14 Kasım 2012 17:19
Enis Tartan

Taksim’de yapımına başlanan yayalaştırma projesi, projenin kendisi kadar daha önce İstanbul’da Marmaray projesi Arkeolojik kazıları esnasında tartışılan konuları da tekrardan gündeme getirdi. Kazıların bilimsel yapılıp yapılmaması...
İstanbul Yenikapı arkeolojik kazı alanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metro inşaatı arkeolojik kazısında 2007-2008 arası arkeolog olarak çalıştığım dönemde bu ve benzer tartışmalar, çıkan eser ve buluntular kadar gündemdeydi. Projeyi gerçekleştiren devlet-hükümet arkeolojik kazının bir an önce bitirilmesi taraftarıydı. Proje uzadıkça bunun nedenini kazıya bağlamış ve biz arkeologlar yavaş çalıştığımız için proje uzuyor iddialarında bulunmuştu. Oysa eğer İstanbul gibi tarihi bir kentte bir proje yürütülücekse arkeolojik buluntu çıkma olasılığının çok fazla olduğu göz önünde bulundurulmalı. Projeler buna göre düşünülmeli ve bilimsel kazıların olması gerektiği gibi yürütülebilmesi içinde önce projenin bitirilme süresi değil, arkeolojik kazının bitme süresi göz önüne alınmalı. Hatırlanacaktır Başbakanın “Sürekli ‘yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, yok şu çıktı, yok bu çıktı’ ile önümüze engeller koydular... Üç sene bizi engellediler” diye basına açıklamaları vardı. Bu ve benzeri onlarca açıklama hükümetin arkeoloji ve tarih bilimine bakışınının vahametini ortaya koymaktadır. Üstelik bunları yaparken halkın yararına olan bir proje, arkeolojik kazı yüzünden uzuyor tarzı siyaset yaparak uzmanları, bilim insanlarını ve bizleri halk ile karşı karşıya getirmeye çalışıp üzerimizde baskı kurmaya çalışmışlardı. Hem Marmaray hem de Metro inşaatı arkeolojik kazıları böyle baskılı bir ortam da yürütülmüştür. Hem hükümet ve onun kurumu DLH (Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü ), hem de şirketler işin çabucak bitirilmesini isterken İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’de bu süreci yeterince göğüsleyememişti. Sonuçta kazıların bilimsel yürütülmesi için, serbest arkeolog olan, yani hiçbir kuruma bağlı olmayan ve müzenin işe alıp maaşını şirketlerin ödediği, iş güvencesi olmayan bizlerin çabası ön plana çıkmıştı. Örneğin Marmaray Yenikapı’da 8000 yıllık neolitik buluntu ve mimarinin ortaya çıkması o dönem serbest arkeolog olan bir-iki kişinin çabası ile olmuştu. Elbetteki müze de devlet kurumu ve onun personeli de devlet memuru olduğu için bağımsız duramamaktadır.
Bugüne dönersek, Taksim’de önceden arkeolojik çalışma yapılmadan ve arkeoloji bilimi uzmanlarının denetimi olmadan iş makinalarının çalışmaya başlaması hükümetin şimdiye kadar bu konulardaki tipik tutumunun bir devamı. Bir an önce hızlıca iş makinaları ile ne var ne yok ortadan kaldırıp, kimse ne olduğunu anlamadan rant projesini hayata geçirmek.  Marmaray’da ortaya çıkan Bizans Limanı, daha sonra da Neolitik dönem ( kabaca, insan toplumunun ilk defa yerleşik yaşama geçtiği dönem ) yerleşmesi bulunması, burayı hızlıca kazıp geçmelerine izin vermemişti. Ama eğer Taksim’e duyarlı olunmazsa ve bilimsel kurumlar taraf olmazsa, toprak altında arkeolojik buluntular var mı yok mu hiç öğrenemeden iş işten geçmiş olur.

*Arkeolog

Evrensel'i Takip Et