Genç işçilerin sıkıntılarının fotoğrafı: Sosyal hayat
İşçi gençlerin sosyal hayatı, salgın, düşük ücret ve yoğun çalışma arasında bir yerlerde kalmış ve görünmüyor.

Fotoğraf: Pixabay
Zeynel GÜRBÜZ/ Sinancem ALİKOÇ
Ankara/OSTİM
Birçok genç vaka sayılarının git gide arttığı “yeni normalleşme planının” tek olumlu yönünün az da olsa sosyal hayatlarının eskiye biraz döndüğü söylemekte. Arkadaş buluşmalarının salgının başlangıcına göre daha olanaklı olması, vakit geçirilebilecek mekanların (parklar, kafeler vb.) artık belirli kısıtlamalarla da olsa serbest olması buna dayanak oluşturan etkenlerden. Ancak bu yazıda merceği biraz daraltıp işçi gençlerin hatta OSTİM’deki işçi gençlerin Covid-19 salgını ve öncesindeki sosyal yaşantısını konu edineceğiz.
Daha önce çokça yer edinmiş olsa da OSTİM’i bir kez daha anlatmak önemli olacak. Ortadoğu’nun en büyük organize sanayi bölgesi olan OSTİM’de başta Savunma Sanayi ve Metal Sektörüne doğrudan yan parça üreten binlerce atölye ve fabrika var. Bizim konumuz açısından önemli yer tutmasını nedeni ise bu iş yerlerinde genellikle çırak olarak binlerce gencin çalışması. Dolayısıyla OSTİM’in herhangi bir bölgesi işçi gençleri konu alan bir anket yapmak için biçilmiş kaftan. Sözü uzatmadan konuya geçelim, OSTİM’de 50 işçi gençten pandemi öncesi ve süresindeki sosyal hayatlarını inceleyen bir anket doldurmalarını istedik.
Yer yer uzun mülakatlara dönen anketlerde özellikle 15-20 yaş arası gençlerle görüştük. Gençlerin ezici çoğunluğu özellikle de yaşça daha küçük olanlar, atölyelerde çırak pozisyonundalar. Yani en düşük ücrete en çok çalışanlar. Görüşmemiz çalışma molalarına denk gelmediği sürece 2 dakika dahi vakit ayırmalarına imkân olmuyor. Zaten ustalarının ya da patronlarının izin vermediği koşullarda bizimle ancak onlardan gizlice konuşabiliyorlar ki genelde bizimle görüşmelerine engel oldular. Yaşları da hesaba katınca, çoğunluğunu lise veya ortaokul mezunu olması şaşırtıcı olmuyor. Öğrenim görmediğini ifade eden 2 genç ise göçmen işçi. Birçoğu üniversite veya lise okuyunca zaman kaybı olacağını düşündüğü için işe başlamış. Erken yaştan itibaren sigorta primi yatması nedeniyle çalıştıklarını söyleyen birçok genç kıdem tazminatının fona devredilmesi ve tamamlayıcı emeklilik sistemi tartışmalarını tartıştıkça geleceğe dair endişelendiklerini ifade ediyorlar.
