Sağlık işçileri: ‘Bizi sağlık çalışanı olarak görmüyorlar’
Görev tanımları dışında kalan işlerin de kendilerine yaptırıldığını söyleyen Dr. Sadi Konuk Hastanesi işçileri, "Bizi sağlık çalışanı olarak görmüyorlar" diyor.
Fotoğraf: Pixabay
Nilay ULAŞ
İstanbul
Pandemi sürecinde çalışma şartlarının zorluğu ayyuka çıkan sağlık işçileri kötü şartlarda hizmet sağlamaya devam ediyor. Görev tanımları dışında kalan işlerin de kendilerine yaptırıldığını söyleyen işçiler, kendilerinin sağlık hizmetinin bir parçası olarak görülmediğini ifade ediyor. Sağlık işçileri, üyesi oldukları Öz Sağlık-İş’in ise bu duruma seyirci kalmasına tepkili.
Bakırköy Sadi Konuk Hastanesinde yaklaşık 5 bin kişi çalışıyor. Çalışanların beş yüzü hastanenin temizlik işlerini yapan işçiler. Pandemi hastanesine dönüştürülen Sadi Konuk’ta bütün çalışanlara Kovid-19 testi yapıldığını söyleyen işçiler, “Birçok çalışan virüse yakalandı. Bazı işçiler ise virüsün çoğu belirtilerini göstermesine rağmen negatif çıktı” diyor. Ailesinde Kovid-19 olan bir işçi, “Annem, babam, eşimin kardeşi ve yakınları Kovid-19’a yakalandı. Ben ve eşimde aynı belirtiler vardı. Test negatif çıkınca hasta halimize rağmen gelip çalıştık” dedi. Derecelerle belirlenen tehlikeli alanlarda çalışan işçiler önceden tehlikeli çalışma primi alırken bir süre önce bu hakları da ellerinden alınmıştı.
"HER İŞE BİZ KOŞTURULUYORUZ"
“Pandemi sürecinde işler yoğunlaştı, hastaneye yeni çalışanlar geldi” diyen işçiler yeni gelenlere işi öğretiyorlar. İşe yeni alınan işçiler pandemi hastanesine olarak kurulan Sahra Hastanesine geçecekler. Birçok çalışan iki hastanede de vardiyaya gidiyor. Ancak çalışanlar o hastanenin uzun süre ayakta duracağını düşünmüyor. Özellikle yağmur yağdığında çok fazla su sızıntısı olması ve binanın yapısının hastaneye uygun olmaması hastanenin pandemi sürecinde göz boyamak için yapıldığı izlenimi yaratıyor işçilerde.
Hastanede her işe kendilerinin koşturulduğunu söyleyen işçiler, pandemi süreci ile daha da yoğun çalıştıklarını anlatıyorlar. İş tanımlarında olmayan işlerin kendilerine yaptırıldığını anlatan bir işçi “Hasta bakıcı beni çağırıyor, yatalak bir hasta var altına yapmış onu temizle. Ben neden temizleyim ki benim işim başka alanların temizlenmesi. Hastanede kolumuzdan tutan herkes kendi işini bize yaptırmaya çalışıyor” diyor.
"BAKAN BİZİ SAĞLIK ÇALIŞANI OLARAK GÖRMÜYOR"
Sağlıksız koşullarda çalışan işçiler aynı zamanda geçim sıkıntısı yaşıyor. Bazı işçiler hastanedeki mesaisi bittikten sonra başka işlerde çalıştıklarını söylüyor. “Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanları için 3 aylık bir ek ödeme yaptı. Ama bize hiçbir ek ödeme yok” diyen işçiler Sağlık Bakanlığının hastanedeki temizlik işçilerini sağlık çalışanı olarak görmediğini ve onların bu süreçteki emeklerinin görmezden gelindiğini söylüyor.
ÖZ SAĞLIK-İŞ İŞÇİYİ BİLGİLENDİRMİYOR
KHK ile kadroya alınmadan önce taşeron olarak çalıştırılan işçiler, “Kadroya geçme söylentileri ortaya çıkınca hepimiz zorla iktidara yakın Hak-İş’e bağlı Öz Sağlık-İş’e üye yapıldık” diyor. Üye olmayanın kadro alamayacağı ve işten atılacağı baskısı işçilerin üye olmalarındaki en büyük neden.
