İki genç kadın, bir İtalya: L’amica Geniale
Lila ile Lenu; şiddete, zorbalığa ve tacize açıkça tavır alsa da hayat şartları bazılarına karşı gelmeyi giderek zorlaştırır.
Fotoğraf: Youtube fragmanından alınmıştır.
Nilay ULAŞ
YTÜ
1950’lerin İtalya’sına pencere açınız: İki kadının çocukluğundan itibaren büyüme, değişme ve hayatla mücadele etme serüvenine tanıklık edeceğimiz bir dizidir bu, L’amica Geniale (Benim Olağaüstü Akıllı Arkadaşım). Elena Ferrante’nin Napoli Romanları serisinin Amerika ve İtalya ortak yapımı bir uyarlaması.
BİR İTALYAN BANLİYÖSÜ
Dizi, İtalya’nın kuzeyindeki Napoli’de bir banliyöde boyasız dört katlı evlerin ve savaş dönemi karaborsa ile zengin olabilmiş iki aile dışında yoksul, gergin ve mutsuz ailelerin bir tablosu ile karşılıyor bizi. Ana karakterlerimiz Lenu ve Lila ise henüz ilkokulda, sınıflarında diğer çocuklardan farklı kişilik özellikleri ve zekalarıyla kendilerini belli eden iki yoksul ailenin çocukları. Lenu derslerine çalışan ve çalışmasının karşılığında başarılı da olan, öğretmenin örnek öğrencisi. Lila ise kimsenin yardımı olmadan okuma-yazmayı sökmesiyle öğretmenini şaşkına çeviren ve neredeyse her derse olan yeteneğiyle “olağanüstü akıllı arkadaşımız”. Lenu başta, Lila’nın gelişimi yaşıtlarının üstünde olduğu için onu kıskansa da en nihayetinde onun gibi olmak istediği için arkadaşı olmaya karar verir ve arkadaşlıkları gelişir.
Yoksul aileler çocuklarından ilkokulu bitirip çalışmaya başlamasını, kendilerinin yüklerini hafifletmesini beklerken Lila ve Lenu’nun öğretmeni ikisinin de ortaokula gitmesi için ısrar eder. Öğretmenleri ne kadar zorlasa da ancak Lenu’nun ailesini ikna edebilmiştir. Lila ise babasını ikna edemez. Annelerinin bu iki kız çocuğunun koşullarını ve imkanlarını kıskandıkları, kızlarınsa bir gün mahalledeki diğer kadınlar gibi olmaktan duyduğu korku yalnızca küçük hayatların dar kapılarının dışına atılan ilk adımlarla ortaya çıkar.
ZENGİN AİLELERİN TAHAKKÜMÜ
Küçük yaşlarından itibaren şiddet gören, mahallelerinde cinayetlerin işlendiği çocuklar için hayat en başından beri toz pembe olmamıştır. Ancak ellerine geçen ilk parayla kitap alan Lila ve Lenu sayfaları kopmaya yüz tutana kadar onu ellerinden indirmez, her bir satırı ezberleyinceye kadar okur ve en büyük hayalleri bir gün kendi kitaplarını bastırıp zengin olmaya dönüşür.
Devletin kör noktasında kalan, şehirde ne varsa orada olmayan bir banliyöde yaşar insanlar. Bir taraftan mahalledeki iki zengin ailenin tefecilik ve zor ile paralarını ve konumlarını korur. Diğer taraftan ailelerin her yemek sahnesinde masalarında yalnızca makarna vardır. Zengin ailelerin uyguladığı şiddet ve taciz görmezden gelinir ve en nihayetinde herkes onlardan korkar. Lila ile Lenu ise bunları görür ve açıkça tavır alır ancak hayat şartları bazılarına karşı gelmeyi giderek zorlaştırır.
Yapım, Avrupa Birliği Yaratıcı Avrupa Programı tarafından destekleniyor. Değişen dünyanın, kendini “demokrasi beşiği” olarak öne çıkaran Avrupa’nın geçmişiyle barışma sembolü ile film ve dizi tekelini ellerinde bulunduran yapım şirketlerinin kucaklaşmasıyla ortaya çıkan L’amica Geniale, bağlamını toplumsal sorunların üzerine işlerken 70 yıl öncenin bugünden çok da farklı olmadığını su yüzüne çıkarıyor. Akıllarda bir soru daha: Avrupa sermayesi yoksullara biçtiği ağır yaşamlar için faturasını ödeyecek mi? Yoksa dizi diğer birçok yapımda olduğu gibi yaşamlardan, insanlardan ve realiteden mi uzaklaşacak?