SOSYAL HAYAT EKONOMİK DURUMA BAĞLI
Anketimizin esas odak noktası OSTİM’de işçi gençlerin sosyal yaşantıları olduğunu ifade etmiştik. Her ne kadar “Sosyal hayatı her şeyden ayrı bir değerlendirmeye tabi tutabilir miyiz?” desek de anketlere verilen cevaplar buna müsaade etmedi. Salgın koşullarının sosyal hayatını etkilemediğini belirten %23’lük kesim genelde “işe gidip geldik değişen bir şey olmadı” ifadelerini kullanarak hayatlarında değişiklik olmadığını söyledi. Ankete katılanların %11 salgının sosyal hayatlarını olumlu etkilediğini söyledi. Bakım onarım gibi işlerin ağırlıklı yürütüldüğü işnyerlerinin hafta sonu yasağı kapsamında hafta sonları tatil olması burada çalışan genç işçilerin lehine olduğu aşikâr. Bu zamana kadar hem ekstra ücret almayan ve her hafta sonu çalışan genç işçiler salgınla beraber bu durumun değişmesini olumlu gördüklerini ifade ettiler. Geriye kalan genç işçiler ise salgının sosyal hayatlarına olumsuz etkilediğini ifade ederken “iş olmadı, iş yoksa para da yok” diyerek rahatsızlıklarını dile getirdi. Yani herhangi bir aktivitesinin zarar görmesi bir yana dursun, süre giden durumun bozulmasından ekonomik olarak olumsuz etkilendiği için salgının sosyal hayatını “olumsuz etkilediğini” belirtiyor. Zaten sık sık sosyal hayatlarının yoksulluktan kaynaklı olmadığını ifade eden genç işçilerin cevapları salgının iş dışı zamanlarına da etkisinin de doğrudan ekonomik ilişkilerle alakalı olduğunu ortaya koyuyor.
İŞ DIŞI ZAMANLARI EV, MAHALLE MEKANLARINA SIKIŞMIŞ
Genç işçilerin hem salgın öncesinde hem de salgın sırasında nasıl zaman geçirdiklerini sorduğumuzda daha çarpıcı sonuçlar çıkıyor. Ankete katılanların %88’inin bu süre zarfında zaman geçirdikleri yer ya da ortam değişmemiş. Ankete katılanlardan sadece 3 genç sosyal aktivitesini sinema, tiyatro, konser gibi alanlarda geçirdiğini ifade ediyor. Hatta bu gençlerden biri maç izlemeye gittiği stadyumu da dahil edersek bu şıkkı seçebileceğini ifade etmişti. Geri kalanlar genelde mahallede arkadaşlarıyla ve ailesiyle vakit geçirdiğini belirtiyor. Bazı gençler ise mahalle bekçilerinin son zamanlarda mahalle içerisinde vakit geçirmelerine engel olduğunu ifade ediyor. Ankete katılan işçilerden 12’si ise mahalle, ev, sinema, konser ve tiyatro seçeneklerinden hiçbirine evet demeyip diğer seçeneğini seçiyor. Diğer kısmında ise tüm bu sosyal aktiviteleri bir kenara bırakıp ikinci bir iş tercih edenlerin yoğunlukta olduğunu gözlemleyebiliyoruz.
GENÇ İŞÇİLERİN SOSYAL HAYATI BU DENKLEMİN BİR FOTOĞRAFI
Konuştuğumuz gençlerin çoğunluğu “sosyal hayat” söz öbeğini duyduğu an dahi gülümsüyor. Aslında bu gülümseme bize salgın öncesinde ve sonrasında işçi gençler açısından değişen pek bir şeyin olmadığına işaret ediyor. Yaptığımız anket binlerce atölyenin olduğunu büyük bir organize sanayi bölgesinin bütün eğilimlerini elbette yansıtmıyor. Ancak seçtiğimiz alan ve sohbet ettiğimiz genç işçiler çok sade bir ortak nokta ortaya çıkartıyor: İşçi gençlerin sosyal hayatı, salgın, düşük ücret ve yoğun çalışma arasında bir yerlerde kalmış ve görünmüyor. Yukarıda özetlenen sosyal hayat ise genç işçilerin yaşadığı sıkıntıların sadece bir fotoğrafı. Ekonomik problemler, geleceksizlik, sömürü bu fotoğrafı daha geniş anlatmaya yardımcı olacak ifadeler. Ancak artık daha başka sorular da sormak gerekli. Mesela “Bu problemlerle yaşama devam mı edeceğiz?”, “Nasıl ve kiminle çözeceğiz?” Belki bu sorunların cevapları bu sayfanın okuru genç işçilerin kafasında kuruluyordur. Belki biz de bir sonraki sayılara bu cevapları yazacağızdır.
Evrensel'i Takip Et