8 Temmuz 2020 01:00

Tek adamın 18 yıllık karanlığına karşı

Yönelişleri ve politik tercihleri değişmekle birlikte genç kuşaklar çoğunlukla haksız saydıkları durum ve gelişmelere karşı cesaretle ve fedekârca ileri atılmakla ayrışırlar.

Tek adamın 18 yıllık karanlığına karşı

Kaynak: Max Pixel

Havalar sıcak ve yakıcı. Ülke gündemi ise havalardan daha sıcak, hem yakıcı hem yıkıcı. Yakıcılığı, patronların pandemiyi fırsat bilip, milyonlarca genç “gelecekte ne yapacağız?​” diye sorarken, işçi sınıfı ve emekçilerin genç kuşaklarını dizginsiz bir sömürü kıskacına almalarından. Yıkıcılığı ise gençlik yığınlarının elinde olan ne varsa gaspedip bugünü ve geleceğini yakarken kapitalist sistemin tüm çelişkilerini gençliğin kendi yaşamlarının çelişkisi gibi sunarak sosyal/kültürel olarak da milyonları “çıkmaz sokaklara” itmelerinden.

ÇIKMAZ SOKAK

Sokakların çıkmazlığı yalnızca baskıları, tek adam rejiminin gün geçtikçe daha da saldırganlaşmasını, gelecek kaygısını ifade etmiyor. Bu sokakları çıkmaz yapan gençliğin ülkenin ve kendi yaşamlarının yönetilmesine dair duydukları tepki ve rahatsızlığı, alternatif arayışlarını tekrar kendilerine yedeklemenin hesaplarını yapıyor olmaları.

Bağımlı kapitalist bir ülke olan Türkiye’nin, ekonomik krizin yükleri ile boğuşan gençleri, pandeminin yüklerini de bizzat hayatının baharında sırtlanınca kapitalist sistemin sökük, ipin ucunda sallanan incileri dökülüverdi.

Kapitalizm yaşanabilir gibi değil. Peki, ama nerde nasıl yaşanacak? İkinci soruya verilecek cevap gençlik yığınları açısından belirsizlikler taşıyor. En çok da bu belirsizlik gençliğin başını yakıyor.

Hiç değilse Türkiye gençliğinin büyük bir çoğunluğu, yaşamından mutsuz, ülkenin gidişitından rahatsız. Ancak bu ranatsızlığın kaynağı olan kapitalist sistem ve kaynağın başını tutan tek adam ile bu “kötü” yaşam arasında bağ kurabilir durumda değil.

Bu bağı kurabilenler ise; nasıl değişebileceği, kendisinin ne yapması gerektiği, bu gidişatın alternatifinin ne olduğuna dair bir belirsizlik içinde.

KISA VADELİ ÖRTÜLERE İHTİYACIMIZ YOK

Milliyetçi, sosyal demokrat, muhafazakâr vb. türden politik kamplara yakınlık duyuyor olsa da bu kampların partilerinin programlarında yer alan “çözüm” önerilerinde, duyulan rahatsızlığı, giderek daha yaşanmaz hale gelen ülke koşullarını değiştirebilecek bir ışık olmadığını Türkiye’nin işsiz, işçi, üniversiteli, liseli gençleri görüyor.  İşsizlik sorununu “gençler işsiz” demekten öteye geçmeden tartışanların, mühürleri tek adamın elinde olan sandıktan öte yolları olmayanların, sosyal güvenceden yaşam hakkına kadar ne varsa partonların kârı için gasp edildiği dönemde “sokağa çıkacak zaman değil” diyenlerin, kısacası bu işleyişe gündelik makyajdan fazla bir derdi olmayanların ışığı bir ampulün ışığı ne kadar çözüm ise o kadar çözüm olabilir.

Bu çok açık. Ama bu açıklığın farkında olan, en azından mevcut koşulların değişmesi gerektiğini düşünen gençlerin kendi kurtuluşlarını sağlayacak bir siyasi programı yok. Bunu sağlayabilecek olan halk iktidarı programını ve bunun için mücadele etmeyi seçenek olarak güçlendirmek, gençliğin alternatif arayışının adresi haline getirmekten başka çare de yok.

SORUMLULUK BİZİM

Bu anlaşılmadığı ölçüde alfabenin 29 harfi biter, x’ler y’yi, y’ler z’yi kovalar ama çeşitli türden liberal çevrelerin gençliği “anlama”, çıkmaz sokak adreslerine bir yenisini ekleme çabası bitmez. Bu çabaların bir bölümü mevcut düzenin ideologları tarafından art niyetle sürdürüledursun bu düzeni tam karşısına alacak bir mücadelenin örgütlenmesi için iş Türkiye gençliğinin başına düşüyor.

Toplumların tarihi, sömürü ve baskı koşullarından kurtulma mücadelesinde, genç enerji ile belirli deneyimlerden geçmiş daha ileri yaşlardaki kuşakların birliğinin büyük önemini ortaya koyar. Yönelişleri ve politik tercihleri değişmekle birlikte genç kuşaklar çoğunlukla haksız saydıkları durum ve gelişmelere karşı cesaretle ve fedekârca ileri atılmakla ayrışırlar. Toplumların tarihi, genç kuşaklarının atılganlığı ve fedekârlığı sayesinde ilerlemiştir. *

Şimdi tek adamın 18 yılının örgütlediği karanlık ile hesaplaşmak, bu karanlıktan kendi iktidarını besleyen işbirlikçi burjuvazinin elinden ülkemizi kurtarmak üzere sorumluluk bizim.

Ülke gündemi bir kez de bizim için değil kapitalistler için yıkıcı olsun!

*https://www.evrensel.net/yazi/86660/floyd-eylemleri-z-kusagi-ve-68-baskaldirisi

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et