Kırmızı kara burası Ankara!
Kırmızı ve siyah kumaş bulan ve formayı onlardan diktiren lise öğrencileriyle başlayan bir hikâyemiz var.

Fotoğraf: Pixabay
Ali Ersin SÖNMEZ
Ankara
Senelerdir bir Gençlerbirliği taraftarı olarak tribün kültürü, tribün örgütlülüğü ve “Neden Gençlerbirliği?” sorusu altında bir yazı yazmak istedim. Öğrenci, işçi, işsiz, emekli her yaştan ve her düşünceden insanın tek paydada buluşması, aramızdaki yoldaşlık bağıyla hep bir ağızdan marşlarımızı söylemek, sloganlar atmak, tezahürat yapmak, taleplerimizi haykırmak, yeri gelince dert ortağı yeri gelince doyasıya eğlendiğimiz yerin tribünler olması beni Gençlerbirliği tribününe çeken en önemli faktörlerden biriydi. Tribündeki çoğu hareketimiz holiganlıktan ziyade politik yaklaşımlar içeriyor. Güncel olayları gerek sloganlarımızda gerek tribün ortamında her seferinde dile getirmekten kaçmayan bir takımız. Kuruluşumuza bakıldığında da yoktan var olan bir takım olduğumuz belirgin. Kırmızı ve siyah kumaş bulan ve formayı onlardan diktiren lise öğrencileriyle başlayan bir hikâyemiz var.
TRİBÜN YOLDAŞLIĞI
Tabi Passolig çıkmadan önce tribünlerimiz daha coşkuluydu. Her takımın olduğu gibi bu semtin takımının da birtakım tekellerin altına girmiş olması ve biletlere erişimimizin eskisinden hem daha masraflı hem daha güç olması bizleri oldukça zorladı ve zorluyor. Aynı semtte bulunduğumuz Ankaragücü ile de her ne kadar rakip olsak da kardeşlik bağımız daha üstün kılar rekabeti. Otobüs kazasında kaybettiğimiz Ankaragücü taraftarı Eren ve Mert kardeşimize Gençlerbirliği tribününde de hep iki sandalye ayrılacaktır çünkü biz kardeşten öte yoldaşız.
Evrensel'i Takip Et