birlikte kuracağız" şeklinde konuştu.

BASINA CEZA VE SANSÜR

Milletin haber alma özgürlüğü üzerinde kurulan vesayetin, RTÜK eliyle pekiştirilmeye çalışıldığını belirten Öztrak, "Devlet yönetiminde böyle bir yozlaşma ne görüldü ne de yaşandı. En son en çok izlenen özgür kanallardan Tele 1 ve Halk TV ekranlarının 5 gün karartılmasına karar verdiler. Aslında karartılan ekranlar değil, halkın gerçekleri öğrenme hakkıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Milletin gerçekleri terk etmemek için direndiğini dile getiren Öztrak, "Şimdi yeni yasaklarla, sansürlerle milletimizin bu direncine saldırılıyor ama ne yaparsanız yapın, ne kadar saldırırsanız saldırın, milletimiz gerçekleri terk etmeyecektir. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte millet sizi görüyor, notunuzu veriyor. Sandık geldiğinde de yerinizi gösterecek." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal medyaya ilişkin açıklamalarına değinen Öztrak, "Erdoğan tam bir hafta önce, gençlerle yaptığı dijital toplantıda, 'İhmal edilmeyecek kadar önemli bir mecra.' diyerek sosyal medyaya iltifatlar yağdırıyordu. Buna rağmen Erdoğan, o toplantıda gençlerin 'dislike tsunamisi'nden kurtulamadı. Gençler 'Sana oy moy yok.' diyerek sandıktaki kaderine işaret etti. Erdoğan sosyal medyada gençlerden çalımı yiyince, 'Bak topu patlatırım.' diyen mızıkçı çocuklara dönüverdi. Bir densizin alçakça hakaretlerini bahane ederek sosyal medyayı topyekun kapatacağını söyledi. Yine millete had bildirme moduna geçti." ifadelerini kullandı.

İŞSİZLİK VE EKONOMİ

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başlamasından bu yana 2 milyon 281 bin vatandaşın işinden olduğunu dile getiren Öztrak, "100 milyar dolar gelirimiz cebimizden alındı. Market raflarında bebek mamalarına sanki pahalı elektronik aletmiş gibi hırsız alarmı takılmaya başlandı. Bebek maması ateş pahası olmuş. Bıraktık büyükleri, bebelerimiz ne yiyip içecek? Biz bu ekonomiden başka neyi konuşacağız? Ama bunlar sarayın umurunda mı? O, baroları, televizyonları, sosyal medyayı vesayeti altına alıp bebeğine mama alamayan işsiz anne babanın isyanını gizlemekle uğraşıyor." diye konuştu.

Aylık enflasyonun yüzde 1'in üzerinde olduğunu, bunun mevcut fiyat serisindeki ikinci en yüksek haziran ayı enflasyonu olduğunu aktaran Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yılın ilk yarısında tüketici enflasyonu yüzde 5,8. Son bir yılda yüzde 12,6. Bu arada sarayın talimatlı marketlerinden toplanan, baskı altındaki gıda fiyatları da aylık olarak düşmüş. Ancak buna rağmen yıllık yüzde 13'e dayanan gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonuyla bu alanda dünyada en yüksek enflasyonu olan ülkelerden biriyiz. Bu alanda rakiplerimiz, Ruanda, Kazakistan, Sri Lanka gibi ülkeler. Bu yıl 70 yılın en büyük çekirge istilasına uğrayan Kenya'da dahi gıda enflasyonu yüzde 8,2. Ne yapsanız yapın mızrak çuvala sığmıyor. Milletimizin tenceresi dolmuyor. Milletimiz sizin güdümlü market fiyatlarını pazarda, markette bulamıyor. Tüm dünyayı bize güldüren, o kerameti kendinden menkul 'enflasyon-faiz teorilerinize' ne oldu? Merkez Bankasının faizi yüzde 8,25 ama enflasyon yüzde 12,62. Hani faiz sebep, enflasyon sonuçtu? Faiz düştü 8,25'e. Niye bu enflasyon düşmüyor? Yüzde 12'yi geçti."

"EKONOMİ POLİTİKALARINDA 50 YIL ÖNCESİNE GİTTİK"

Emekliye verilen bayram ikramiyesinin 1500 lira olması gerektiğini, polisler, sağlık çalışanları, imamlar ve diğer başka memurların 3600 ek göstergeyi beklediğini ifade eden Öztrak, esnafın da sesini duyurmaya çalıştığını söyledi. Faik Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu ucube rejimle beraber ekonomi politikalarında 50 yıl öncesine gittik. Ülkemiz 1970 model politikalarla dünyadan koparılıyor. Gencimize, kadınımıza, çalışanımıza dünyada ne varsa en iyisini alabilecek, üretebilecek imkanı vermek yerine, saray, insanımızın bunları görmesini engellemeye, bunlara erişme umudunu yok etmeye uğraşıyor. Gümrük duvarları yükseltiliyor. Sermaye hareketleri kısıtlanıyor."

OKULLARDA "NORMALLEŞME"

Öztrak, salgın sürecinde eğitimin normalleşmesine ilişkin alınan tedbirlere de değinerek şu açıklamada bulundu:

"Salgın sürecinde eğitimin normalleşmesinde kaos devam ediyor. Okulların başlama tarihi ikide bir değişiyor. Velilerden taahhüt isteniyor. Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı, '40 metrekarelik sınıfta 10 öğrenci ve 1 öğretmen olacak' diyor. Resmi okullarda 15 milyon 88 bin 592 öğrenci var, buna karşılık 571 bin 351 derslik var. Bu, derslik başına 26 kişi eder. Nerede 10 kişi? Ne yapacaksınız? Bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Bilim Kurulunun ve Sağlık Bakanlığının 'sosyal mesafe' şarlarını nasıl yerine getireceksiniz? 1 milyon 200 bin açıköğretim öğrencisi, bütünleme sınavı veya yaz okulu beklentisi içinde. Bu konuda ne yapacaksınız?"

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş'un İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Öztrak, şöyle konuştu:

"İstanbul Sözleşmesi'yle uğraşmalarının altındaki temel neden şudur, milletimiz işsizlikle, yoksullukla, pahalılıkla boğuşuyor. Aman bunlar görünmesin, milletimizin dikkatini başka yere çekelim diye uğraşıp duruyorlar. İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetle ilgili Avrupa'nın en önemli dokümanlarından biridir. Bunu nereye koyacaklar? Madem uluslararası sözleşmelerle uğraşacaksınız, o zaman ben size bir uluslararası sözleşmeden bahsedeyim. Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi var. 1971 yılında bu sözleşmeyi kabul etmişiz. Uluslararası sözleşme mi istiyorsunuz, hem de bu sözleşmeyi duyunca aziz milletimiz mutlu, memnun olsun mu istiyorsunuz? O zaman bu sözleşmenin gereğini yerine getirin, Aile Destekleri Sigortası Kanunu'nu derhal çıkarın, biz de buna sonuna kadar destek verelim." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Uzmanlar: Koronavirüs salgınından çıkamadık, salgını baskılayamadık

SONRAKİ HABER

Muğla'da kadın cinayeti: Eşini başından vurarak öldürdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa