Bir tarafta ölenler, diğer tarafta moral yemeği yiyenler
Yaşanan her iş cinayetinden sonra ne söyleyeceklerinden ne yapacaklarına kadar ezberlenen patronlar ve onların birinci destekçisi iktidar yetkilileri yine işçilerin canı yerine kendi karlarını korumak
Pixabay
Mert SAMYELİ
Kocaeli
3 Temmuz 2020 Cuma günü Sakarya’nın Hendek ilçesindeki Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda sabah saatlerinde patlama yaşandı. Verilen bilgilere göre 4 işçi yaşamını yitirdi ve 114 kişi de yaralandı. 3 kişi kayıp ve arama çalışmaları sürüyor. Bu fabrikanın kaza karnesi bir hayli kabarık. Daha önce de birçok kez patlamalar meydana gelmiş fakat hiçbir yaptırım uygulanmadan yalnızca isim ve yer değişikliği yaparak üretime devam edilmiş. Geçtiğimiz gün yaşanan patlama gösteriyor ki işçi yaşamı ve sağlığı patronlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Patlamanın yaşandığı gün fabrikada çalışan işçiler ve yakınları kaza alanına gittiklerinde söylüyorlardı: “Daha önce de çokça patlama yaşandı, hepimiz biliyoruz. Her gün ‘acaba bugün mü patlayacak?’ korkusu ile işe gidiyoruz.” Aslında bu bile bazı şeyleri özetliyor bize: işçiler her gün ölüm korkusuyla gidiyorlar çalışmaya ancak başka çareleri de yok. Ölüm ve açlık arasında bir seçim yapıyorlar aslında ve ailelerinin geçimini sağlamak ölüm korkusunun önüne geçiyor. Yangının sebebi sorulduğunda da aşırı üretimden bahsediyorlardı işçiler ve yakınları: “Kaç gündür çok yoğun üretim yapılıyor bizler uyardık ancak dinlenilmedi.” Her şey gayet açık dinlenilmediği için bugün 4 işçi öldü, dinlenilmediği için 114 yaralı var ve dinlenilmediği için 3 işçi kayıp. Kazandığı parayı kat kat arttırmak için ne işçilerin sözünü umursuyorlar ne de canını.
PATLAMANIN HEMEN ARDINDAN
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk patlamanın meydana geldiği havai fişek fabrikasında inceleme yaptı. Bence onların durdukları yer de bize bir şeyler anlatıyordu. Bakanlar işçi ailelerinin yanında değil Coşkunlar Holding patronunun yanındaydı ve bakan Selçuk “Bir daha bu afetler yaşanmasın” dedi, bir iş cinayetini daha patronun sorumluluğundan çıkararak. Bu durum da kimin, kimin yanında durarak bunca kabarık geçmişe rağmen böyle bir fabrikanın nasıl her seferinde üretime devam edebilmesini sağladığını açıkça gösteriyordu. Patlama sırasında eşinin fabrikada olduğunu söyleyen Salih Çelik de bize cevap olacak cümleleri kurarak durumu açıkça anlatmıştı bizlere: “İş güvenliği önlemlerinin alınmamasından kaynaklı daha önce de patlamalar yaşandı. Devlet de gerekli denetimleri yapmadı. Daha önce şikayette bulundum ancak yanıt alamadım İşçiler de işsizlikle tehdit edildi, parayla daha önceki patlamaların örtbas edildi.” Bütün bu yaşananlar yeterince mide bulandırmıyormuş gibi MÜSİAD genel başkanı ve şube başkanları Coşkunlar Havai Fişek fabrikası sahibi ve MÜSİAD şube başkanı Yaşar Coşkun’a destek için apar topar Sakarya’ya geldiler ve “moral” yemeğinde buluştular. Daha yaşamını yitiren işçilerin cenazesi bile kalkmamışken, hala kayıp işçiler varken, işçi ailelerinin evleri yangın yeriyken patronların desteğe gittikleri kişi bütün bunların sorumlusu Yaşar Coşkun’du.
“KAZA DEĞİL CİNAYET!”
Bu ne ilk oldu ne de son. Her yıl iş cinayetlerinde binlerce işçi yaşamını yitiriyor. Patronların almadığı önlemler işçilerin canına mal oluyor. Bütün dünyayı kasıp kavuran herkesi evlere sokan pandemi sürecinde bile işçiler üretime devam etti. Sokağa çıkma yasakları ilan edildi; işçiler muaf tutuldu. 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirildi; 20 yaş altı çalışanlar muaf tutuldu. Sosyal mesafe korunsun denildi ama fabrikalarda işçiler yan yana çalıştırıldı. İşçileri sağlığı hiçbir zaman umursanmadı. Hatta pandemi fırsat bilinerek işçilerin elinde kalan son kazanımlarını olan kıdem tazminatlarını ellerinden almaya çalışıyorlar. Bu süreçte patronlara her hafta ekonomi paketleri, teşvikler, yardımlar açılanırken; işçilerin payına kısa çalışma ödeneği düştü. Bize kısaca patronların karı işçilerin canından önemlidir diyorlar her seferinde üstüne basa basa. Bütün bunlar bize gösteriyor ki patronlar ve onların koruyucusu iktidar, ne kadar üstünü örtmeye çalışsa da yaşananların sebebi bellidir. Yitip giden canların faili kar hırsından gözü dönmüş, önlem almayan patronlardır; fabrikanın denetimlerini yapmayan patrona caydırıcı ceza vereceğine teşvik veren iktidar da yaşananlardan birinci dereceden sorumludur.
Patronlar nasıl birbirlerinin en ufak zararında birleşiyor ve iktidar da onlara destek veriyorsa; işçiler de görmelidir ki yan yana duracağı, birlikte hareket edeceği kişiler kendi sınıf kardeşleridir. Bugüne kadar yaşanan tüm iş cinayetlerinin faillerine, işçi sınıfının tüm kazanım ve haklarını gasbetmeye çalışanlara karşı birlik olma ve hesap sorma zamanıdır.