İşçiler özlük haklarını ve sendikal haklarını bilmedikleri gibi sendika içinde ve karşısında haklarını aramaya korkuyorlar. Öz Sağlık-İş’in kendilerini bilgilendirmeye dair hiçbir çalışmasının olmadığını söyleyen işçiler, “Yaşadığımız sorunlar göz ardı ediliyor. Sendika normalde işçinin emekçinin sorunlarını çözer bunlar işçinin hak aramasını istemiyor ki” diyor. Sendikadan hak arayamadıkları için ayrılmak isteseler de birçoğu işten atılma korkusu yaşadığından ses çıkarmıyor.
Mecliste kıdem tazminatına ilişkin yasa değişiklikleri tartışılıyorken hastane çalışanlarının süreçten ve değişikliklerin yaşamlarını nasıl etkileyeceğinden haberi ve bilgisi yok. Bağlı oldukları sendika bu meseleyle ilgili işçileri bilgilendirmek için hiçbir şey yapmamış. İşçiler, “En büyük sorunumuz kendi haklarımızı bilmememiz ve bunu öğretecek olan sendikanın hiçbir şey yapmaması” diyor.
Hastanede özellikle son süreçte her alanda çok fazla hak gasbına uğrayan işçiler yaşadıkları durumu değiştirmek için ne yapılacağını tartışıyor bir yandan. Bugüne kadar zorla üye yapıldıkları sendikadan ayrılıp işçinin iradesinin hakim olduğu bir sendika arayışı da başlamış durumda.
HAKLARIMIZ İÇİN BİRLEŞMELİYİZ
Bir sağlık emekçisi
Sadi Konuk Devlet Hastanesi
Pandemi koşullarında sağlık çalışanlarının yoğunlaşan emeği görmezden gelinmeye devam ediyor. Bakırköy Sadi Konuk Devlet Hastanesine de atamaları farklı hastanelere çıkan ancak ihtiyaçtan dolayı geçici süreyle görevlendirilen benim de aralarında olduğum yaklaşık 800 sağlık personeli de bu kervana katıldı.
Sadi Konuk’a bağlı çalışan Sahra Hastanesine genellikle yeni atanan personeller günlük planlamalarla görevlendiriliyorlar. Hal böyle olunca biz çalışanlara vardiyadan kısa bir süre önce haber veriliyor ve birçoğumuz sonraki gün hangi hastanede görev yapacağımızı bilmediğimizden eşyalarımıza ulaşamayabiliyor, hazırlık yapmakta zorlanıyoruz. Halihazırda bir düzene sahip olan ve kıdemli çalışanların yeni başlayanlara mesleki deneyimlerini aktardıkları bir işleyiş rafa kalkarken yeni atananların Sahra Hastanesine gönderilmesi salgın gibi olağanüstü bir süreçte çalışanların da normal bir süreçten çok daha fazla zorlanmasını peşinde getiriyor. Ayrıca hastanede merkezi monitörün bulunmaması hastayı kontrol etmek amaçlı ziyaretlerimizi artırıyor. Bu da riski artırırken yapıdaki diğer birçok fiziki koşulu değişmeden hasta kabulüne devam etmemesi gerekiyor.
Bir an önce sağlık personellerinin çalışma koşullarındaki belirsizliklerin ortadan kalkması, güvenli ve güvenceli çalışma imkanlarına sahip olmaları gerekiyor. Ancak şu an yeni atanan yüzlerce sağlık personeli hiçbir oryantasyon programına dahil değil ve en az tecrübeyle çalışmak durumunda kalmak istemiyorlar. Sağlık personellerinin hastane yönetimi tarafından belirlenen günübirlik çalışma planlamaları, güvencesiz iş ve önlemlerin yeterince alınmadığı çalışma ortamını istememeleri bugün bir hak arama noktasında birleşmediği gibi bu denli göz önünde olan sorunlara hastane yönetimlerinin ve Sağlık Bakanlığının görmezden gelmesi bizim için yaşadığımız belirsizliği korumaktan başka bir sonuç doğurmuyor.